31 Temmuz 2012 Salı

Manchester United'a Rekor Sponsor





Manchester United, General Motors ile spor tarihinin en büyük sponsorluk anlaşmasını gerçekleştirdi. GM, yıllık yaklaşık 60 milyon Dolar'a Manchester United'a sponsoru oldu. AON ile anlaşmasını sonlandıran Manchester United, GM'den, AON'dan aldığının iki katı fazla para alacak.


2014 - 2015 sezonundan itibaren ManU'nun formasında GM'nin markası olan Chevrolet'in logosu olacak. Anlaşma 7 yıllık. Manchester United bu 7 yıl boyunca toplam 600 milyon Dolar kazanacak ve Katar vakfından yıllık 46 milyon Dolar alan Barcelona'nın da rekorunu kırmış olacak.



29 Temmuz 2012 Pazar

Ali Sami Yen...

Kurucumuz Ali Sami Yen'i sevgi, saygı ve minnetle anıyoruz...







Kapak...

Aziz Yıldırım yaptığı açıklamalara harika bir cevap...


Galatasaray Spor Kulübü'nden Duyuru


Aziz Yıldırım’ın 28 Temmuz 2012 tarihli Fenerbahçe Divan Kurulu toplantısında yapmış olduğu mesnetsiz iddia ve ithamlarla dolu açıklamalarını ibretle izledik.


Yüz yıllık dostumuz Fenerbahçe camiası dahil bütün kulüplerimizle sporda kardeşlik ve barış ortamını sahalarımıza yeniden geri döndürmeye ve fanatizmin izlerini silmeye çalıştığımız bu dönemde böylesi bir saldırıyı kabul edilemez buluyor ve şiddetle kınıyoruz.


Havuzdan çekilme gibi sözüm ona tehditlerle Anadolu kulüplerine şantaj yapan, kendi kulübüne ve camiasına yıllarca silinemeyecek bir lekeyi sürme cüretini göstermiş ve güvenilirliğini bütünüyle kaybetmiş bir yöneticinin bu talihsiz ve son derece tehlikeli çabalarının Türk sporunu daha fazla zarara uğratmasına izin vermeyeceğiz.


Bu vesile ile ülkemizin ve sporumuzun bütün ilke ve değerlerini hiçe saymış ve kontrolünü tamamen yitirmiş bu zatı bundan sonra hiç bir şekilde Galatasaray Spor Kulübü olarak muhatap almayacağımızı kamuoyuna saygıyla duyururuz.




Galatasaray Spor Kulübü

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Melo... Bir Transfer Hikayesi

(Bu yazı Melo transferinin yatması üzerine yazılmıştır)








Melo'nun gelişi sürpriz olmuştu. Gelirken fazlası ile soru işaretini de yanında getirmiş Melo. 2010 Dünya Kupası'na kadar yükselen formu, akabinde Dünya Kupası'nda yaşadıkları, İtalya'da 'yılın bidonu' seçilmesi derken acaba? soruları fazlaydı. İtalya gibi bir futbol ülkesine de 'Yılın Bidonu' olayı hiç yakışmıyor bu arada.


Her anlamda dibe çöken bir Galatasaray varken, yeni başkan, yeni yönetim, İmparator'un dönüşü, takımın neredeyse komple değişmesi gibi bir çok endişe verici, kritik durum varken, bu tarz 'sorunlu' yaftası yapışan Melo'nun transferi için beklentileri ayarlamak zor. Kötü performans gösterse yeni gelen yönetim topa tutulacak, 'İtalya'da bidon seçilen, futbol hayatı bitme noktasına gelen adamın bizde ne işi var' gibisinden yüklenilecekti. İyi performans gösterirse, çoğu isme yapıldığı gibi 'çok abartılıyor, bir şey oynadığı yok' denilecekti.


Ama Melo açıklamalarındaki gibi Türkiye'ye futbol oynamaya geldiğini kısa sürede gösterdi. Özellikle sezonun ilk yarısında gösterdiği iyi futbol ile kariyerini düzeltmeye çalıştığını kanıtladı. Sadece futbolu ile de değil, kısa sürede taraftarlar ile de harika bir elektrik yakaladı. Takım şampiyonluğa giderken çıkartılan saçma play-off döneminde Riera ile kavgası gündeme bomba gibi düştü ve pusuda bekleyen bazıları bir anda orta çıktı ve 'Melo böyle biri işte' söylemleri ile doldu ortalık. Melo'nun yaptığı doğru bir şey değildi ama bütün sezon ortaya koyduğu iyi futbol bir anda silinip kavga olayı basının da etkisi ile abartıldı. Fantastik hikayeler yazıldı. Daha sonra Melo'nun hem takımdan hem Riera'dan hem de Fatih Terim'den özür dilemesi ile 'şimdilik' affedildi dendi. Bu bile Melo'nun takım üzerindeki etkisini gösteriyor. Sonuçta kiralık bir oyuncu ve takım içinde kendini benimsetmesi kolay değil. 'Nasıl olsa kiralığım, zaten sezon sonu geldi' diyebilirdi. Ama Melo bu yolu seçmedi.


Camianın uzun süre hasretini çektiği ve hak ettiği şampiyonluk geldikten sonra en alengirli dönem açıldı; transfer dönemi. Çoğu Galatasaraylı elbette iyi transferler bekliyordu ama akılların köşesinde hep bir soru işareti vardı; Melo'nun bonservisi alınacak mıydı? Melo'nun soru işaretleri bitmek bilmedi.


Şampiyonluğun 'gazı' ile Ünal Aysal transfer için bazı tarihler vermek gibi büyük bir hata yaptı. Bu beklentileri arttırdı. Tarihler geldiğinde transferler açıklanmayınca tepki de büyüdü. Hamit, Burak ve Amrabat transferleri ile yüzler güldü ama kafalar halen Melo'daydı. Melo'nun menajerlik ajansı güzel haberi verdiğinde herkes 'tamam, bitti bu iş' dedi ama çok geçmeden kara haberde geldi. Melo'dan bir indirim daha talep ettiğimiz için müzakerelerin kesildiği açıklandı. Dedikodu olarak da, Melo'nun yıllık 5 milyon Eurodan 5 yıllık sözleşme istediği, menajeri'nin de ayrı komisyon istediği yazıldı, iş tam kördüğüm oldu.


Melo geçen gece bir hata daha yaparak, Ünal Aysal'ı kastederek 'Başkan çocuk gibi davranıyor' gibilerinden bir twitt attı. Ne olursa olsun bir futbolcunun Galatasaray başkanına bu tarz söylemlerde bulunması doğru değil. Ayrıca ne zamandan beri maddi anlamda takımını düşünmek, fedakarlık beklemek çocukluk oldu? Daha sonra bir twitt daha atarak Galatasaraylı taraftarlara bir nevi veda etti.


Oyunu iki yönlü oynayabilen, takımı ve taraftarı ateşleyen, topla ileri çıkabilen, ölü toplarda da etkili, iyi bir orta saha oyuncusu olarak Melo'ya fazlası ihtiyacımız olduğu bir gerçek. Ama işi büyütüp yanlış yerlere götürmeye gerek yok. Bu takımdan geçen sene en umulmadık zamanda Arda gitti. Devşirme kanat oyuncuları ile, unutulan Aydın ile şampiyon oldu bu takım. Melo olmazsa başka birisi mutlaka transfer edilir. Ama tabii takımı benimsemiş, taraftar ile arası iyi olan Melo'nun gelmesinden yanayım. Gelmiyorsa da dünyanın sonu değil. Melo gelmezse şampiyonluk gider vb şeyler saçmalık.


Melo transferini Amrabat transferi ile karıştırmamak gerek. Amrabat'a 8 verildi, Melo'ya neden verilmiyor? demek doğru değil. Amrabat'a 3-4 sene için 5 milyon euroya yakın ücret verilecekken, Melo'nun bunu 1 sene için istediğini unutmamak gerek. 


Taraftarlar bazı oyuncular için ücreti umursamaz. Transferin gerçekleşmesini ister. Melo öyle bir isim oldu. Kısa sürede benimsetti kendini. Belki de Arda'dan boşalan 'bayrak adam' kontenjanını doldurduğu için... 


Melo ile ilgili sürekli haberler çıkıyor. Umarım transferi gerçekleşir. Gerçekleşmezse bile, Melo hep güzel hatırlanacak...



22 Temmuz 2012 Pazar

21 Temmuz 2012 Cumartesi

2012-2013 Sezonu Galatasaray Formaları

Genel olarak formaları beğendiğimi söyleyebilirim. Parçalı her zamanki asaleti ile duruyor. Beyaz forma sade ve şık. Kırmızı forma ise gerçekten güzel. Tek sorun Ay-Yıldız'ın düzgün şekilde konumlandırılması. Formalar dışında Nike'ın çıkarttığı ürünler adamı batıracak cinsten...






























Nordin Amrabat Transferi



Son dönemde Fatih Terim'in bu denli belirgin bir şekilde istediği futbolcu var mıydı bilemiyorum. Adeta arap saçına dönen bir isimdi Amrabat. Ona olan ilgimizi belli ettikten sonra Kayseri tarafı dayılandı, astı, kesti, demediğini bırakmadı. Sezon bittikten sonra tekrar zemin yoklandı. Amrabat gibi ederi en fazla 3-4 milyon edebilecek bir oyuncuya 7.5 milyon euro teklif ettik ama Kayserispor 15 milyon euro isteyerek yılın şakasını yaptı. Artık 'bu defter kapandı' diyorduk ki sürpriz bir hamle ile transfer edildi. Bonservisi, PSV'ye yetiştirme bedeli ve Amrabat'ın alacağından vazgeçmesi derken kabaca 8 milyon euro gibi bir bedelle transfer edildi ki bu bence Amrabat için fazlası ile yüksek bir ücret. 


İki kanatta da oynayabilen, seri ve bileklerine hakim bir futbolcu. Geçen sezon fazlası ile aradığımız 'yaratıcı oyuncu' eksikliğini doldurabilecek bir isim ama transfer ücreti omzunda yük olacakmış gibi duruyor. Bu  yükü sırtından atacak olanda gene iyi performansı ile kendisi olacaktır. Fatih Terim ne kadar Amrabat'ı istediyse, Amrabat da Galatasaray'a gelmeyi o denli istedi. İstekli ve hırslı olmak fazlası ile iyidir. Umarım bunu sahaya da yansıtabilir ve Fatih Terim'i utandırmaz.






Burak Yılmaz Transferi




Burak Yılmaz transferi ile ilgili söylenebilecek ilk şey, bu transferi anlamlı kılacak olanın Selçuk İnan olacağıdır. Trabzonspor'a gitmeden önce bir çok kulüpte oynayan, yolu İstanbul'a da düşen ama çoğu oyuncu gibi tutunamayan bir isimdi Burak. Trabzonspor'da her anlamda kendini geliştirdi. Şenol Güneş'in de etkisi ile Trabzonspor'un gol yollarındaki en etkili ismi, sonra da gol kralı oldu. 


Yerli statüsü içinde iyi bir isim. Elmander'in oynamasına kesin gözüyle bakacak olursak, rakip savunmayı sürekli rahatsız eden, hücum presi geldiği ilk yıl Türkiye'de mükemmel uygulayan Elmander'in yanına iyi bir partner olur diye düşünüyorum. Çift forvet sisteminde rakip savunmayı deli eden bir oyuncunun yanına bir de işi bitirecek bir oyuncu gerekli ki, bu isim Burak olabilir. Kağıt üzerinde Türkiye Ligi gol kralını aldık ama Türkiye bu ünvanlara pek alışık değil. Ters tepiyor genelde. Burak her sene Avrupa kupası maçı oynuyormuş gibi Avrupa performansının düşük olduğu söyleniyor. İlginç olan, Burak son 2 yıldır kendine geldi ve son 2 yıldır düzenli olarak ilk 11'de oynuyor. Sadece futboluna konsantre olduğu zaman Avrupa'da da etkili olma potansiyeli yüksek. Ayrıca, yapılan diğer transferler Burak'ın performansını da direkt etkileyecektir.


Bir de Burak'ın transfer hikayesi var ki evlere şenlik. Sezon bittikten sonra Burak takımdan ayrılacağını açıklamıştı. Önce Lazio dendi. Ama Lazio, Burak'ın bonservis ücretini peşin ödemek istemeyince transfer yattı denildi. Daha sonra Lokomotiv Moskova adı geçti. Hatta, Burak Rusya'ya dahi gitti ama anlaşamayınca geri döndü ve devreye biz girdik. Moskova'ya gitmeden önce, 'Galatasaray 7 milyon ve 2 oyuncu verseydi, Burak Galatasaray forması giyerdi' diyen Sadri Şener, transfer ciddiye binince 'Galatasaray ile dostluğumuz bitmiştir' açıklamasını yaptı. Yani Sadri Şener'e göre, Galatasarayla dost olmanın maliyet 2 milyon euro ve 2 oyuncu kadar... Olmaz olsun öyle dostluk.


Fatih Terim'in elinde geçen senenin gol kralı, gelişmeye açık, Selçuk ile tekrar bir araya gelen ve uzun yıllar Galatasaray'a hizmet edebilecek bir oyuncu var. Ondan faydalanmayı da iyi bilecektir. 


Burak'ın gelmesi ile geçen sene sıkıntı çektiğimiz forvet hattı şişti. Elmander, Baros, Burak, Sercan, Umut, Necati, Mehmet Batdallı forvet hattı var. Mehmet'in takımdan ayrılacağı kesin. Baros'un da artık ayrılması gerektiğini düşünüyorum. Sercan kiralık olarak gönderilmeli. Bu kafayla giderse 30 yaşına gelse bile Galatasaray'ın oyuncusu olamaz. Umut da özellikle Elmander gibi rakip defansı fazlası ile zorlayan bir isim. Rotasyonda olması gereken bir oyuncu.


Burak kendini kanıtlarsa formayı kimseye kaptırmaz. Hayırlı olsun tekrardan.


Hamit Altıntop Transferi




Yıllık 5 milyon istiyor, Fener'e imza atacak, başkası ile anlaşmış, Mourinho bırakmıyor, kılmış, yünmüş, tüymüş... Uzun bir bekleyişin ardından Hamit Galatasaray'a transfer oldu. Açık konuşmak gerekirse yerli statüsünde alınabilecek en kaliteli ilk 5 isimden bir tanesi Hamit. Bayern Münih ve Real Madrid gibi dünyanın en iyi takımlarında sürekli ilk 11 oynayamasa bile, bir çok maça çıkıp, önemli derbiler oynamış, Milli takımın en önemli isimlerinden birisi olmuş durumda. Fazlası ile tecrübeli. Euro 2008'deki muhteşem başarının başrollerinden birisiydi.


Hamit sadece sağ kanatta değil, gerekirse sağ bek ve kanat forvet olarak da kullanılabilir. Hatta orta sahanın göbeğinde. Geçtiğimiz sezon yedeksiz ve devşirme oyuncular ile oynadık. Devşirme oldukları için günlerinde olmalarını bekledik, Riera'nın uyum sağlamasını bekledik, Melo ile Selçuk'un sakatlanmaması için dua ettik. Elmander bir dönem sakatlandı fazlası ile etkisini hissettik. Eboue, Afrika Kupası'na gitti, malumunuz. Hamit bu konuda fazlası ile yararlı olacak bir oyuncu. Adeta bir Joker. Oyun zekası ve liderliği ile de çok şey katacaktır. Geçen sezon yaratıcılık ve liderlik anlamında orta sahada sadece Selçuk vardı. Orkestra şefliğini gayet iyi yönetti ama bu sezon Şampiyonlar Ligi'de var ve hedef daha büyük, fikstür daha kalabalık. Cezalı ve sakat olma durumuna karşın saha içinde insiyatif alabilecek oyuncu sayısının fazla olmasının bir zararı yok. Tabii doğru oyuncular olduktan sonra. Hamit de bu anlamda doğru bir oyuncu. 


Geçen sezon yüzümüzü güldüren durumlardan birisi de duran toplardı. Uzun seneler duran toplar bizim için eziyet olmuş durumdaydı. Selçuk'un gelmesi ile bu kırıldı ve avantaja çevrildi. Hamit bu anlamda da fazlası ile etkili olacaktır. Hamit transferi ile ilgili tek korkum sakatlık konusu. Umarım sakatlanıp uzun süre takımdan ayrı kalmaz. Uzun süredir Avrupa'dan ayrı kalmamız yüzünden midir bilmiyorum ama sanki Şampiyonlar Ligi'ni biraz küçümseme var. Artık devşirme değil de gerçek kanat oyuncuları ile oynamanın zamanı geldi. Burak ve Amrabat transferlerinden daha çok sevindiğim bir transfer oldu. 4 numaralı formayı giyecek olan Hamit'in de söylediği gibi, umarız dört dörtlük bir sezon olur.


Hoşgeldin Hamit Altıntop...

20 Temmuz 2012 Cuma

Fatih Terim: Amacımız...





Fatih Terim'in UEFA resmi sitesi açıklamalarından bir bölüm,



Göreve geldiğimizde, Avrupa kupalarına yeniden katılmak gibi bir amaçla yola çıktık. Avrupa kupalarında mücadele etmek, zaten kulübün kuruluş amacında var. Kulübün kurucusu Ali Sami Yen, bir ifadesinde, 'Avrupa'da mücadele edeceğiz ve başarılı olacağız' demişti...



19 Temmuz 2012 Perşembe

Göt Olmak...











1 yıldan fazladır yazıyorum blogda. Bugüne kadar değil küfür, argo bile kullanmamaya özen gösterdim. Ama bu resim için daha iyi bir başlık düşünemiyorum, kusura bakmayın...




Büyük hali için resmin üzerine tıklayabilirsiniz.

17 Temmuz 2012 Salı

PSG'nin Yeni Logosu!

Arap sermayesinin gücü ile son dönemde adeta para saçan ve son olarak Zlatan İbrahimovic ile Thiago Silva'yı transfer eden PSG'nin yeni logosu!





16 Temmuz 2012 Pazartesi

Football Manager 2013 Türkçe!








Sports Interactive'den Miles Jacobson, twitter hesabından Football Manager 2013'ün resmi olarak Türkçe olacağını duyurdu. Daha önce yapılan açıklamalarda orjinal oyun satışlarındaki rakamların istenilen düzeyde olması durumunda oyunu resmi olarak Türkçe yapabileceklerinden bahsetmişlerdi. İstenilen rakama ulaşılmış durumda ve Football Manager 2013 Türkçe dil seçeneği ile gelecek.



Dortmund'dan Rekor




Almanya'nın önde gelen gazetelerinden Bild'in haberine göre, Werder Bremen, FC Nürnberg, Schalke 04, Eintracht Frankfurt, Borussia Mönchengladbach,  Hamburg ve Borussia Dortmund, aşırı talepten dolayı kombine ön satışlarını durdurdu. 


Bundesliga'ya yeni çıkan Fortunda Düsseldorf bile 30 bin kombine satmış durumda.


Son iki sezonun şampiyonu Borussia Dortmund ise tam 54 bin kombine satarak rekor kırmış. 54 bin rakamına rağmen 35 bin adet daha talep olduğu söyleniyor. Satılan kombinelerden 20 milyon euro civarı gelir elde edilmiş. 


Bundesliga'da 450 binden fazla kombine satılmış ve kulüpler toplam 130 milyon euro gelir elde etmiş. Geçen sene Bundesliga'da ortalama seyirci sayısı 44 bindi.


Gerçekten inanılmaz rakamlar. Bazıları halen (olmayan) markanın peşinden koşsun.

Drogba Shanghai Shenhua'da

Bana göre dünyanın en 'özel' forvetlerinden biri olan ve Chelsea'nin 2011-2012 Şampiyonlar Ligi kupasını kazanmasında fazlası ile payı olan Drogba, yeni takımı Shanghai Shenhua ile ilk idmanına çıktı.




12 Temmuz 2012 Perşembe

Transfer Göndermesi

Ünal Aysal'ın transferde tarih vermesi üzerine her zamanki transfer dönemi beklentileri artmışken, tarihlerin gelip geçmesi ama oyuncuların gelmemesi üzerine baskı ve beklenti daha da artmıştı. Yönetim de buna nazire yapıyor...



Real Sociedad 2012-2013 Sezonu Formaları

Real Sociedad, 2012 - 2013 sezonu formalarını tanıttı. Nike tarafından hazırlanan ve bugün tanıtılan formalar genel olarak 'sade' olsa da fontu çok beğendiğimi söylemeliyim.



7 Temmuz 2012 Cumartesi

Love United Hate Glazer!




9 Mayıs 2010 yılında Manchester'da çekilmiş bu fotoğrafta Stoke City ile oynanacak maç öncesi Manchester United taraftarlarının takımın Amerikalı sahibi Malcolm Glazer'a yaptıkları protestodan geriye kalan Glazer'ın yüzünün basıldığı sahte Amerikan doları görülüyor. Manchester United, New York patentli sermaye ile borçlarını kapatıp, İngiltere futbolunun zirvesini rakipleri Manchester City'e kaptırdıkları bir sezondan sonra 'Sir' ile neler yapacağı merak konusu.







Respect!


















Euro 2012 Finali'nden sonra İtalya kalecisi Buffon. Harika yakalanmış... Respect!

6 Temmuz 2012 Cuma

Transfer Sorunsalı




Sezonun kapanması ile bazılarının sevdiği bazılarının da sevmediği dönem açılmış oldu. Tecrübeli kimseler transfer döneminde, transfer için verilen tarihlere pek inanmaması gerektiğini bilir. Galatasaraylılar çok daha iyi bilir.


Yönetim transfer dönemi ile ilgili önce 25 Haziran, daha sonra 30 Haziran, sonra da 5 Temmuz tarihlerini verdi.  Bir nevi Avrupa Yakası ile Yalan Dünya'nın Reis'i gibi. 25'in de olabilir, olmadı 30'u, en kötü ihtimalle 5'i!. Bu süreçte sadece Dany ve Umut transfer edildi. Sabri ve Necati ile de sözleşme uzatıldı. Takımın sezonu açması ile birlikte yapılan açıklamada transfere de değinilmiş ve kısaca 'uğraşıyoruz, bekleyin' denmiş. Bu zamana kadar adı Galatasaray ile anılan isimler, Assaidi, Hamit, Melo, Alper ve Amrabat'tı. Assaidi ile her konuda anlaşıldığı söyleniyor. Hamit transferi tam bir çıkmaz büyük ihtimalle olmayacak. Alper konusu da aynı şekilde. Geçen seneden beri illallah getiren Amrabat konusuna gelince, 7.5 milyon euro teklif ettiğimiz ama Kayserispor'un kabul etmeyip, 15 milyon euro istediği yazıldı. Geçen sezon şampiyonluğun kazanılmasındaki en önemli oyunculardan biri olan ve geldiği ilk andan itibaren taraftar ile de uyumu hemen yakalayan Melo içinse 2 aydır bekleniyor. İnanılır gibi değil. Ederi en fazla 2.5, 3 milyon euro olan bir oyuncuya bu denli para önerilip, sezon biter bitmez açıklanması gereken Melo transferi için sözde indirim bekleniyor. Körü körüne Melo'yu savunmuyorum, daha iyisi de bulunur tabii. Bütün sorun bu saçma zihniyet. Amrabat konusundaki bonkörlük Podolski ve Shaqiri konusunda gösterilseydi üst düzey bir orta sahamız olurdu.


Ortalığa para saçmak yerine gerekli olan yerlere nokta transferi yapılmasından yanayım. Geçen sene bu yapıldı ve sonuç ortada. Bu sene hedef daha büyük ve uzun süre sonra ait olduğumuz yerde, Şampiyonlar Ligi'ndeyiz. Mevkilere tek tek bakmaya gerek yok. Kale hariç her mevkiye transfere ihtiyacımız var. Ama en çok orta sahaya. Diğer bir konu da yabancı konusu. Yabancı sayısı kademeli olarak düşürülecek ve yerli oyuncu piyasası da malum. Bu yüzden özellikle Türkiye'de istenen, harcanan paralar çok fazla oluyor, zararlar çığ gibi büyüyor.


Galatasaray'ın transferde ihtiyacı olan bölgeler belli. Geriye gerekli transferlerin yapılması kalıyor. Geçen sezon transfer konusunda genel olarak başarılı iş çıkaran yönetimin bu senede aynı başarıyı göstermesi gerek. Şampiyonluğun 'gazı' ile tarihler verildi, beklenti yaratıldı. Bu hata gerekli transferlerin yapılması ile giderilmeli. Tamam takım için dengeler önemli ama şampiyon olunmuş, Şampiyonlar Ligi'ne gidilecek, 40 bine yakın kombine satılmış, diğer gelirler ile birlikte kaliteli oyuncu almak zor olmasa gerek.


Ünal Aysal'ın 'pastanın üzerindeki çilek' olarak nitelendirdiği yabancı golcü transferine gelecek olursak, çilek bir yana daha ortada pasta yok.

2 Temmuz 2012 Pazartesi

Mario Del Bosque!


Tarih İspanya'yı Yazıyor!








- İspanya finalde İtalya'yı 4-0 yenerken, Avrupa Şampiyonası ve Dünya Kupası finallerinin en farklı skoruyla şampiyon oldu.


- İspanya teknik direktörü Vicente Del Bosque, Helmut Schön'ün ardından Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası'nı kazanan ikinci teknik adam oldu.  


- İspanya, Almanya'nın ardından Avrupa Şampiyonası'nı üçüncü kez kazanan ikinci ülke olurken, bu başarıyı üst üste ikinci kez tekrarlayan ilk takım oldu. 


- İspanya, Euro 2012'yi 12 gol atıp, 1 gol yiyerek tamamladı.


- İspanya, 2008'den beri gruptan çıktıktan sonraki eleme maçlarında hiç gol yemedi.


- Euro 2008'de topla oynama ortalaması %57, 2010 Dünya Kupası'nda da %65 olan İspanya, Euro 2012'yi %66 ortalama ile bitirdi.


- Büyük turnuvalarda İspanya, İtalya'yı ilk kez mağlup etti.


- Euro 2012'yi 6 futbolcu 3 golle tamamladı. Balotelli, Ronaldo, Gomez, Mandzukic, Dzagoev ve Torres. Diğer 5 oyuncuya göre sahada daha az süre alan Torres, (189 dakika) turnuva boyunca attığı 3 gol ve 1 asist ile altın ayakkabıyı kazandı. Fernando Torres, üst üste iki Avrupa Şampiyonası finalinde gol atan ilk oyuncu olarak tarihe geçti. U16 ve U19 finallerinde de gol atmıştı.



- İspanya'nın Euro 2012'yi 1 gol yiyerek kapatması, 1980'den beri yakalanmış en iyi istatistik durumunda


- Maç başına 691 pasla oynayan İspanya, 1980'den beri turnuvalardaki en çok pası yaptı.



- İspanya, Avrupa Futbol Şampiyonasında oynadığı son 12 maçı kaybetmedi ve böylece kupa tarihinin en uzun yenilmezlik rekorunu geliştirmiş oldu. Avrupa Futbol Şampiyonasında son yenilgisi Euro 2004’de 1-0’lık skorla Portekiz karşısında alınmıştı. Bu maçın ardından İspanya Euro 2008’de 6 maçta 5 galibiyet 1 beraberlik, Euro 2012’de 6 maçta 4 galibiyet 2 beraberlik aldı.


- İspanya'nın son 15 turnuva maçında yediği gol sayısı sadece 3 


- Turnuva boyunca sadece 1 gol yiyen İspanya, büyük turnuvalardaki son 10 eleme maçında ise kalesinde gol görmedi. Casillas'a büyük bir turnuvada eleme maçında gol atan son oyuncu, 2006 Dünya Kupası'nda, Zinedine Zidane'dı.


- İtalya'nın başında 15 maçta 10 galibiyet ve 5 beraberlik alan Prandelli, ilk resmi yenilgisini İspanya'dan aldı.


- David Silva, 1980 Avrupa Şampiyonası'nda Alman oyuncu Horst Hrubesch'in Belçika filelerine gönderdiği golün ardından en erken gole imzasını attı.


- Chelsea forması giyen İspanyol oyuncular Fernando Torres ile Juan Mata, Euro 2012 şampiyonluğu ile birlikte, aynı sezon içinde kulüp takımıyla Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu, milli takımlarıyla da Avrupa şampiyonluğu yaşama başarısı gösterdiler.Luis Suarez (1964, Inter ve İspanya) ve Hans van Breukelen, Ronald Koeman, Barry van Aerle ve Gerald Vanenburg (1988, PSV Eindhoven ve Hollanda) bunu daha önce başaran futbolculardı.


- Final maçına kadar 92 kurtarış yaparak iyi performans sergileyen Casillas, daha önce Hollandalı kaleci Edwin van der Sar'a ait olan ''turnuva boyunca en çok maç kazandıran kurtarış'' unvanını egale etti.. Casillas, tam 9 kez kritik kurtarış yaparak takımının şampiyonluğunda büyük pay sahibi oldu.


- İspanya Milli Takımı'nda 8 futbolcu, ikinci kez Avrupa Şampiyonluğu sevinci yaşayarak tarihe geçti. Avrupa futbol tarihinde bunu daha önce başaran isimler Rus Lev Yashin ile Alman  Franz Beckenbauer ve Jürgen Klinsmann'dı.İspanya'da tarihe geçen 8 futbolcu ise şöyle: Iker Casillas, Sergio Ramos, Andres Iniesta, Xavi Hernandez, Cesc Fabregas, David Silva, Xabi Alonso, ve Fernando Torres.


- Casillas, kupa tarihinde kaptan olarak kupayı kazanan ilk kaleci oldu. Casillas, milli takım forması ile 100. kez galibiyet sevinci yaşayan ilk oyuncu olarak da dünya futbol tarihine geçti. Ayrıca, Casillas uzatmalara giden Portekiz maçı dahil Euro 2012'de 509 dakika gol yemeden turnuvayı bitirmiş oldu.


- İspanya kaptanı Xavi Hernandez, 2 farklı Avrupa Şampiyonası finalinde asist yapan ilk oyuncu oldu


- David Silva, turnuva boyunca gollere en çok katkı sağlayan isim oldu. David Silva 2 gol atarken 3 gol pası verdi ve toplamda 5 gole katkısı oldu.


- Iniesta, kaleyi bulan ama gol olmayan toplam 11 şut çekerek ve Avrupa şampiyonalarında bir rekora imza attı.



- Avrupa Şampiyona'sında 1980'den beri ilk defa kaybeden taraf kırmızı veya beyazdan başka renk forma giydi.


- Euro 1976'dan sonra ilk kez bir Avrupa Kupası finalinde ilk yarıda iki gol oldu. 

- İki takım kaptanının da kaleci olduğu ilk Avrupa Şampiyonası finali oldu. 

İspanya 4 - İtalya 0 | Şampiyon!







Şu çok açık ki finale kalan iki takım olan İspanya ve İtalya ikilisinden turnuva boyunca futbol anlamında en tatmin edici performansı ortaya koyan taraf İtalya oldu. Ezber bozan bir turnuva izledik biraz. İtalya genelde savunmayı ön planda tutup, çok fazla net pozisyona girmezdi. İspanya ise pas trafiği ile rakip ceza sahasını delik deşik edip fazlaca net pozisyona girerdi ama turnuva boyunca tam tersini izledik. 2008'i ve 2010'u kazanmış bir jenerasyonu üst üste üçüncü turnuvaya hazırlamakta gerçek bir sorun. Motive etmek ciddi anlamda güç. Finale vites azaltarak gelen İspanya'nın en önemli sıkıntılarından biri de buydu. Turnuva öncesi sakatlıklar ve takım içindeki hafif çaplı kutulaşma da cabası. Herkes tarafından favori gösteriliyorlardı ve beklenti bir kez daha çok büyüktü. İtalya da ise turnuva öncesi yaşanan şike skandalı zaten olmayan beklentileri azaltmıştı. Ama İtalya bu az beklentiyi olumlu yönde kullandı.


Grupta oynanan son karşılaşmada kader anı Modric'in orasında Casillas'ı geçemeyen Rakitic'in kafa vuruşuydu. Navas'ın golü ile grubu lider bitiren İspanya, çeyrek finalde her ne kadar Fransa'yı 2-0 yenmiş olsa da eski ofansif gücünden yoksundu. Top orta sahada sıkışıyor, kanatların yetersizliliği, forvet eksikliği derken gerçek İspanya'yı izleyemedik. Yarı finalde Portekiz karşısında sorunlar fazlaca belirginleşmişti. Rakip kaleye ilk şut 60. dakikalarda, en net gol pozisyonun da uzatmalarda gelmesine rağmen penaltılar sonucunda adını üst üste üçüncü kez finale yazdırmasını bildi. Oyuncu değişikliğinin hep aynı mevkide ve aynı oyuncular arasında olması bile sorunu ortaya koyuyordu zaten. Ofansif anlamda sıkıntı barizdi ama İspanya savunmayı her zaman sağlam tuttu. Kalede de dünyanın en iyi kalecilerinden birisi varken fazla zorlanmadılar. 


İtalya'ya karşı tekrar Fabregas ile çıkan Del Bosque, ilk maçtaki hataları yapmadı. Alıştığımız pas trafiğine takım presi, beklerin bindirmeleri ve takım oyunu eklenince turnuva başından beri izlediğimiz en iyi İspanya'yı izledik. Turnuva genelince biraz sessiz kalan Xavi'nin oyuna ağırlığını koyması ve Pirlo'yu durdurması da önemli etkendi. İkinci yarıda Motta'nın sakatlanmasından sonra maç zaten bitmişti, sadece skor değişti. İspanya, Euro 2012 elemelerinde kalesinde sadece 2 gol gören İtalya'yı finalde 4-0 yenerek üst üste ikinci kez Avrupa Şampiyonu oldu. 


Turnuva genelinde 'sıkıcı' olarak tanımlanan ve ıslıklanan İspanya, istediği zaman neler yapacağını bir kez daha gösterdi ve rekorlar eşliğinde bir kez daha şampiyon olurken, arkada şu soruları bıraktı; bu jenerasyonun yapacağı daha ne kaldı ? Bu jenerasyonu 2014 Dünya Kupası'nda ve diğer turnuvalarda ne motive edecek ? ve belki de en önemlisi, İspanya'yı kim durduracak ?









Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Beğen