30 Nisan 2014 Çarşamba
Mancini - Lucescu = Değişmeyen Değişim!
Galatasaray her şampiyon olamadığında ya da teknik direktör arayışı içerisinde olduğu her dönemde sürekli Fatih Terim, Mircea Lucescu, Eric Gerets, Mustafa Denizli ve Hagi gibi isimleri duymak gerçekten çok sıkıcı olmaya başladı. Bu kısır döngü içerisinde yine Galatasaray'da değişim rüzgarları esecek gibi.
Bir dönem Galatasaray'ı ve Beşiktaş'ı çalıştırıp şampiyon yapan Mircea Lucescu ile ilgili son günlerde fazlası ile ''dedikodu'' adı altında haberler çıkıyor. Fatih Terim, UEFA Kupası ardından Fiorentina'nın yolunu tuttuğunda gelen Lucescu Süper Kupa'yı kazandırmış, sonraki sezonda da takımı Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finalde çıkartmıştı. Ali Sami Yen'deki 3-2'lik Real Madrid maçı da hafızalarda. Ligde de takımı şampiyon yapmış ve ardından gönderilmişti. Gönderiliş şekli de üzüntü verici olmuştur.
2004 yazında Shakhtar Donetsk'in başına geçen Rumen hoca gittiği gibi ayağının tozu ile takıma Ukrayna Kupası'nı kazandırdığı gibi, 10 yılda Ukrayna Ligi'nde 7 şampiyonluk kazanmasının yanı sıra 2009 yılında Shakhtar'a tarihinin ilk Avrupa kupasını kazandırdı. Ayrıca 5 Ukrayna Kupası, 1 tane de Şampiyonlar Ligi çeyrek final başarısı gördü.
Gelelim günümüze, Lucescu ayrıldığından beri Galatasaray'da işler Lucescu'nun ki kadar iyi gitmedi. Tam her şey düzeliyor, Galatasaray eskiye dönüyor diyorduk ki, iki yıl üst üste şampiyonluk ve Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final başarılarından sonra bir sürü saçma ve gereksiz şeyin de araya girmesi ile malum olaylar ile Fatih Terim ve Galatasaray'ın yolları üçüncü kez ayrıldı.
Yerine Mancini getirildi ama hem bireysel hem de takım bazında işlerin yolunda olmadığı çok bariz. ''Takımı ikinci yap'', ''Türkiye Kupası'nı kazan'' pazarlıkları süredursun, Galatasaray'ın problemleri sadece saha içi ile sınırlı değil. Son bir kaç gündür Lucescu'nun Galatasaray'a tekrar döneceği söyleniyor. Hatta eski Romanya futbol federasyonu başkanının bu konuda açıklaması olduğu da ortaya çıktı.
Burada ilk sorulması gereken soru Mancini gitmeli mi? Geldiğinden beri ekstra bir şey yaptığı söylenemez. Tabelaya bakıp ezbere konuşmaktan ziyade sahaya baktığımızda Galatasaray artık rakip fark etmeksizin kötü oynuyor. Ne defansı ne de hücumu iyi yapar durumda değil. Şampiyonlar Ligi'ne direkt gidilemez ve Türkiye Kupası kaybedilirse Mancini gidecek gibi görünüyor.
Sürekli ''bu kadroyu ben kurmadım'' bahanesine sığınmak yerine eldeki kadroyu en iyi şekilde değerlendirseydi bunlar konuşulmuyordu belki de. Her hafta farklı 11 denemesi ve bir türlü nedense takımı tanıyamaması da sezonun özeti denilebilir. Gönderilmesi taraftarıyım ama neredeyse çift haneyi bulan tazminatı düşündürücü bir etken.
İkinci soru ise Lucescu'nun gelmesinin doğru olup olmadığı? Türkiye'de başarılı işlere imza atmış olsa da Shakhtar'daki ekonomik özgürlük ve baskı ile Galatasaray'dakinin bir olmadığının farkında olmalı. Gittiği takımlara kendi futbol kimliğini işleyen Lucescu, pahalı transferler yerine genç yeteneklere yönelen bir isim ama en son devre arasında alınan genç yetenekler şimdilerde transferde takas olarak kullanılacağı yazılıp çiziliyor!
Galatasaray'a 3. yıldızı kazandıran Lucescu tekrar gelip 4. yıldızı kazandırır mı bilinmez ama önümüzdeki haftalar Galatasaray için fazlası ile hareketli geçecek gibi görünüyor.
28 Nisan 2014 Pazartesi
Nerde Kalmıştık?
Bloga en son 10 ay önce Gezi Parkı direnişi sırasında yazı girmişim. Yazı dediğime de bakmayın birbirinden dokunaklı ve zekice yazılmış duvar yazılarından fotoğraflar eklemişim. O sırada ülke gibi benim hayatımda karışıktı. Bir yandan iş, bir yandan ikinci üniversiteden mezun olmamı sağlayacak olan son finaller, diğer tarafta askerlik derken bu koşuşturma sırasında doğal olarak blog fazlası ile ilgisiz kaldı.
Aldığım kısa süreli işi başarı ile bitirdikten sonra sınavlarda da başarılı olarak mezun oldum ve askere gitmek için önümde bir engel kalmadı. Biraz kafa dinleme, yavaştan da askere hazırlık derken Kasım ayı geldi ve 353. KSD olarak Nevşehir'de (usta olarak da Ürgüp'te) vatani görevimi yerine getirdim. Tek üzücü olan şey Haziran'da şampiyon bıraktığım takımın döndüğümde tabiri caizse yerlerde sürünüyor olmasıydı.
Bu sezon bitti sayılır. Bizim için artık Şampiyonlar Ligi'ne direkt katılıp katılamama sorusu cevabını bulacak ama diğer tarafta da 2014 FIFA Dünya Kupası var. Dolayısı ile yazacak da çok şey var...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)