28 Kasım 2012 Çarşamba

Barcelona Soyunma Odasından


İspanyol gazetesi Marca'nın yayınladığı fotoğraflar 2011/2012 sezonu Şampiyonlar Ligi Yarı Finali'nde Chelsea ile 2-2 berabere kalarak elenilen maç sonrası Barcelona soyunma odasından. 






İniesta

Messi

Puyol





27 Kasım 2012 Salı

Madrid Dostlar Kıraathanesi

Los ışık, eski tip buzdolabı, askıda montlar ve kablolar...

25 Kasım 2012 Pazar

Elazığ Panteri Melo



Taffarel çok büyük kaleciydi. Öyle ki oynamasına gerek yok. Kenardan sufle verse de yeterli oluyor. Yazın 3 ay tatil yapıp kendini ağırdan satan, menajeri ile birlikte sürekli sorunlar çıkartan ve sonunda 'bu saatten sonra gelmesin' dediğim Melo, Elazığspor maçında gene gündem oldu. Galatasaray'yın oynadığı 4-4-2 sisteminde Melo'nun pozisyonu çok kritik. O ne kadar iyi oynar, Selçuk ile uyumlu olursa Galatasaray o denli rahatlıyor hem orta sahada hem defansta hem de forvette. 

Sezon öncesi kampa çok geç katıldığı için bu sezon çoğu maçta kötü oynayan Melo, özellikle Elazığspor maçında kurtardığı penaltı ile moral açısından daha üst bir seviyeye geldi. Performansını da aynı seviyeye getirmeli. Rotasyonda Yekta'nın performansı da fena değil. 

Melo, Santander forması giyerken bir kez daha takımın 3 oyuncu değiştirme hakkı dolduğu için kaleye geçmişti. Ama Ronaldinho'nun penaltısını kurtaramamıştı. Elazığ'da kurtardı. Galatasaray böyle bir kulüp işte. Muslera penaltı atıyor, Melo penaltı kurtarıyor. Galatasaray'ın Elazığspor'u yenmesi çok önemli bir şey değil. Ama istisna olarak tarih Galatasaray'ın Elazığspor'u yendiğini değil, Melo'nun penaltı kurtardığını yazacak.






Elazığspor 0 - Galatasaray 1 | Olaylar Olaylar



Bu maçtan bahsetmek için İsmail abi karakteri ile diller pelesenk olan 'olaylar olaylar' söz öbeğini kullansak yanlış olmaz sanırım. Takımlar için Avrupa Kupası öncesi ve sonrası sıkıntılı geçer. Bu geçiş süreci Galatasaray adına daha zor oluyor. Elazığspor gibi düşme korkusu yaşayan ve puana ihtiyacı olan takımlar her zaman tehlikelidir. Dün de tehlikeli oldular.

Galatasaray'ın Eboue(dinlendirildi), Hamit(ufak sakatlığı vardı), Selçuk(cezalıydı) ve Burak'tan yoksun çıktığı çok ilginç bir maç izledik. İlk yarı itibari ile orta alanda top kazanma-kaybetme oyunu yanı sıra kendi oyununu rakibe kabul ettirme ile geçti. Zevksiz geçen ilk yarı insanın uykusunu getirdi. Rakip kalede ciddi gol pozisyonuna girilemezken, ileride çoğalamayıp forvetleri de besleyemeyince çok etkisiz kaldı Galatasaray.

İkinci yarıda Aydın'ın girmesi ile rakip kalede daha etkili bir Galatasaray izledik. Son maçlardaki iyi formunu bu maçta da sürdüren Riera'nın harika ortasında maçta iyi işler yapan Yekta'nın gelen golü nefes aldırdı. 1-0'dan sonra Yekta, Umut ve Emre Çolak'ın çok net pozisyonları değerlendirememesi oyunun kopmamasına neden oldu. Bilica'nın pozisyonunda verilmeyen penaltıyı da unutmayalım. Golden sonra girilen pozisyonlar sonuçlanmayınca Elazığspor'un direnci arttı. Galatasaray kaçırdıkça Elazığspor'da gelmeye başladı. Sinan ve Serdar'ın girmesi ile sağ kanadı çok etkili kullandılar. 

Dakikalar 90'ı gösterdiğinde topla birlikte ceza sahasına giren Serdar, Muslera'nın müdahalesi ile yerde kalınca önce penaltı, sonra da kırmızı kart kararı çıktı. 3 oyuncu değiştirme hakkı dolduğu için kaleye Melo geçti ve Melo, Göksu'nun penaltısını kurtardı. Galatasaray'ın Elazığspor'u yenmesi çok önemli bir şey değil. Ne kadar hak etse de yenememiş olsaydı gene çok önemsenmezdi. Ama Melo'nun son dakikada penaltı kurtarması bu maçı unutulmaz kıldı. 

Çok uzun bir süre sonra forma giyen Sabri'yi açıkçası beğendim. İyi işler yaptı. Özellikle takımı atağa çıkarmada etkili oldu. Eboue'nin formsuzluğunu ve Afrika Kupası'nı göz önüne alacak olursak, rotasyonda Sabri'den daha çok faydalanacağız gibi. Yekta da bir diğer iyi performans gösteren isimdi. Orta sahada çok savaştı ve sürekli rakip sahayı ve kaleyi zorladı. İleriye koşuları ile tehlikeli oldu ama savunma anlamında daha dikkatli olmalı. Elmander ve Umut ikilisinde düşüş var gibi görünüyor ama böyle görünmesinin en büyük nedeni yeterli anlamda top almamaları. Geriden iyi beslenmiyorlar. Elmander'in biraz daha zamana ihtiyacı var. Aydın girdikten sonra sağ kanatta etkili oldu, iyi işler yaptı. Ama çok istikrarsız bir oyuncu. İyi performans gösterdiği maçlardan sonra güvenip ertesi hafta ilk 11'e yazamıyorsunuz. Engin daha iyi olacaktır.

Amrabat ve Emre için de söyleyeceklerim var. Emre gittikçe Arda'nın ayrılmadan öncesi haline benzemeye başladı. Aşırı derecede laubali oynuyor. 2'ye 4 yakalanan bomboş pozisyonda maçı o an bitirebilecekken laubaliliği ve ciddiyetsizliği yüzünden sıkıntıya girdi maç. Melo, penaltıyla beraber Emre'yi de kurtardı. Amrabat da aynı şekilde şımarık oynuyor. Kafası estiğinde şut çekiyor, canı istediğinde pas atıyor (daha doğrusu atmaya çalışıyor). Bir de bodoslama geriye attığı riskli paslar var ki bir gün başımız fena yanacak. Tamam kendini pozisyona sokma ve topu rakip kaleye taşımada başarılı ama son tercihleri bu denli hatalı oldukça yaptıklarının bir yararı olmuyor.  

Galatasaray kötü oynasın, maç kaybetsin ama bu denli ciddiyetsiz ve laubali olmasın. Maçı kazanmak güzel ama son dakikada yaşanan kabusun etkisinin artmasının nedeni de kaçan pozisyonlar ve ciddiyetsizlik. Melo'yu bu sezon çok eleştirdim. 3 ay tatil yapıp kendini ağırdan sattı. Takıma geç katıldı, çoğu maç sahada yok gibiydi ama son bir kaç maçtır kıpırdama var. Bu maçta kurtardığı penaltı ekstra moral ve motivasyon olacaktır ona. Sonuçta artık Elazığ Panteri.

23 Kasım 2012 Cuma

Matteo'nun Gidişi Benitez'in Gelişi



Futbolun endüstriyelleşmesine en güzel örnekleri son yıllarda İngiltere'de görüyoruz. Chelsea'nin sahibi Abramovich'in kovduğu hocalara ödediği tazminat yaklaşık 40 milyon Sterlin. Aldığı oyunculara ödediği bonservisi düşünün bir de. Geçici olarak göreve gelmesine rağmen FA Cup ile Şampiyonlar Ligi Kupası'nı kazanan Roberto Di Matteo'nun ayrılmasını duygusala bağlıyor insan ister istemez. İki kupa kazansa da, iki mağlubiyette gönderilmek hayata çok benzeyen futbolun acı yüzü. 

Matteo'nun yerine Rafa Benitez getirildi. Liverpool ile yaşanan Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu başarısı ligde yaşanmayınca Benitez, İnter'in yolunu tutmuştu. Kötü sonuçlar İnter macerasının da kısa sürmesine neden oldu. Şimdi Chelsea'nin teknik direktörü. Alacağı kupa sayısının mı, yoksa kaybedeceği maç sayısının mı sayılması gerektiği konusunda şüpheliyim. Keza Chelsea'de ikinci şık dikkate alınıyor.


Philippe Mexes

Yüz ifadesindeki hırs bile 'gol geliyorum' diyor...

21 Kasım 2012 Çarşamba

Manchester United Maçında Tribünler

Galatasaray takımı gibi Galatasaray tribünlerinin de bazı sorunları var. Bu sorunlar bir kaç cümle ile buraya yazılacak kadar küçük değil. Manchester United maçındaki tribünler rakibi baskı altına alma ve takımı ateşleme adına çok güzel görüntüler verdi. Eskileri hatırlattı. Koreografiyi de unutmamak gerek tabii ki. Doğu üstte yanan meşaleler de mükemmeldi.

Burak'ın golü öncesi Melo'nun da katkıları ile Pegasus önderliğinde bütün stadın bir olup adeta United kalesine çökmesi ve golü attırması tüyleri diken diken eden bir etkendi. Bu duyguyu en son 2009'da 3-0 kazandığımız Galatasaray - Beşiktaş maçında yaşamıştım. Anlatılmaz yaşanır zaten.






Bu da bahsettiğim gol öncesi yaşanan patlama


Tekmeye Kafa Sokan Adam...

Hamit Altıntop

Galatasaray 1 - Manchester United 0



Dün stada giderken kadroyu öğrendiğimde beni tek düşündüren isim Melo'ydu. Çünkü Galatasaray'ın oynadığı sistemde hayati bir role sahip. Dün akşamda geçen sezondan esintiler sundu. Burak'ın golü öncesinde kornere çıkan pozisyonda tribünleri ateşlemesi ve o anki koro ile gol adeta 'çağırıldı'. Manchester United'ın yedek kadro ile çıkmasını konusundan bahsetmiştim. Yedek, as fark etmiyor. Sahaya yayılışları, topu gezdirişleri, en hızlı ve doğru sürede topu rakip kaleye taşımaları... bu işi genel anlamda en iyi yapan takımlardan birisi Manchester United. 

Karabükspor maçı sonrası mağlubiyete üzüntü vardı tabii ama üzüntünün asıl sebebi o sönük ve rezalet futboldu. Tanınacak halde değildi Galatasaray. Ama dün tekrar kendini tanıttı. Çok uzun bir süre sonra hem takım savunmasını hem de bireysel performans çok iyiydi. Semih-Dany ikilisini hatasız oynadı. Riera bir kez daha sol bekte harikalar yarattı. Bu sezon Eboue'yi ilk kez iyi gördük. Riera, kendinden biraz daha bahsedilmesini hak ediyor. Sol bek krizine ilaç oldu. Dün de mükemmel bir performans gösterdi. Ofansif anlamda zaten ne yapması gerektiğini biliyor. Futbol zekası yüksek olduğu için defansif anlamda da sol beke iyi uyum sağladı. Ters kademeye dahi giriyor, adam eksiltip atağa çıkıyor ve doğru müdahaleler yapıyor. 

Orta sahada Melo'nun iyi performansı Galatasaray'ı rahatlattı. Hamit, uyum sürecini atlatıp performansını yükselttiğinde ne kadar yararlı olacağının sinyallerini dün verdi. Eboue'nin de katkısı ile Manchester United'ın sol kanadını çökertti. Oyun kurdu, kanada indi, geriye gelip top aldı, takımı atağa çıkardı, kısaca dün görmek istediğimiz Hamit sahadaydı. Direkten dönen vuruşunda tribünlerden gelen 'vur vur' sesleri insanın tüylerini diken diken ediyor. Gol olsa muhtemelen 'Arif'in Manchester'a attığı golü' saf dışı bırakabilirdi. 

Amrabat'ın tecrübesizliği çok belli oluyor. Topu rakip sahaya çok iyi taşıyor ama son tercihlerini çok hatalı kullanıyor. Dünde çoğu zaman sol kanadı bırakıp ısrarla göbeğe yakın oynadı. Bazende önündeki rakip oyuncuyu marke etmeyi unuttu. Riera'ya daha çok yardım etmeli. Riera, kanattan bozma bir bek olduğu için ileride birlikte tehlike yaratma şanları çok daha yüksek. Selçuk'un moralimi bozuk bilmiyorum ama beklediğimiz, görmek istediğimiz Selçuk bu değil. Çok daha iyilerini yapabilecek yeteneğe sahip.

Burak, 5. Şampiyonlar Ligi maçında 5. golünü attı. Üst üste 3 Şampiyonlar Ligi maçında da golü var. Cluj'a attığı kafa golünden sonra stoperin üzerinden dün attığı golde güzeldi. Eksikleri üzerine gitmesi, kendisi sürekli geliştirmesi çok güzel. Ama kendini yere atıp kart görmesi güzel değil. Elmander henüz hazır değil. İlk yarı sonrası ikinci yarıda golün hemen gelmesi Galatasaray'ı rahatlattı. Golden sonra Fatih Terim, Elmander ile Engin'i değiştirerek bu sezon nadir sistem değişikliklerinden birini yaptı. Orta sahada kalabalık olup, kanatta Amrabat ve Hamit'i daha rahat ileri çıkarma adına önemli bir değişiklikti. Burak'ın Umutla değişmemesinin sebebi ikinci golü bir türlü gelmemesi. Yenilecek bir golde tekrar çift forvete dönülecekti.

Galatasaray yeniden yapılanma sürecinde çoğunluğu ilk kez Şampiyonlar Ligi tecrübesi yaşayan bir kadro ile mücadele ediyor. 3 maç sonunda alınan 1 puandan işi buralara getirmek ciddi bir başarı. Ve işi buraya getirirken Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi'nde 5 topunun direkten döndüğünü, Manchester deplasmanınında 1 penaltısının verilmediğini ve Cluj maçında da 1 penaltıdan yararlanamadığını unutmamak gerek. 

Son maçta Galatasaray Braga'ya mağlup olmaz, Cluj da deplasmanda Manchester United'ı yenmezse Şampiyonlar Ligi'nden devam edecek Galatasaray. Arzumuz tabii ki bu yönde. Umarım son maçlarda da, dünkü gibi en güzel senaryo gerçekleşir. Kimle oynarsa oynasın, Manchester United'ı yenmek önemlidir.



19 Kasım 2012 Pazartesi

Yıllar Sonra Arif ve Schmeichel


United Maçı ve Yedek Kadro Saçmalığı




Manchester United, yarınki Galatasaray maç kadrosunu açıkladı. Rooney, De Gea, Scholes, Valencia, Evra, Van Persie, Ferdinand ve Giggs kadroda yok. Evans, Vidic, Kagawa ve Nani'nin de sakatlıkları var. Bazıları şimdiden galibiyet kutlamasına başlamış nasıl olduysa. Şampiyonlar Ligi'nden 6 yıl uzak kalınca ciddiyetten de uzak kalınma durumu var gibi. Rakibi küçümsemek, hem de Manchester United'i küçümsemek akıl kârı değil. 

Hernandez, Welbeck, Carrick, Evans, Cleverley, Rafael, Young, Fletcher, Anderson... Nasıl bir yedek kadroysa Braga ve Cluj'dan kat kat daha iyi. Alex Ferguson rotasyonu en iyi uygulayan hocalardan birisi. Sadece garantilenen durumlarda değil sürekli rotasyon yapan bir teknik direktör. Oyuncularını hazır tutmayı biliyor. Ayrıca maçın Şampiyonlar Ligi maçı olduğu unutulmamalı. Milli takım bazındaki turnuvaları saymazsak bütün dünyanın izlediği bir vitrin. Bütün futbolcular bu vitrinde kendini göstermek isteyecektir. 

Yedeğiyle, genciyle, asıyla Manchester United çok hızlı atağa kalkan, kısa sürede rakip kalede tehlike yaratabilen bir takım. Futbol anlayışlarında bu var. Manchester United'da Galatasaray gibi son oynadığı lig maçını kaybetti. Ama Galatasaray, Fatih Terim geldiğinden beriki en kötü maçlarından birini oynadı. Bu maç farklı olacaktır. Olmalı da. Galatasaray'ın mevcut sorunları geçen sezonda vardı. Bireysel anlamda yaratıcı oyuncu eksikliğini takım savunması ve takım oyunu ile kapatıyordu. Ama bu sezon takım oyunu ve takım savunmasında da sorunlar olduğu için aynı Manchester United gibi fazla gol yiyor. 

Topla fazla oynamak, çok pas yapmak eğer doğru anlamda yapılmıyorsa boş istatistikten öteye gitmez. Galatasaray'da biraz bu mevcut. Dany, Eboue, Semih, Riera, Melo, Dany'li pas döngüsü ile isterseniz %90 topla oynayın. Neticelendiremedikten sonra (ki en büyük sorunlardan birisi bu) bir şey ifade etmiyor. Oyuncular gibi takımda da istikrarsızlık söz konusu.

Son Karabükspor maçı performansı ile bu maçı yorumlamak doğru olmaz ama bu Karabükspor maçındaki kötü oyunu da unutturmamalı. Bu sezon bir çok kez olduğu gibi Braga deplasmanında son 10 dakikada maçı çevirdiler. Manchester United çok daha büyük ceza kesebilir. Galatasaray bu sezon Avrupa'da daha derli toplu oynuyor. 1-0 biten ilk maçta verilmeyen penaltı ve direkten dönen 3 top vardı. O maçtaki konsantrasyon, hırs ve maçtan kopmama devam etmeli. Galatasaray, ruhunu sahaya yansıttığı zaman rakip kimle gelmiş, kimi getirmemiş bir önemi yok. Önemli olan Galatasaray'ın ortaya koyacağı oyun.


1993 yılında Manchester United Cehennem'i yaşamıştı. Yarında yaşamalı. Hem saha içinde hem de saha dışında. 

Türk Medyası ve Linç Kültürü




Cumartesi akşamı 12. hafta maçında Eskişehirspor evinde Fenerbahçe'yi ağırladı. 1-1 biten maçta konuşulan tek şey, Fırat Aydınus-Veysel ve Caner 3'lüsü. Bahsi geçen pozisyonu mutlaka izlemişsinizdir. Herkesin bir fikri vardır konu ile ilgili ama ben başka bir şeyden bahsedeceğim.

Dün Türk basını adına utanç verici şeyler yaşandı. Akşam akşam Fırat Aydınus'un evine muhabir ile kameraman gönderip komşularına aidatları öder mi? eşi ile ilişkisi nasıl? gibi sorular sorup, yetmeyip bir de ev kapısını zorladılar. Bütün bunları da marifet gibi yayınlayıp bir de üste çıktılar. Rating uğruna bir insanın özel hayatı, ailesi bu denli kullanılamaz, taciz edilemez. Kesinlikle mide bulandırıcı. Daha neler göreceğiz kim bilir. İbrahim Seten'in dediğine göre Fırat Aydınus'un 5 yaşındaki oğlu da okula gitmek istememiş. Bunun adı habercilik olmamalı. Futbol bu mu? Türkiye'nin marka değeri bu mu? Şu rezilliklerden sonra kötü geçen bir maç ya da elenilen bir turnuva sonrası nasıl Milli takımdan, alt yapıdan, Türk futbolunun sorunlarından bahsedebilirsiniz? Onlardan önce insani değerleri tartışmak, düzeltmek gerekir.

Hakem hatalarının İstanbul kulüplerine karşı yapılınca basın ve yayıncı kuruluş tarafından kamuoyuna sunumu ile Anadolu takımlarına yapılan hakem hatalarının sunumu arasında dağlar kadar fark var. Fırat Aydınus o kararı iki Anadolu takımının maçında verse muhtemelen en fazla teknik direktörler eleştirecekti. 

Fırat Aydınus, Çarşamba günü Şampiyonlar Ligi'nde Arsenal-Montpellier maçını yönetecek. O maçtan sonra dinlendirilir mi, hakemliği bırakır mı bilmiyorum ama şu yapılanların medyanın kendisi tarafından bile ayıplanmaması üzücü.

Güneş, Kum ve Futbol


17 Kasım 2012 Cumartesi

Unutulmayacaksın Koca Adam...


Galatasaray 1 - Karabükspor 3 | Prova




Sonda söylenmesi gerekeni başta söyleyelim; Karabükspor maçı kazanmayı sonuna kadar hak etti. Hafta içi malum trafik sıkıntılı ve yoğun bir de metro çilesi var. Ama maçın başından itibaren Karabükspor, Galatasaray'ın özellikle sol kanadını otobana çevirdi ve fazlası ile pozisyon buldu. Galatasaray bu hali ile kiminle oynarsa oynasın gol yememesi mucize olur.

Hakan Balta ve Eboue oyunun iki yönünde de çok kötü. Karabükspor çok doğru ve hızlı şekilde kontralar yaptı. Hakan ve Eboue ne savunma anlamında başarılıydı ne de hücum anlamında. Geçen sene bire birde etkili olan, adam geçip gol atan, attıran Eboue adeta futbolu unutmuş. Hakan Balta kaldığı yerden formsuzluğuna devam ediyor. Cris-Dany ikilisi patlamaya hazır bomba. Özellikle Dany'nin oyun kurma çabaları komik olmaya başladı. İnanılmaz yanlış tercihler yapıyor. Neredeyse ligin ortasına gelinmesine rağmen halen geçen seneki formuna kavuşması beklenen Melo, orta sahada ileriye mi yardım etsem, geriye mi diye tereddütte kalan Selçuk, sürekli kendi etrafında dönünce bir iş başardığını, büyük futbolcu olduğunu sanan Emre ve takımda ciddi anlamda risk almaya çalışan nadir isimlerden olan istikrarsız Hamit.

Galatasaray tek tek değil takım olarak çok kötüydü. Ama bu Karabükspor'un çok iyi mücadele ettiğini ve maçı kazanmayı hak ettiği gerçeğini değiştirmiyor. Teknik direktör değişimleri Türkiye'de iyi sonuç veriyor genellikle. Mesut Bakkal'da bu maçta bunun örneğini verdi. Geçen haftaki kritik galibiyetten sonra iyi oyunla Galatasaray galibiyeti nefes aldırdı. Mehmet Yıldız, İlhan, Ahmet İlhan, LuaLua(maçın adamı) gibi hızlı ve diri oyuncular sürekli Galatasaray defansının arkasına sarkıp, kötü savunmadan çok iyi yararlandılar. 3 gol attılar ama net kaçan 2-3 pozisyon daha var. Mehmet Yıldız'ın, Elmander gibi geriye gelip top alma, top saklama ve arkadaşlarını pozisyona sokma özelliği var ve bunu iyi uyguladı. Orta sahada dönen topları kazanmaları ve Melo'nun formsuzluğundan çok iyi faydalandılar.

Galatasaray ise genel sıkıntısı olan 'bal yapmayan arı' durumu devam etti. Topla oynuyor, baskı kuruyor ama organize atak yok. Kanatlar işlemiyor, ortada tam anlamıyla topla ilerleyip adam eksiltebilen yok. Geriye de sürekli forvete top şişirmek kalıyor. Onda da rakip savunma hata yapacak da forvetleriniz gol atacak. Galatasaray'ın bu sezon yediği gollerin çok büyük bir çoğunluğu neticelendirilemeyen ataklar sonucu geldi. Değerlendirilemeyen atak ya da kaptırılan top sonrası geldi goller. Bu hastalık devam ederken artık Fatih Terim'in neşteri vurması gerekli. 4-4-2 sisteminde Melo'nun formsuzluğu Galatasaray'ı fazlası ile etkiliyor. Orta saha etkisizleşince rakip çok rahatlıyor. 

Derbi ve Avrupa maçları öncesi klişe olarak nitelendirilen 'prova'sını çok kötü yaptı Galatasaray. Akıllar o maçtaydı klişesinin de olup olmadığını Salı günü göreceğiz. O maç çok daha farklı olacaktır. Olmalı da...

15 Kasım 2012 Perşembe

Gerrard 'Dalya' Dedi

Steven Gerrard, İngiltere forması ile 100. maçına çıktı.




Zlatan 4 - İngiltere 2



4-2 biten İsveç - İngiltere maçında İsveç'in bütün gollerini atan Zlatan attı. Özellikle 4. golü tek kelime ile mükemmel. Topu takibi, dönüşü, vuruşu tek kelime ile inanılmaz. 1 hafta önce Şampiyonlar Ligi'nde 4 asist yapmıştı. Bu haftada İngiltere'ye 4 gol birden attı. Gelmiş geçmiş en iyi santraforlardan birisi olduğunu bir kez daha kanıtladı.

Maç sonu 4. golü için ''Mükemmel bir gol attım. Kafamdan ne geçiyordu gerçekten bilmiyorum. Bir hazırlık maçında böyle bir şeyi nasıl yapabilirim? Müthişti.''

14 Kasım 2012 Çarşamba

Engin Baytar'ın Dönüşü




Galatasaray'a transfer olduğunda çoğunluk Engin'in yanlış bir transfer olduğunu savunuyordu. Çünkü ne kadar yetenekli olsa da, bazı hareketleri yeteneğinin önüne geçmişti. Üzerine yapışmıştı da diyebiliriz aslında. Ama geçen seneki performansı ve yaşanan şampiyonlukta kırılma anlarının çoğunda olması 'problemli' sıfatını tekrar 'yetenekli'ye bıraktı. Ta ki Fenerbahçe ile oynanan Süper Kupa maçına kadar. Maçta  hakem Cüneyt Çakır'a müdahalesi nedeni ile kırmızı kart gördü ve 11 maç ceza aldı. Mersin İdmanyurdu maçı ile cezası sona erdi.

Tam 11 lig maçında oynayamayan Engin Baytar, maç kondisyonu olmadığı içinde kritik 4 Şampiyonlar Ligi maçında da Fatih Terim tarafından tercih edilmedi. Süper Kupa maçında yaptığı hareketlerin savunulacak bir tarafı yok ama bu aldığı cezanın ağır olduğu gerçeğini değiştirmemeli. Engin'e verilen cezaların yanında verilmeyenleri de biliyoruz.

Eskişehirspor, Orduspor, Braga ve içerideki Cluj maçları başta olmak üzere Engin'in yaratıcılığını ve liderliğini çok aradı Galatasaray. Formda bir Engin Baytar, çok oyuncu ile kapanıp, alan daraltan rakiplerin ve maçların kilidini açmak için önemli bir faktör. Dikine gidebilen, adam eksiltebilen, topu rakip ceza sahasına indirip arkadaşlarına pozisyon hazırlayabilen, hem gol atan hem de attırabilen bir oyuncu. Gerektiğinde oyunu iki yönlü de oynayabilen bu tarz çok yönlü bir oyuncuyu kimse kaybetmek istemez.

Selçuk-Melo ikilisinin geçen seneki performansını aratması, Emre'nin inişli-çıkışlı grafiği, Amrabat'ın istenilen düzeye ulaşamaması Engin'in önemini fazlası ile belli etti bu sezon. Onun gibi yüreği ile oynayan, kazanma hırsı yüksek oyuncular form tutup formayı kaptığı zaman kolay kolay bırakmaz. Engin'den de beklenen artık performansı ile gündeme gelmesi. Sadece kendi performansını değil, oyunu ile takım arkadaşlarını da ateşleyen, etkileyebilen bir futbolcu. Onun için 'maçta kötü oynadı' diyebilirsiniz ama kolay kolay 'kötü mücadele etti' diyemezsiniz. Sonunda eleştirileceğini, tepki göreceğini bilse de sorumluluk almaktan kesinlikle çekinmeyen bir yapısı var. Bu da onu farklı kılıyor.

Ceza almasına neden olan hareketleri tekrarladığı an sadece Galatasaray kariyerini değil, futbol kariyerini de tehlikeye sokabilir. Fatih Terim'in bu konudaki tavrından ödün vereceğini sanmıyorum. Engin yakaladığı son şansı iyi değerlendirmeli. Geçen sezon şampiyonluk kutlamalarında sıra ona geldiğinde akıttığı gözyaşları unutulmaz. Umarım iyi hazırlanmıştır ve dönüşü muhteşem olur.

8 Kasım 2012 Perşembe

Abdurrahim Albayrak & Hagi


Burak Yılmaz'dan ''Calma''


Cluj 1 - Galatasaray 3 | Kralın Dönüşü



Dün sahada isimler değil, full konsantre olmuş, kazanmaktan başka bir olasılığı düşünmeyen, hazırlığını çok iyi yapan, bizim çok iyi hatırladığımız, dahası çok özdeliğimiz o ruh sahadaydı. Hava ve zemin, hakem ve şans, kısaca her şey normal şartlarda olunca Galatasaray takımı bu sefer kazanmasını bildi. 

Bu sezon Şampiyonlar Ligi'nde ilk kez öne geçen Galatasaray, Manchester United'ın da Braga'yı deplasmanda yenmesi ile Fatih Terim'in söylediği gibi son sözünü söyleme hakkı elde etti. Burak'ın muhteşem performansı, İstanbul BB maçı ile net görülen, Hamit'in yükselen formu, Riera'nın sol bekte çok iyi işler yapması Galatasaray adına öne çıkanlar. 

Grupta Manchester United liderliğini ve gruptan çıkmayı garantiledi. 20 Kasım'da Manchester United Cehenneme geliyor.


7 Kasım 2012 Çarşamba

Cluj Deplasmanı




Oynanan 3 Şampiyonlar Ligi maçındaki hırs, istek, ve istatistiklere bakıldığında, Galatasaray kesinlikle bulunduğu yeri hak etmiyor. Ama hayat gibi futbolun da adaleti yok.

Hedefi belirlemek önemli. 3 maçta alınabilecek 9 puan var. Şampiyonlar Ligi'nde devam etme adına kesinlikle kazanmak zorunda Galatasaray. Hatta sadece Şampiyonlar Ligi değil, Avrupa Ligi içinde çok önemli bir maç.  Her şeyden önce Galatasaray bu maçı kazanıp Cluj'u son sıraya atmalı. Manchester United'ın, Braga deplasmanında kazanması da Galatasaray adına önem arz ediyor. Bu iki ihtimal gerçekleşirse, Braga son sıraya gerileyecek, Galatasaray'da Cluj ile puanını eşitleyecek. Yani o andan itibaren her şey olabilir.

3 maçtır yanında olmayan şans, umarım artık Galatasaray'ın yanında olur. Her şey şans demek değil ama onsuz da olmadığı açık. Cluj ve Braga, Ali Sami Yen'deki maçlarda alan vermeden kapanıp, kontra ile çıkmışlardı. (Cluj hiç çıkmamıştı orası ayrı) Ama kendi evlerinde daha farklı oynayacaklardır. Mutlaka açılacak, arkada boş alan bırakacaklardır. Umut, Burak, Amrabat gibi seri oyunculara çok iş düşüyor. Son dönemde sol bekte çok iyi işler çıkaran Riera'yı ciddi anlamda zorlayacak bir maç olacak. Önünde oynayacak olan Amrabat mutalaka yardıma gelmeli. İBB maçının özellikle son 20 dakikasında harika işler yapan Hamit'in de kaldığı yerden devam etmesi gerekiyor.

Ujfalusi'den sonra savunmanın topu oyuna sokmasında problem var. Dany bu işi yapamıyor. Yapamadığı gibi her defasında korku filmi yaşatıyor izleyenlere. Yekta'nın gereksiz pas hatası yapmaması gerek. Selçuk'a yardım ettiği taktirde Selçuk gerekenleri yapacaktır. Umut-Burak ikilisi, İBB maçının ilk yarısında ikili olarak iyiydi. Galatasaray, yarım pozisyon dahi bulsa, yakaladığını atmak zorunda. Son oynanan Cluj maçı ortada.

Daha fazla bir şey söylemeye gerek yok. Dağ başını duman almış, gümüş dere durmaz akar, güneş ufuktan şimdi doğar, yürüyelim arkadaşlar...

İmparator...


3 Kasım 2012 Cumartesi

İstanbul BB 1 - Galatasaray 3



Çok kritik Cluj deplasmanı öncesi İstanbul BB yapmak isteyeceğiniz son deplasmanlardan. Hem takım olarak iyi olmaları hem de ne hikmetse Suat Kılıç tarafından bakıma alınacağı söylenen ama Galatasaray'ın tavrı sonucu bakımdan vazgeçilen! Olimpiyat stadı önemli bir etken.

Fatih Terim'in maça Kayserispor 11'i ile başlaması önemliydi. Çünkü Melo'nun sakat olmasa da yedeğe çekilmesi gerekiyordu. Yekta, Kayserispor maçında yakaladığı şansı çok iyi değerlendirdi. Selçuk'un yanında oynayan oyuncunun oyuna etkisinin Selçuk'u ne kadar rahatlattığını gördük. Galatasaray'ın attığo ilk golde Umut'un kafa ile Burak'a indirmesi, Burak'ın topu sürüp tekrar Umut'a pas atması ve golün gelmesi çok güzeldi. Burak'ın doğru zamanda doğru hamleleri çift forvet sistemine uyma süreci belli oluyor. Maç boyunca İstanbul BB'nin çoğu atağı Galatasaray'ın özellikle orta sahada atağa kalkmaya çalışırken kaptırdığı toplarla gelişti. Bu sezon başından beri Galatasaray'ın en ciddi problemi de bu zaten; topu iyi kullanamayıp rakibe kaptırıp pozisyon vermek.

İlk yarı sonuna doğru Selçuk ile ikinci golü atıp soyunma odasına rahat gidildi ama ikinci yarı İstanbul BB ciddi anlamda rahatsız etti Galatasaray'ı. Doka, Holmen, Efe, Webo ve Turgay gibi bireysel anlamda tehlikeli oyunculara karşı fazla rahatlamanın etkisi hemen kendini gösterdi. Her ne kadar İstanbul BB'nin rakip kaleyi bulan ilk şutu gol olmuş olsa da (golde Muslera'nın hatası var) net pozisyonlara girildi. Baskı sonucu fark 1'e indi ama Emre'nin ortasında Zayatte'nin ters vuruşu ile skor belirlendi.

Burak'ın ilk yarı son vuruş ve tercihleri ne denli iyiyse ikinci yarı o kadar kötü oldu. Hamit de son 20 dakika mükemmel oynadı. Elmander gibi hücum presi kusursuz yaptı, pozisyon hazırladı ama Burak, Umut ve Emre ile 2-3 asisti yendi diyebiliriz. Maçın en iyilerinden birisi de Cris'di. Mükemmel müdahaleler yaptı. Özellikle hava toplarındaki sezişleri ve tecrübesi fazlası ile belli oluyor.

Açıkçası Dany'i çözemedim. Bir bakıyorsunuz harika kademeye girip çok kritik bir müdahale yapıyor, bir bakıyorsunuz saçma bir geri pas ve faul ile rakibe pozisyon veriyor. Stoper ikilisinin sürekli değişmesinin olumsuz etkisi mutlaka vardır ama basit hataları en aza indirmeli. Yekta, Kayserispor maçına nazaran kötüydü. Fazla pas hatası yaptı. Ben genede Yekta ile devam edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Amrabat da halen istenilen kıvamda değil. İyi niyetli ama iyi oynamıyor. Savunmaya yardımda çoğu zaman aksıyor.

Zor deplasmandan hele ki Cuma günü 3 puan almak çok önemli. Bundan sonrası Cluj deplasmanı. Cimbom güldür yüzümüzü...

2 Kasım 2012 Cuma

3'ü Bir Arada

Bir çok insanın futbolu sevmesinin, futbol sarhoşu olmasının nedenleri. Sokakta çocukların 'O' olmak için tartıştığı futbol efsaneleri...


Karşıyaka 100 Yaşında

Karşıyaka'nın 100. yılı kutlu olsun.

Kutlamalardan...


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Beğen