24 Mayıs 2013 Cuma

Danke Drogba!



Geçen seneki Şampiyonlar Ligi finali sonrası Bayern Münih tesisleri.
(Foto Fatih Demireli'nin twitterından alınmıştır)

17 Mayıs 2013 Cuma

Baba Gündüz



''Bilirsiniz ki her insanın ayrı bir huyu, ayrı bir karakteri olduğu gibi, her futbol takımının da kendine has bir karakteri vardır... Biz sizlere burada Galatasarayımız'ın huyunu suyunu açıkça ve iyice anlatabilirsek, onu adam akıllı tanıyıp, inşallah senelerce dost geçinirsiniz... Galatasaray bir his takımıdır... renklerine aşık, birbirlerini seven futbolcuların takımıdır... Galatasaray feragat ve fedakârlıklarla çalışacak futbolcuların takımıdır. Galatasaray şımarıkları, kendini beğenmişleri, yalnız kendini düşünenleri sevmez... kısacası Galatasaray, bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte üzülüp, hep beraber sevinmesini bilenlerin takımıdır...''

''Baba Gündüz'ü'' vefatının 33. yılında saygı, sevgi ve özlem ile anıyoruz.


17 Mayıs 2000



Haydi Popescu, haydi oğlum, haydi oğlum... 
Gol Leventçiğim Goool... 
Korkunç bişey!

15 Mayıs 2013 Çarşamba

Didier Drogba Ayarı




Halen Galatasaray forması giydiğine inanamıyorum. O kadar sene izlediğimiz adam Galatasaray başarısı için ter döküyor, mücadele ediyor, gol atıyor, asist yapıyor, 'bir futbolcudan daha fazlası' olduğunu her şartta belli ediyordu.

Son derbi sonrası yaşanan ırkçılık kepazeliğine en güzel açıklamalar da Drogba'dan geldi. Golcü özelliği sadece saha içerisinde değil, saha dışında da gol atıyor.


''Bana maymun diyorsunuz ama 2008'de Chelsea, Fenerbahçe'yi yendiğinde ağlıyordunuz... Bana maymun diyorsunuz ama geçen sene ben Şampiyonlar Ligi'ni kazanırken ekranlarınızın önünde sevinçten zıplıyordunuz... Bana maymun diyorsunuz ama Galatasaray'la şampiyonluk yaşadığımda deliye döndünüz...Ve en kötüsü; bana maymun diyorsunuz ama dün benim maymun kardeşimin attığı iki golde de sevinçten zıpladığınızı unutuyorsunuz... Ve kendinize gerçek taraftar diyorsunuz, öyle mi? 

Bana destek verenlerin yorumlarını okuyun ve onlardan bir şeyler öğrenmeye çalışın... Arkamda duran herkese teşekkür ediyorum ve sizi artık daha çok seviyorum


Dün bir mesaj daha yayınlayan Drogba;


Önceki açıklamam lütfen yanlış anlaşılmasın. Son 5 aydır Türkiye'de olmam kariyerimde başıma gelebilecek en güzel şey. Ben zaten Türkiye'yi ve Türk insanını çok seviyorum. Galatasaray formasıyla karşılaştığım tüm takımlardan büyük saygı gördüm. Bu yüzden asla fikrimi değiştirmeyeceğim. Aptal insanlar dünyanın her yerinde var ve onları eğitmek bize düşüyor.

Eskisinden daha da büyük bir istekle ve elimden geldiğince takımımı ve Türk futbolunu dünyanın her yerinde en iyi şekilde temsil etmeye çalışacağım. Barışla kalın.


İyi ki bizimlesin Parçalı Fil. Uzun yıllar da kalman dileği ile.

14 Mayıs 2013 Salı

Allah Rahmet Eylesin


Derbi maç sonrası yaşanan olaylarda Burak Yıldırım ne yazık ki öldürüldü. Ne olursa olsun bir maç yüzünden, hele ki anneler gününde gencecik bir cana kıyılmasının açıklaması olamaz. Allah rahmet eylesin Burak Yıldırım.

9 Mayıs 2013 Perşembe

İbrahim Yazıcı'yı kaybettik

Bir süredir tedavi gören Bursaspor Başkanı İbrahim Yazıcı'yı ne yazık ki kaybettik. Türk sporunun ve Bursaspor'unun başı sağ olsun.




''Sir'' Bıraktı


70 yaşında emekliliğini açıklanan Sir Alex Ferguson, görevde kaldığı 27 yılda 13 Premier Lig, 5 Federasyon, 2 Şampiyonlar Ligi Kupası kazandı. Yeri geldi sivri yeri geldi gülümseten açıklamaları ile gündeme geldi. Birlikte çalıştığı neredeyse her futbolcu ondan övgüyle bahsetti ve dünyanın en iyi teknik direktörlerinden birisi sezon sonu ayrıldığını açıkladı.

Yeri dolar mı bilemiyorum ama başarılarının ve istikrarı kolay kolay alt edilemez.

7 Mayıs 2013 Salı

Parçalı Fil


Şampiyon gibi...

Şampiyon gibi çek kanka...

Mayıslar Bizimdir!


Galatasaray 4 - Sivasspor 2


Fazlası ile yorucu geçen bir sezonun erken bitmesi, şampiyonluğu erken garantileme isteği elbette doğru olandı. Futbolcular da bunu desteklercesine Sivasspor maçının başından sonuna kadar iyi mücadele edip harika gollerle maçı ve şampiyonluğu kazandılar.

Selçuk'un harika frikiği ile başlayan maç, golden sonra Sivasspor'un baskıyı atlatması ile devam ederken ikinci yarı Eboue'nin gizli kahramanlığını yaptığı Burak'ın ve Selçuk'un golleri ile skor olarak bitmese de genel anlamı ile bitti aslında. Burak dördüncü golü attıktan sonra hem oyuncular hem de taraftarlar zaten şampiyonluk kutlama havasına girmişti. Biraz boşlayınca da Sivasspor iki gol buldu ve maç bitti.

Fatih Terim'in kupa töreni ve kutlama yapılmaması isteği mantıklı. Çünkü haftaya Fenerbahçe derbisi var ve büyük bir kutlama ya da kupa töreni gibi şeyler futbolcuların rahatlamasına, rehavete sebep olurdu. Kısa kesildi sevinç, daha doğrusu ertelendi.

Genel olarak takım iyiydi ama Selçuk'un iki yıldır yaptığı işler gerçekten kırılma anlarını beraberinde getirdi. Galatasaray'ı seçmesi ile birlikte geldiği günden bu yana performansı ve kişiliği ile Galatasaray'a çok yakıştı. Sivasspor'a karşı attığı ikinci gol ise sezonun en güzel gollerinden. Rakibi geçişi, topu kafası ile önüne alışı ve muhteşem vuruşu.

İki sene önceki ile şimdiki durum arasındaki fark muazzam. Bu kadar kısa sürede bu denli büyük değişim takdire şayan. Genel takım performansı lig sonuna.




28 Nisan 2013 Pazar

2008...Sivas...2013...Gaziantep...Galatasaray...Şampiyonluk



Geçen hafta Elazığ galibiyeti ve Fenerbahçe'nin Gençlerbirliği mağlubiyeti ile avantaj daha da arttı. Gaziantep deplasmanını uzun süredir 2008'deki Sivasspor deplasmanına benzetiyorum. Müthiş maçı 5-3 kazanmış ve şampiyonluk yolunda çok zor bir viraj dönmüştük. Aynı havanın, kenetlenmenin oluşması, şampiyonluk öncesi aynı zorluktaki deplasman. O dönem Sivasspor teknik direktörü Bülent Uygun'du. Şimdilerde Gaziantepspor'un başında gene Bülent Uygun var. 

Çok zor bir deplasman. Gaziantepspor düşmemeye oynuyor ve iyi de oynuyor. Son yıllarda Gaziantep performansımız da pek iyi de değil. İşi daha fazla uzatmaya gerek yok. Gaziantepspor maçını kazanırsak içeride Sivasspor'a karşı şampiyonluk maçına çıkacağız. Allah utandırmasın.


27 Nisan 2013 Cumartesi

Özel...Dahi...Efsane...


Jose Mourinho'nun Chelsea'ye döneceği dedikoduları fazlasıyla artmış durumda. Hem Chelsea kanadı hem de Mourinho kanadı birbirini unutamadığından sıkça söz ediyor. 

Geçtiğimiz haftalarda Chelsea tribünlerinde açılan bir pankart; ''Special, Genius, Legend... Jose, Come Home''

23 Nisan 2013 Salı

Drogba ve Hagi



Geldiği günden beri saha içi, saha dışı hareketleriyle bizi kendine hayran bırakan Drogba, dün kişisel instagram hesabından Hagi'nin fotoğrafını ''Karpatların Maradonası, Efsane'' yorumuyla paylaşıp bir kez daha gönülleri fethetti. 

Daha ne yazılabilir ne denir, kelimeler yetersiz kalıyor bu adam için.

21 Nisan 2013 Pazar

Galatasaray 3 - Elazığspor 1 | Son 3




Maçtan 4-5 gün önce Elazığspor teknik direktörü Yılmaz Vural '3 puan almaya gidiyoruz' demişti. Bir nevi bunu saha da uygulamaya çalıştılar, pozitif futbol oynama çalıştılar ve bu da maçı kaybetmelerine neden oldu. İki takımın attığı gollerin hepsi bireysel hatalardan kaynaklanan gollerdi.

Ligin sonu yaklaştıkça iki takımında farklı hedefi vardı ve puan kaybı tahammülü yoktu. Golle maça başlamak Galatasaray'ı çok rahatlattı. İkinci golden sonra Dany'nin al da at pası! ile farkı hemen bire indirdi Elazığ ama Drogba skoru belirledi.

Maç 3-1 bitmiş olabilir ama net 1 penaltı, Melo'nun pozisyonunun kartsız geçilmesi (ki en kötü sarı kart verilmeliydi) ve en az 2 tane %100'lük gol pozisyonunun ofsayt nedeni ile kesilmesinin bir izahı yok. Önde oluyor olmak, bu hataları örtmüyor.

Melo son 1 aydır gerçek Melo gibi oynuyor. Bu maçta da iyiydi. Umarım sezon sonuna kadar çok daha bu performansı arttırır. Burak ise Real Madrid maçından sonra sebebi anlaşılamaz bir hal içerisinde. İlk maçta haksız bir şekilde cezalı duruma düştü, yapılan itiraz da reddedilmişti. Geçen hafta Karabük'te, bu hafta da Elazığ maçlarında bir problem olduğu çok bariz. Eski ısıran, saldıran, hareketli Burak yok ortalarda. Kafasına bir şeyi taktığını çok belli ediyor. Bu kritik haftalarda daha dikkatli olmalı.

Hafta içi idmanda sakatlanan ve riske edilmeyen Sneijder'in yerine oynayan Yekta hatasına telafi ederek iyi mücadele etti ama halen büyük maçlarda güvenilecek bir isim değil. Dany'e gelecek olursak, goldeki komik hatası dışında maçta sürekli bomba gibi. Top ondayken, ona gelirken rahat olamıyor insan.

Drogba'nın Galatasaray forması giymesine neden olan herkese binlerce kez teşekkürler. İnsan bu rüyanın hiç bitmemesini istiyor. Saha içindeki oyun zekası, mücadelesi, kalitesiyle bambaşka birisi. İnsan gerçekten Chelsealileri kıskanıyor. Komik gelebilir ama halen inanamıyorum parçalıyı giydiğine. Tek başına bir takım. Gönül uzun yıllar parçalıyı giymesini istiyor, umarım giyer. Saha içinde gerçek bir lider ve bir kaptan gibi yönlendiriyor takımı.

Güzel oyun, güzel galibiyet ama ofsayt konusuna daha da dikkat edilmeli. 10'dan fazla ofsayta düşüldü. Şampiyon olmaya 4 değil aslında 3 maç var. Gaziantepspor ve Sivasspor galibiyetleri çok kritik. Fenerbahçe maçı ise her şeyi belirleyecek.

19 Nisan 2013 Cuma

AEK Taraftarları



Panthrakikos maçında çıkan olaylardan sonra küme düşme hattında bulunan AEK'ya verilen hükmen mağlubiyet ve puan silme cezası, takımın küme düşmesi anlamına geliyor. Allah hiçbir taraftara bu acıları yaşatmasın. Takım ligde küme düşebilir ama sevdanın ligi yok.

''10'' ve Selçuk İnan


11 Nisan 2013 Perşembe

Saygı Bizden

Real Madrid maç sonu


Ne demeli, ne yazmalı bilemiyorum. Büyük, çok büyük bir futbolcu. Daha erken parçalıyı giyemediği için üzülüyor insan. UEFA röportajında 'Galatasaray efsanesi olmak istiyorum' demişti. O yolda ilerliyor. İyi ki bizimlesin Didier

Galatasaray 3 - Real Madrid 2




3-0'dan sonra Ali Sami Yen'de ilk maçtaki gibi gene erken gol yiyerek başlamak (üstelik ofsayt) sinir bozucuydu. Kötü bir ilk yarı sonrası son 45 dakikada ne olabilirdi acaba?

İşte Galatasaray neler olabileceğini gösterdi ve yaşattı. İlk maçta kötü performans göstererek oyundan çıkan Sneijder'in gene ilk maçta çok net bir pozisyondan yararlanamayan Eboue'ye asisti ve Eboue'nin mükemmel golü ile silkelenip kendimize geldik. Ondan sorası ise hem oyun, hem tribün anlamında efsane diye adlandırabileceğimiz bir şeydi. Sneijder'in kaçırdığına inanamadığımız pozisyonu sonrası Sabri'nin pası ile mükemmel kontrolü ve golü ile 2-1 öne geçtik. Daha ikinci gole sevinirken Drogba'nın kalite kokan golü ile 3'ü bulup ulan n'oluyor? diye demeye başladık.

Bu noktada akıllara ilk maç geliyor ki gelmemesi mümkün değil. İlk maçta verilmeyen 2 penaltı, kaçan pozisyonlar... İlk maçın 3-1 bittiğini varsayarsak, 15 dakikada Real Madrid'e 3 gol atan Galatasaray'ın rövanşta 72'de durumu 3-1'e getirip toplamda durumu eşitlediğinde kalan dakikalarda neler yapabileceğini düşünmek bile tüyleri diken diken ediyor.

Maç 3-2 sona erse de bu heyecanı yaşamak, Real Madrid'e bu sezon Şampiyonlar Ligi'nde 3 gol atan ilk takım olmak, Mourinho'ya korktuk diyetebilmek, Madrid'i kendi sahasına hapsetmek, ve çok daha fazlası. 12 sene öncede aynı şekilde Şampiyonlar Ligi çeyrek finalinde Madrid'deki maç 3-0 bitmiş, İstanbul'daki maçta Real Madrid ilk yarıyı önde kapatmış, Galatasaray ikinci yarı maçı çevirmiş ve maç 3-2 bitmişti. 

Maç sonu tribünlerde açılan pankartta yazdığı gibi; ''Şampiyonluk şarkısı böyle yarım kalmayacak O kupa bir gün ellerinizde kalkacak'' 

Her şey için teşekkürler Galatasaray. Ulan Gaassaray...


9 Nisan 2013 Salı

Cimbom Başı Dik Yürür!





Yollar uzun, dikenli, taşlı olsa da
Bastığın yer üzüntülerle dolsa da
Sel, çığ, ateş önünde her ne olsa da
Cimbom başı dik yürür!

Haydi haydi haydi Cimbom
Haydi haydi haydi Cimbom
Haydi haydi haydi Cimbom

CİMBOM BAŞI DİK YÜRÜR!



Galatasaray 3 - Mersin İdman Yurdu 1



Mersin maçı ile ilgili uzun uzun yazmaya gerek yok aslında. Moral bozucu bir Real Madrid maçı sonrası gol yenilerek başlanan bir maç ve kötü futbol ile devam ederken golün gecikmesi, 2 tane direkten dönen top, Orduspor maçı ile başlayan, Madrid maçında da yaşanan hakem hatalarının Fatih Terim'i çileden çıkartması ve filmin kopması.

Geriden gelerek kazanmak her zaman fantastiktir ama sürekli geriye düşmek, hele ki iç sahada iyi bir şey değil. 1-0'dan 3-1'lik galibiyette öne çıkan 3 isim var. Bunlar; Selçuk, Melo ve Drogba. Neden Selçuk? Çünkü cezalı olduğu maçta ne kadar önemli bir futbolcu olduğu bariz şekilde belli oldu. Ne Emre Çolak ne de Sneijder onun görevini yapabildi. Bir diğer isim Melo. Dany atıldıktan sonra resmen iki kişilik oynadı. Mükemmel müdahaleler yaptı, atak kesti, takımı atağa kaldırdı. Soğukkanlılıkla penaltıyı gole çevirdi ve neden sene başından beri böyle oynamıyorsun? dedirtti.

Bir diğer isim de Drogba. Geldiğinden beri kendisi de hazır olmadığını belirtmesine rağmen hırsı, azmi inanılmaz. 35 yaşında ve tam anlamı ile hazır olmamasına rağmen bu mücadelesini bir Galatasaraylı olarak kıskanıyorum. Çünkü bu adam 35'inde böyleyse 28li, 30'lu yaşlarda canlı izlemek çok daha heyecan vericidir. Attığı 2 gol, yaptırdığı penaltı ile maçı aldı.

Maçın önüne geçen olaylarda ise Süleyman Abay'ın melek olarak servis edilmesi çok komik. Fatih Terim yapmaması gereken şeyler yaptı ama bir süredir üzerine oynandığı çok bariz. Son yıllarda verilen ve verilmeyen cezalar göz önüne alındığında Fatih Terim'e verilecek ceza az çok belli zaten. 

5 Nisan 2013 Cuma

Real Madrid 3 - Galatasaray 0



Bu yıl özellikle Şampiyonlar Ligi'ne konsantre olmuş Real Madrid ile deplasmanda oynamak kolay değildi elbet. Dünya'nın en iyi 3 takımdan biri olan Real Madrid'e karşı savunma ve bireysel hatalara hakemin de katkısı eklenince 3-0'lık skor çıktı ortaya. Özellikle ilk yarı fazlası ile pozisyona girmemize rağmen değerlendiremedik. Real Madrid'e karşı deplasmanda gireceğiniz pozisyonları değerlendirmelisiniz. Verilmeyen penaltılar ve saçma kartlar ile skor harici sinirler iyice bozuldu. Elbette bu skoru beklemiyorduk. Avantajlı skor alma adına gol atmak önemliydi ama olmadı. Canları sağolsun.


3 Nisan 2013 Çarşamba

Tek İhtimali Olanların Hikayesi




Bugün 03.04.2013... Galatasaray, Şampiyonlar Ligi Çeyrek Final'inde Real Madrid ile karşılaşacak. Bundan tam 12 yıl önce gene aynı tarihte Galatasaray ile Real Madrid, Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finalde karşılaşmıştı. İlk yarıda 2-0 öne geçen Real Madrid'e karşı Galatasaray ikinci yarıda geriden gelerek 3-2 kazanarak maçı çevirmişti. İki takım içinde unutulmaz bir maç olduğu gerçek.

Uzun bir süre sonra Şampiyonlar Ligi'ne katılan Galatasaray bugün yine bir çeyrek finalde Real Madrid karşısında. Hedef gruplardan çıkmak idi ama gelinen yer gerçekten çok güzel. 12 sene öncede favori Real Madrid'di bugün de favori aynı. 2000 yılında Avrupa'da bahisçiler Galatatasaray'ın UEFA şampiyonu olmasına çok düşük olasılık veriyordu ama bu tek ihtimali olanların hikayesi. 

Madrid takımını ve Mourinho'yu anlatmaya gerek yok. Herkes biliyor. Önemli olan Galatasaray'ın ne yapabileceği, kendi futbolunu oynayabilmesi ve rövanş için iyi bir skorla ayrılması. Sarı kart durumu da kritik. Önemli isimler sınırda çünkü. 

Galatasaray bu sene Avrupa maçlarında lige göre hep farklı ve daha iyi oynadı. Madrid karşısında daha da iyi oynamalı. Elenebiliriz de eleyebiliriz de ama netice ne olursa olsun, onlar bizim gönlümüzde hep kazandı, hep şampiyonlar ve öyle kalacaklar. Allah yardımcıları olsun.

Allah kerim, Fatih Terim...

27 Mart 2013 Çarşamba

Türkiye 1 - Macaristan 1 | Garson?




Andorra maçı sonrası bu başlık atılmıştı bir gazeteye 'Hey Garson Üstü Kalsın'. Macaristan maçı sonrası bu başlığı atan sözde gazeteci arkadaş ne düşünüyordur acaba?

Macaristan maçı öncesi ödevini son güne, son dakikaya bırakan bir öğrenci edasındaydık. Brezilya yolunda alınacak 3 puan çok kritikti çünkü gelinen noktada dersleri boşlamıştık bir bakıma. 1-1 biten maçla birlikte Brezilya rüyası da bitti sayılır.

Gelinen noktada 6 maçta alınan 7 puan, vizyonu son dakikada oyuna kurtarıcı diye Kerim'i alan bir hoca, oyuncu seçimlerinin ve değişikliklerinin her maçta hatalı olması, oynanan çoğu maçta sahaya bir futbol kimliği ve ruhu yansıtılamaması, alınan 2 galibiyetin de Andorra ve Estonya maçları olması, 'yeniden yapılanma' yalanlarıyla geçen yıllar ve çok daha fazlası...

Bir de bu kötü tablo göz önündeyken bütün suçu Semih'e yüklemeye çalışanlar...

Golü yedikten sonra moral ve oyun olarak çökme hastalığına hem oynayan hem de izleyenler olarak tedavi bulamadık. Duran toplar zaten genetik hastalık gibi. Kendi evinde Romanya ve Macaristan'ı yenemeyen bir takımın kalan son 4 maçını kazanacağını ihtimali sadece matematik hesaplarda kalır. 


Hadi yeniden yapılanalım...

21 Mart 2013 Perşembe

Fatih Terim & Jose Mourinho




Jose Mourinho, Galatasaray Kayserispor maçını izlemek için günübirlik Kayseri'ye gelmişti. Maç öncesi Fatih Terim ile loca önünde ayak üstü bir sohbet gerçekleştirdiler. Mourinho'nun Fatih Terim'i gördüğündeki tepkisi, hareketleri, konuşurken dikkat kesilmesi ve sıcakkanlılığı görülmeye değerdi. 

Gerek Galatasaray eşleşmesi belli olduktan sonra, gerekse de Kayseri'ye gelip gittikten sonra İspanya'da yaptığı açıklamalar neden onun 'The Special One' olduğunun kanıtı gibiydi.



Jose Mourinho Galatasaray soyunma odasında

18 Mart 2013 Pazartesi

Çanakkale Geçilmez!




18 Mart Çanakkale Zaferinin 98. Yılını kutluyor ve Şehitlerimizi saygıyla anıyoruz.



Kayserispor 1 - Galatasaray 3 | Melo'nun Dönüşü




Şampiyonlar Ligi sonrası, Milli Takım öncesi oynamak istenmeyecek deplasmanların başında geliyordu Kayserispor. Türkiye'de meşhurdur; Avrupa başarısı sonrası basın tarafından verilen gaz ile rehavete girilir. Fatih Terim'in cezası olan son 2 maçta Galatasaray gol atamamış ve 5 puan kaybetmişti.

Bu denli zor ve önemli bir maç öncesi Real Madrid'in Mallorca'yı 5-2 yendiği maçı izleyen Fatih Terim'e adeta iade-i ziyaret yaparcasına Jose Mourinho da Kayseri'ye maçı izlemeye geldi. Bu durumda maç daha da önem kazandı.

Schalke maçıyla iyi sinyaller veren 4-3-1-2 sistemini bu maçta da gördük. Galatasaray maça mükemmel başladı. Üçüncü dakikada Sneijder'in golüyle öne geçen Galatasaray, Drogba'nın direkten dönen şutu ve Burak'ın net pozisyonuyla maçı 10 dakikada bitirme noktasına gelmişti ki zaten maç ilk yarı bitti. Burak'ın golleri skoru belirledi. Bobo'nun atılmasıyla da Galatasaray çok rahatladı.

Schalke maçıyla geçen sezondan esintiler sunan Eboue ve Melo'nun bu maçta da performansları sevindirici. Özellikle Melo bu maçta orta sahadaki presi ve baskısı dışında geçen seneki gibi dikine topla ilerlemesi, oyun kurma işinde de inisiyatif alması orta sahayı rahatlatıcı oluyor. Burak'ın attığı ikinci goldeki paslaşmalar bunun göstergesi. İlk golde Drogba'nın topu taşıması, ortası, Selçuk'un topu kafa ile Sneijder'e indirişi de görülmeye değerdi.

Drogba, hem Galatasaray hem de Burak için çok önemli bir hale geldi. İnanılmaz mücadelesi ve zekasıyla farkını ortaya koyuyor. Gol atmıyor gibi görünebilir ama neredeyse bütün gollerde ve ataklarda aktif şekilde var. Sneijder sisteme ve takıma uyum sağladıkça performansı daha da yükselecektir. Ligin sonuna doğru ikisine de çok ihtiyacımız olacak.

Puan kaybından korktuğum bir deplasmanda bu denli güzel oyun ve 3 puan güzel oldu. Buradan sonra İBB ve Mersin maçlarını üst üste içeride oynayacağız. Takımın sisteme alışması ve bireysel performanslar arttıkça, ilk yarıdaki oyun uzun vadeye yayıldıkça özellikle içerideki maçlarda takım bekleneni verecektir.

16 Mart 2013 Cumartesi

Rakip Real Madrid




'Real Madrid'i Tanıyalım' içerikli saçma sapan gazete yazılarına benzer bir şey yazmayacağım tabii ki de. Futbolu takip edipte Real Madrid'i bilmeyen varsa mağarasında yaşamaya devam etsin.

Şampiyonlar Ligi son 8'inde 'kolay rakip' diye bir şey yok. Sadece kağıt üzerinde avantaj sağlayacağı düşünülen takımlar vardı. Karşılaşmak istenilmeyen 3 takımdan birisi Madrid'di şüphesiz. 

2 sene önce ligi 8. bitirip, 2 sene sonra Şampiyonlar Ligi'nde son 8'e kalmak harika. Buraya kadar gelmek bile büyük bir başarıyken, sezon başı konulan hedef çoktan aşılmışken sonuç ne olursa olsun üzülecek bir şey olmayacaktır.

Tur için favori elbette Madrid. Üstelik bu sezon ligi Barcelona'ya kaptırdıkları için Şampiyonlar Ligi'ne daha çok konsantre olacaklardır. İlk maçın bu sefer deplasmanda olması güzel. Milli takım arasında zemine çare bulunulmalı. Takım Schalke maçındaki gibi konsantre olacak, Aslanlar gibi de çıkıp oynayacaktır.






14 Mart 2013 Perşembe

Selçuk İnan


13.03.2011 - 13.03.2013



13.03.2011... ilk başta pek bir ifade etmiyor bu tarih insana. 3 Mart 2011'in ilginç bir anlamı var ama. O tarihte Galatasaray, 2-1 öne geçtiği maçta son dakikalarda yediği 2 golle Ankaragücü'ne 3-2 mağlup olmuştu. Tarihinin en kötü, en karmaşık dönemlerini yaşayan Galatasaray o dönemde bir çok şeyle uğraşmak zorunda kalmıştı. 

13.03.2013... Geçen sezon şampiyon olmuş, bu sezon ligde lider olan ve Şampiyonlar Ligi 2. turunda 1-1'in rövanşında Schalke deplasmanından 3-2'lik galibiyetle dönen Galatasaray çeyrek finale çıktı.

2 sene önce ligi 8. bitiren Galatasaray, 2 sene sonra Avrupa'nın en iyi 8 takımı arasında. Bu kadar kısa sürede bu denli büyük başarı takdire şayan. 2 sene önce vizyonsuz ve komik transferler, kulüp içerisinde tam anlamıyla bir karmaşa varken 2 sene sonra koyulan hedefe ulaşma adına gerçekçi ve iyi transferler yapıldı, gerçek anlamda bir vizyon belirlendi. Takım içerisinde kutuplaşmalar, birbirine pas atmamalar konuşulurken, bugün takıma katılalı 1-2 ay olan Sneijder'in bile Umut'un golündeki içten sevinci, Semih'in kafasına darbe almasına rağmen ceza sahası içine gitmeye çalışması görülmeye değer.

Bu başarı tabii ki bir ekip işi. Futbolcusundan malzemecisine, başkanından teknik kadrosuna kadar bir ekibin emeği. Ama bir kişi var ki bu kuvvetin merkezini oluşturuyor; Fatih Terim. Galatasaray'ı 'küme düşme'li cümlelerden alıp Şampiyonlar Ligi'nde en yukarılara taşıyan kişi ki daha önce en yukarı taşımıştı

2 senede gelinen yer muhteşem. Umarım 2 sene sonra çok daha iyi yerlere gelir Galatasaray... Ulan Gaassaray...


Schalke 04: 2 - Galatasaray: 3 | Korkunç Bişey!




Fatih Terim büyük adam. Şampiyonlar Ligi'nde 1-1'in rövanşında deplasmana çift forvet çıkıp rakibne oyununu kabul ettirdi. Özellikle ilk yarıdaki güzel oyun galibiyeti getiren taraf oldu. 

İlk maçta iyi oynayan rakiple beraber zeminle de baş etmek zorundaydı Galatasaray. Güzel zeminde, iyi konsantre olunca neler yapabildiğini görebildik takımın. Yenilen gole kadar (ki gol öncesi hem uzaklaştırılabilirdi hem de Drogba'ya net faul var) 3 net pozisyon söz konusu. Yenilen golden takımın fazla etkilenmeyip oyununa devam etmesi ve Hamit'in şanssızlığını kırdığı mükemmel gol ile maça dengenin gelmesi, topun nispet yaparcasına direğe çarpık içeri girmesi çok güzeldi. Derken Riera'nın müdahalesi ile rakip sahaya açılan topu Burak'ın müthiş takibi, koşusu, topu önüne alışı ve vuruşu safkan bir forvet golüydü.

İlk yarıda iyi oyun 2-1'lik skor çok güzeldi. İlk maç itibari ile gol atmak zorunda olan taraf Galatasaray'dı ve golleri atmıştı. Bu sefer gol atmak zorunda olan taraf Schalke takımıydı. İyi de geldiler Galatasaray'ın üzerine, 2-2'yi de buldular. Muslera'nın harika performansı skoru korurken Umut'un golü ile çeyrek final geldi. Üçüncü gol öncesi Muslera'nın topu hemen oyuna sokması, Selçuk'un mükemmel pası ve Umut'un golü bu harika maça harika bir kapanış oldu.

Maç öncesi taktik, diziliş vb çok konuşuldu çünkü son 4 maçta Galatasaray 4 farklı diziliş ile sahadaydı. Bir arayış içerisinde olunduğu bariz ama ikinci yarı Melo'nun üçüncü bir stoper gibi oynaması, Drogba'nın zaman zaman geriye gelip top çıkarması, çizgide rakibi kovalaması, Selçuk'un iki tarafa da yardım etmeye çalışması saha içinde sürekli değişen bir dizilişin parçasıydı.

Muslera gerçekten büyük bir nimet. Satma fikri varsa eğer unutulmalı. Aslan parçası Semih, Draxler'dan kafasına aldığı darbeden sonra bile ceza sahasına girmeye, top dönerse uzaklaştırayım diye uğraştırmaya çalışıyor. Soy adını hak edercesine Kaya gibi Allah'a şükür bir problem çıkmadı. Eboue özellikle ilk yarı çok iyiydi. Bu oyununu artık uzun vadeye yaymalı. Maç öncesi sakatlığı bulunan Dany de iyi mücadele etti.

Geçen hafta Gençlerbirliği maçında 2 topu direkten dönen ve bu sezon direklerden çok çeken Hamit, bir nevi intikamını da almış oldu. Selçuk gene çok iyiydi. İki asisti ile (toplamda 5) Şampiyonlar Ligi'nin en çok asist yapan 5 oyuncusundan biri konumunda. Sneijder iyi mücadele etti. Gole yaklaştığı şutları var. Şampiyonlar Ligi'nde yüksek tempoda 90 dakika çıkarması için oynamasına ihtiyacı var. Aynı Drogba gibi. Drogba'ya Parçalı çok yakışıyor. İkinci yarı biraz oyundan düşer gibi oldu ama her ihtimale karşı oyundan almadı Fatih Terim. Pasları, şutları, topu ileride tutması, indirmesi ve mücadelesi ile bambaşka bir oyuncu. Amrabat değişikliği doğruydu belki ama Amrabat doğru oyuncu mu halen düşündürücü. Girer girmez sol çaprazdan vurduğu şut taça çıktı. Bir başka pozisyonda da Drogba'nın harika pasında şut çekmek yerine arkaya bıraksa Burak bomboş pozisyondaydı.

Ve Burak, attığı gol ile Şampiyonlar Ligi'nde toplam gol sayısını 8'e çıkarttı ve gol krallığında zirvede. Bir Türk takımı adına, Şampiyonlar Ligi'nde en çok gol atan oyuncu oldu ve (Chamakh'a ait olan) Şampiyonlar Ligi'nde üst üste 6 maçta gol atma rekorunu egale etti. Umarım her kulvarda böyle devam eder.

Fatih Terim'in de dediği gibi Galatasaray turu hak ederek kazandı. Hedef gruplardan çıkmaktı. Çeyrek Final mükemmel bir başarı ve Burak'ın da dediği gibi, buradan sonra kim gelirse gelsin Aslanlar gibi mücadele edeceklerdir.

13 Mart 2013 Çarşamba

Arsene Wenger, Fatih Terim'i İyi Tanır




Şampiyonlar Ligi ikinci turunda, 1-1'in rövanşı öncesi Arsene Wenger; ''Schalke tur öncesi favori gözüküyor ama Fatih Terim’in bir numarası daha olduğunu biliyorum. Bu yüzden endişelenmeliler.''

12 Mart 2013 Salı

Schalke 04 - Galatasaray Maçı Öncesi



1-1'in rövanşında fazla taktik, teknik konuşmaya gerek yok. Schalke'nin artıları ve eksileri belli. Burak, Sneijder, Drogba ilk 11'de başlıyor. Fatih Terim'in de dediği gibi; Schalke'ye elenirsek üzülürüz, çok üzülürüz belki ama ne olursa olsun takımımızla gurur duyacağız.

Allah kerim, Fatih Terim...

10 Mart 2013 Pazar

Burak Yılmaz & Selçuk İnan



Burak Yılmaz anlatıyor...

Genç milli takımdaydık. Selçuk kaptanımızdı. Kamptayız, aynı odada kalıyoruz, 16 yaşındayız. Ama herkes kendi kulübünde A takımda oynuyor, iki kişi hariç: Ben ve Selçuk. O, takımın kaptanı, en iyi oyuncusu. Ben de ilk 11’deyim, takımın forvetiyim. Milli takımda ilk 11’de olmama rağmen, Antalyaspor’un genç takımındayım, A takıma henüz çıkamamışım. Selçuk da Çanakkale’de genç takımda. Ben de kendimi teselli ediyordum: “Takımdaki herkes A takımda; ama baksana, Selçuk bile daha A takıma çıkamamış, sen boşver, rahat ol, daha zamanın var demek ki.” O da kendisini öyle avutuyormuş, “bak, Burak da oynamıyor” diye. 

Neyse, kamp bitti, dağıldık. O hafta da Türkiye Kupası maçları var. Evdeyim, hiç unutmam, kanalları gezerken TRT 3’e geldim: Çanakkale Dardanelspor – Manisaspor. [Oturduğu yerden doğrularak] Bir baktım, 10 numara giymiş birisi, [eliyle ensesini işaret ederek] saçlar uzun, korner kullanıyor. Selçuk! Anneme dedim ki, “anne! Bu, Selçuk değil mi?” Annem de, “evet, oğlum. Selçuk” dedi. Çok değişik bir duygu. Arıyorum Selçuk’u, açmıyor. Arıyorum, açmıyor. Arıyorum, açmıyor... En son gece o bana döndü. “Oğlum” dedim, “sen oynadın mı?” O da, “ya kara, ne yapayım, zorla oynattılar” dedi. [Kahkahalar…] O da üzülüyor, ben oynamıyorum diye. Benim üzülmemi istemediği için bana söylememiş. Sonra oynamaya başladı, üç hafta sonra da ben ilk maçıma çıktım.

...


Selçuk saygı duyulmayacak bir insan ya da hayranlık hissedilmeyecek bir oyuncu değil. Ona sorsanız o da benim için aynı şeyleri söyler muhtemelen. Böyle bir arkadaşlığı, kardeşliği yakalamak kolay değil. Biz o yüzden kendimizi çok şanslı görüyoruz.

9 Mart 2013 Cumartesi

Kimle Gidiyor Schalke'ye? Haydi Söyle!...



Haydi Söyle!
Her maçına gelmedik mi?
Haydi söyle!
Uğruna can vermedik mi?
Haydi söyle!
Kimler gidiyor Schalke'ye?
Haydi söyle!
...

Galatasaray 0 - Gençlerbirliği 1 | Ezber



Tabiri caizse geçen hafta Eskişehirspor adına top nasıl girmek istemediyse bu hafta da Galatasaray adına girmek istemedi. Aslında iyi başlanan maçta ve iyi oynanan ilk yarıda şanssızlık ve yanlış tercihler sonrası golü ikinci yarıda golü atan taraf Gençlerbirliği oldu ve Galatasaray bir kez daha hafta içi ve Şampiyonlar Ligi öncesi oynadığı bir maçta puan kaybı yaşadı. 

Hamit'e ne desek bilemiyorum. Bu sezon 8. kez şutu direkten döndü. Bir şanssızlık olduğu çok bariz. 1 gol atsa kıracak bahtsızlığını muhtemelen. Umarım Schalke maçına denk gelir. İlk yarı takım iyiydi. Bekler bindiriyor, paslar ve ortalar ile rakip sürekli rahatsız ediliyordu ama gol yedikten sonra bir anda 3. forveti oyuna alıp, zaten orta sahada kalabalık olan Gençlerbirliği'ne karşı orta sahayı boşaltmak, top tutabilecek oyuncu olan Sneijder'i kenara almak ne derece doğru tartışılır. Aynı verilen penaltı kararı gibi.

İlk yarıda Eboue, gerçek Eboue'den resitaller sundu ama ikinci yarıda tekrar eski haline döndü. Yenilen golde pek faul var gibi gözükmüyor. Ne olursa olsun rakibe orada vurdurmamak gerek. Yekta kesinlikle Melo'nun yerine oynayabilecek durumda değil. Melo geçen seneki performansını aratmasına rağmen Yekta bulduğu şansları değerlendiremiyor. 

Maç zora girdiği, Galatasaray'ın gole ihtiyacı olduğu zaman artık ezbere değişiklikler, müdahalelerden daha fazlasına ihtiyacı var. 

Schalke maçı öncesi çok değerli puan kayıpları devam ediyor. Acısı Schalke'den çıkar umarım. 

6 Mart 2013 Çarşamba

Jose Mourinho ve Son 1 Haftası






Real Madrid, geçen sene Şampiyonlar Ligi'nde Bayern Münih'e elense de ligde rekor puan ve rekor gol ile şampiyon olmuş ve Jose Mourinho önderliğinde Barcelona hegemonyasına son vermişti. Real Madrid için bu sezon da güzel başlamış, takım İspanya Süper Kupası'nda Barcelona'yı yenip şampiyon olmuştu.

Ama ligde kaybedilen maçlar nedeniyle lider Barcelona ile aradaki puan farkı kısa sürede açıldı ve çift hanelere ulaştı. Bununla birlikte geçen senede zaman zaman ortaya çıkan dedikodular tekrar ayyuka çıktı. Takım içerisinde büyük sorunlar olduğu konuşulurken kaptanlar Ramos ve özellikle de Casillas'ın yedek kalması sonrası Jose Mourinho'nun taraftarlar ile de arası bozuldu, hatta İspanyol basınından As ve Marca gazeteleri 'Jose Mourinho'nun yerine Real Madrid'in yeni teknik direktörü kim olmalı' tarzında anketler dahi yaptı.

Jose Mourinho için genel itibari ile Madrid'den ayrılıp yeni İngiltere ya da PSG maceraları konuşulurken, takımda bir sorunun bitip diğerinin başladığı iddia edilirken önce 1-1'in rövanşında Barcelona'yı deplasmanda 3-1, sonra lig maçında evinde yedek ağırlıklı bir kadro ile 2-1 yenerek İspanya Kral Kupası finalinde Atletico Madrid ile eşleşti. Daha sonra da Şampiyonlar Ligi'nde 1-1'in rövanşında Manchester United deplasmanında aldığı 2-1'lik galibiyet ile takımı Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finale taşıdı.

Türkiye'de son günlerde 'psikolojik üstünlük'ten söz edilirken Real Madrid, Jose Mourinho önderliğinde Barcelona'ya karşı oynadığı son 8 maçta 4 galibiyet, 3 beraberlik ve 1 mağlubiyet aldı. Kendisini kanıtlamaya ihtiyacı olmamasına rağmen 1 haftada 3 büyük zafer ile bir anda istenilmeyen adamdan tekrar 'The Special One'a terfi ettirildi. Ligi saymazsak Real Madrid 1 hafta içerisinde hedefsiz kalabilecekken, 1 hafta sonrasında Şampiyonlar Ligi çeyrek final biletini almış, İspanya Kral Kupası'nda da finale yükselmiş durumda.

Manchester United ile oynanacak Şampiyonlar Ligi 2. tur rövanş maçı öncesi ''Yarın kaybedersem ağlamam. Kazanırsak, 100 metre koşmam. Mutluluk da üzüntü de aynı olacak. Eğer kazanırsak uçakta bir festival havası esecektir ama eğer yenilirsek uyumuş numarası yaparım sanırım.''

Ryan Giggs



Ryan Giggs, dün Real Madrid'e karşı kariyerinde 1000. maçına çıktı. Şampiyonlar Ligi'nde de 134 maça çıkan 39 yaşındaki Giggs bir futbolcudan çok daha fazlası. Geçen haftalarda Manchester United ile kontratını 1 yıl daha uzatmıştı. 

5 Mart 2013 Salı

Mekanın Cennet Olsun Müslüm Gürses



Herkesten bir anı saklar bu yollar
Herkesin acısı sevgisi kadar
Güzelmiş çirkinmiş ne fark eder ki
Deli gibi sevmek ruhumuzda var...

2 Mart 2013 Cumartesi

Eskişehirspor 0 - Galatasaray 0 | Kaybedilen 2 puan mı? Kazanılan 1 puan mı?



Eskişehirspor deplasmanının zor geçeceği malumdu ama Galatasaray'ın bu denli kötü, bu denli silik, üretkenlikten uzak ve pasif kalmasını beklemiyordum. Maçın tamamında rakibe oyununu kabul ettiren, gol için çabalayan ve maçı hak eden taraf Eskişehirspor'du. 

4-2-3-1 ile başlanan maçta orta sahadaki pres gücünün kaybolması, etkisiz kalan Melo ve Burak ile bağlantısı kesilen Selçuk dışında iyi marke edilen Sneijder sonucunda Galatasaray çok etkisiz kaldı. Ayrıca sahanın her yerinde basan, mücadelen Eskişehirspor karşısında sürekli topu kovalamak zorunda kaldı. Özellikle orta sahada iyi top yapan, iki kanattan da saldıran, geniş alanda dönen topları da kazanan Eskişehirspor çok rahat pozisyona girmesine rağmen golü bir türlü bulamadı. Direkten dönen topları da sayarsak Galatasaray'ın bu maçta gol yememesi biraz mucize gibi. Muslera'nın katkısını da unutmamak gerek. 

Galatasaray ligin ikinci yarısından beri iyi futbol oynamamasına rağmen gene de oyunun belli bölümlerinde baskı kuran, pozisyona girebilen bir durumdaydı. Ama bu maçta hiçbir şey yapamayan bir Galatasaray izledik. Tempo ve baskı yok, kanat atağı yok, araya pas yok, defans arkasına top yok, hatta ve hatta şut çeken bile yok! Galatasaray'ın rakip kaleyi bulan tek isabetli şutu maçın sonlarına doğru Gökhan Zan'ın vurduğu kafa vuruşu. 5'te 1 isabet Galatasaray'a yakışmayan bir istatistik.

Sağ çizgide Burak çok etkisiz ve yalnız kalıyor. Melo bugün zaten kötü olan orta sahada bir de lakayt davranıp çok riske girdi ve top kaybetti. Amrabat'ın sahada bir şeyler yapması, fark yaratması için daha ne kadar bekleyeceğiz bilemiyorum. İkinci yarı hiç değilse son yarım saat Umut ve Hamit değişikliği Galatasaray'a hareket getirebilirdi. Hakan Balta ne kadar az oynarsa o kadar iyi.

Maçı izleyen birisi bu oyunu görünce klişe bahane olan 'Galatasaraylı futbolcuların aklı Schalke maçında mı acaba?' diye düşünür ama Schalke - Galatasaray maçına daha 10 gün var. Galatasaray daha Gençlerbirliği ile oynayacak. Bugün Schalke, Wolfsburg'a deplasmanda 4 gol atıp maçı 4-1 kazandı bu arada.

Galatasaray adına hem maç hem oyun hem de tercihler kötüydü. Fatih Terim'in kenarda olmaması etkiliyor. Alper ve Erkan Zengin harika oynadı hakkını vermek gerek. Abdullah Avcı Arda'yı izlemeye Madrid'e gideceğine Eskişehirspor, Gençlerbirliği, Sivasspor ve Kasımpaşa'nın maçlarına gitmeli. Özellikle Erkan için maçın adamı benzetmesini yapabiliriz. Galatasaray'ın çöken iki kanadını göz önüne aldığımızda, sol kanatta çok etkiliydi. 

Ligin ikinci yarısında Galatasaray 8 maç oynadı. 8 maçta tam bir istikrarsızlık söz konusu. Henüz sistem ve ilk 11 tam anlamı ile oturmuş değil. Takım savunması ve Melo istenilen düzeyde değil. Nasıl ki geçen hafta maçın geneli için 'Orduspor etkisiz kaldı Galatasaray kazanmayı hak etti' diyorsak, bugün de 'Galatasaray etkisiz kaldı Eskişehir kazanmayı hak etti' demeliyiz. 

Galatasaray açısından 2 puan kayıp mı yoksa 1 puan kazanç mı? Sahadaki (aslında olmayan) oyuna bakıldığı zaman değerli 1 puan kazanıldığı çok net. Beşiktaş - Fenerbahçe derbisinin oynanacağı bir haftada kazanılacak olan maç, 3 puandan çok daha fazlasıydı.

26 Şubat 2013 Salı

Drogba & Barral



4-2 biten Galatasaray - Orduspor maçının sonuna doğru hava topu mücadelesinde çarpışan Drogba ve Barral kısa sürede olsa bayağı korkuttu. Neyse ki maç sonu yapılan kontroller sonrası Barral'ın ciddi bir sorunu olmadığı açıklandı. Tekrar geçmiş olsun diyelim. 

Maçın hemen ardından hastanede Barral'ı ziyaret eden Drogba'nın futbol kalitesi gibi insanlığı ve adamlığı da dünya klasında. 

Galatasaray 4 - Orduspor 2 | Bitmeden Bitmez



Schalke maçında her anlamda kötü geçen bir maç sonrası ligdeki rakipler kazandıktan sonra maça çıkmak kolay değil. Galatasaray'ın şampiyonluk yolunda geçen seneki gibi bir seriye ihtiyacı var ve Orduspor galibiyeti bu seriyi ateşleyici güç olabilir. Orduspor, Eskişehir deplasmanı, Gençlerbirliği, Kayserispor deplasmanı ve İstanbul BB maçı ile üst üste 5 zor maçın ilk halkası olan Orduspor maçı uzun süre unutulmayacak cinstendi.

Schalke maçındaki yanlışlardan sonra bu maçta nispeten rakibe ve sonuca göre saha içinde değişebilen bir sistemle sahadaydı Galatasaray. Schalke maçında sol çizgide etkili olamayan, Riera ile uyum sorunu yaşayan Sneijder, asıl mevkisinde oynadığı zaman neler yapabileceğinin fragmanını izletti.

Bu kadronun oynaması gerektiği taktiklerden birinin 4-2-3-1 olduğunu düşünenlerdenim. Sağda Burak, solda Amrabat, ortada Sneijder ve önlerinde Drogba ile dün bir süre bu taktik ile sahadaydı Galatasaray. Muslera'nın degajında Selçuk'a çarpan topun gol olması, hakemin maçın gerilimini inanılmaz arttırması ve Hakan Balta'nın neden olduğu penaltıyı da eklersek taktiği prova etme için pekte iyi bir ilk yarı olmadığını söyleyebiliriz.

Hakem faktörü, zeminin rezalet durumda olması, ilk yarı yenen kötü goller ve kötü oyun derken ikinci yarının başında Fatih Terim'in tribüne gönderilmesi ve TT Arena'nın ciddi anlamda Ali Sami Yen'e dönüşmesi ile Galatasaray'ın baskısı da golleri de aynı anda geldi. Sneijder'in mükemmel golü ile açılan perde, Burak'ın golleri ile galibiyete, Selçuk'un kalite kokan vuruşu ile de sonuca dönüştü. Fatih Terim'in tribüne gönderilmesi takımı ateşlerken, gelen gollerde moralleri yükseltti. 

Galatasaray'ın özellikle ikinci yarıdaki hırsı, maçı istemesi, tribünleri de arkasına alarak kurduğu baskıya Türkiye'de kolay kolay karşı koyacak takım yok. Sneijder, Drogba ve Selçuk harikaydılar. Uzun süreden sonra ilk kez 11 başlayan Gökhan hiç sırıtmadı. Hatta çoğu zaman Dany'den iyi pas yaptı geride. İç saha maçlarında düşünülmeli. Aynı şeyleri Hakan Balta için söylemek söz konusu bile değil. Sadece defans yapmayı değil futbol oynamayı unutmuş gibi. Bırakın markajı, pozisyon almayı daha taç atışını düzgün yapamıyor. Neden olduğu penaltının mantıklı bir açıklaması yok.

Geçen seneki Eboue ile bu seneki Eboue arasında inanılmaz fark var. Çok laubali, lakayt bir oyun oynuyor. Maç 2-1, baskıyı kurmuşuz, Orduspor çıkamıyor. Sneijder'in golü sonrası oyuncu değişikliğinde bile sahayı neredeyse emekleyerek terk edecekti. Sabri ile dalga geçenler Sabri'nin Schalke maçından oyundan çıkışını izlesinler.

Amrabat çoğu maçına göre bugün daha iyiydi. Hamit sağ içte çok daha faydalı. Maç öncesi tribünlerin çağırıp moral vermesi önemliydi. Orta sahada takımı toparlayan ve liderlik eden Selçuk takdiri hak ediyor. Futbolu Galatasaray'da bırakmasını istediğim oyunculardan. 

Drogba'yı canlı izlemek büyük keyif.  4 golün ikisinde direkt var. Sadece indirdiği toplar ile çok net pozisyona sokuyor takımı ama indirdiği topları dikkatli kullanmak gerek. Maç içinde çarpıştığı Barral'ı maç sonu hastanede hemen ziyaret etmesi de futbol kalitesi dışında insanlık kalitesinin de çok iyi olduğunun göstergesi. Burak ile uyumu süreci de kısa sürdü. İyi bir ikili oldular. Burak gollerine devam ediyor. Bu maçta attığı 2 golle Galatasaray forması altında 26. resmi maçında 21. golünü atarken, ligde de oynadığı son 71 maçta 62. kez golle buluştu. Böyle devam eder umarım.

Sneijder'in gol atmasına çok sevindim. Tipik Sneijder golüydü diyebiliriz. Oynadıkça, takıma alıştıkça daha iyi olacaktır. Gergin ve kabus gibi başlayan maç çok güzel bir rüya olarak son buldu. Galatasaray ligde üst üste kritik maçlara çıkacak. Umarım onların sonucu da bu maçın sonucu gibi güzel biter. Unutmadan, Galatasaray 'bitti' demeden, bitmez...





Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Beğen