31 Aralık 2012 Pazartesi

2012 Yılı ve Galatasaray

Yılın bu son gününde Galatasaray adına 2012 yılını değerlendirmek gerekirse güzel şeylerden bahsedebiliriz. Kötü geçen dönemlerden sonra yeniden yapılanma ile birlikte Kadıköy'de gelen lig şampiyonuluğu sonrası yeni sezon başında tekrar Fenerbahçe galibiyeti ile gelen Süper Kupa şampiyonluğu ve uzun yıllardır beklediğimiz Şampiyonlar Ligi hasretinin dinmesi, üstelik 2. tura çıkarak.

Kötü geçen dönemlerden sonra bu kadar kısa sürede toparlanıp ayağa kalkmak takdir edilesi. Hem yönetim, hem teknik heyet hem takım hem de taraftarın kenetlenmesi beraberinde başarıyı da getirdi. Fatih Terim'in dediği gibi Galatasaray'ın daha yapacak çok işi var. En kötü yılımız böyle olsun. Nice şampiyonluklara Galatasaray...

Yılın fotoğrafı 




28 Aralık 2012 Cuma

#EbileteHAYIR




Meşale yasak, konfeti yasak, deplasman yasak, artık pankartlar bile yasaklanıyor, üzerine polis şiddeti yetmezmiş gibi şimdi de E-Bilet saçmalığı çıktı. Fişlenmeye, sindirilmeye, modernleşmeye, kısacası E-Bilet'e HAYIR!


Taraftarların buna 'seyirci' kalmaması gerek. Çünkü bunu ortaya çıkaranların amacı 'taraftarları' 'seyirci' haline dönüştürmek. Bursaspor taraftar grubu Teksas'ın da dediği gibi, sokaklarda dizlerimiz yara bere içinde oynarken gönül verdiğimiz futbolda E-Bilet’e yer yok.


27 Aralık 2012 Perşembe

25 Aralık 2012 Salı

Zizou - El Fenomeno


Schalke 04 Kurası



Şüphesiz Şampiyonlar Ligi ikinci turunda gelmesi istenilen 2-3 takımdan birisiydi Schalke 04. Barcelona ya da Dortmund çekmekte vardı işin içinde ama McManaman temiz kura çekti. Rakibin kim olduğu önemli ama asıl önemli olan Galatasaray neler yapabileceği. Ara transfer dönemi verimli geçirilirse çeyrek final hayal değil.

22 Aralık 2012 Cumartesi

Meireles ve Destek



Son günlerde en çok konuşulan konuların başında Galatasaray - Fenerbahçe maçında kırmızı kart gören Meireles geliyor. Hakeme tükürdü-tükürmedi, seksist hareket yaptı-yapmadı tartışmalar halen sürüyor. 12 maç ceza alan Meireles tükürdü mü, küfür etti mi, seksist hareket yaptı mı bilmiyorum ama Portekizlilerin birbirlerine destek oluşu gerçekten takdir edilesi. Portekiz Futbol Federasyonu başkanından Portekiz Milli Takımı hocası Bento'ya, milli takımdan arkadaşı Cristiano Ronaldo'dan eski takım arkadaşı Reina'ya kadar destek mesajı geldi.

Bizim son dönemde, özellikle son 2 yıldır federasyon başta olmak üzere genel anlamındaki komiklikleri ve rezillikleri görünce insan şaşırıyor. Biz içeride yetmez gibi dışarıda da birbirimizi yemeye, didişmeye çalıştığımız için Portekizlilerin birbirini bu denli desteklemesi ve kenetlenmesi ilginç geliyor insana.

Halk İçin Emniyet, Adalet İçin Hizmet


Olin Edirne tribünlerinde kriz geçiren bir taraftara polisin müdahalesi. Fazla yoruma gerek yok. Halk için emniyet, adalet için hizmet...

20 Aralık 2012 Perşembe

Geçmiş Olsun Tito!




Barcelona'nın 44 yaşındaki teknik direktörü Tito Vilanova, geçen sene ameliyat ile kulak altı bezlerinde yer alan tümorden kurtulmuştu. Ama hastalığı tekrar ortaya çıktı ve tedavisi süresince Barcelona'nın başında Jordi Roura olacak. Her ne kadar Real Madrid sempatizanı olsam da üzüldüm. Umarım en kısa sürede tekrar sağlığına kavuşur.



17 Aralık 2012 Pazartesi

Galatasaray - Fenerbahçe Maçı Koreografisi

Geçen sene Fenerbahçe tribünlerinin başarılı olamayan ve ne yazık ki bir arkadaşın yaralanması ile sonuçlanan 'Saldır Fener' koreografisinin bire bir çizimi, Saraçoğlu'nun mükemmel tasviri, kompozisyonu tamamlayan kupa kaldıran Aslan sembolü, müzik seçimleri, alttaki pankart... Müthiş göndermeleri dahil her şeyiyle mükemmel bir koreografiydi. Emeği geçen tribün emekçilerine selam olsun.












Fotolarla Galatasaray - Fenerbahçe Derbisi

Derbi maçlar farklıdır. İki takımın o maça kadarki formları durumları vb gibi istatistikler önemsizdir. Sadece o maç vardır. Galatasaray derbide Fenerbahçe'yi 2-1 yendi ve puan farkını 5'e çıkartarak devreyi lider kapatmayı garantiledi. Şahsen çok hareketli, bol pozisyonlu bir maç bekliyordum. Pozisyon ve heyecan açısından biraz sönük kalsa da kazanmak önemliydi. Derbiler 3 puandan çok daha fazlasıdır. 

Ligde devrenin kapanmasına 1 maç kaldı (Trabzon deplasman). Galatasaray tam anlamı ile gerçek performansını gösterebilmiş değil. Geçen seneki gibi takım oyunu, takım savunması  ve bireysel performanslar arttıkça, olası transferleri de hesaba katarsak, Galatasaray çok daha iyisini yapabilecek kapasiteye sahip. Yapmalı da. 

Derbiden güzel kareler
















16 Aralık 2012 Pazar

Çocukluk Aşkımsın...



Çocukluk aşkımsın,
Sen ilk göz ağrımsın,
Kimseyi kimseyi sevmedim senin gibi,
Sevdanın uğruna terk ettim her şeyi,
Hayatın anlamı GALATASARAY

15 Aralık 2012 Cumartesi

Babasının Oğlu


Ronaldo Zayıflıyor




Dünya futbolunun efsanelerinden El Fenomeno, futbol yaşantısının son dönemlerinde yaşadığı sakatlıkları atlatmak için kullandığı ilaçlar nedeni ile fazlası ile kilo almıştı. Futbolu bıraktıktan sonra fazla kilolarından kurtulmak ve Zidane'ın da oynayacağı, geliri hayır kurumuna bağışlanacak özel maç için Brezilya'da yayınlanan televizyon programı ile zayıflamayı amaçlıyordu. Programa ilk katıldığında 118 kilo olan Ronaldo 98 kiloya inmiş durumda. Kilolarını kaybedebilir belki ama o muhteşem yeteneğinden bir şey kaybetmeyeceği şüphesiz.

Güzel Futbolcu Golden Sonra Tribüne Koşandır

Destro

Deplasman Yasakları




Galatasaray - Fenerbahçe derbisi öncesi en merak edilen konulardan birisi de deplasman yasağıydı. Geçen sene yetmezmiş gibi bu senede deplasman yasakları devam ediyor. İşin ilginç kısmı yasak olacağı zaman olay olmayacağını zannedenlerin çokluğu, işin üzücü kısmı ise kendini 'taraftar' olarak adlandıranların bile bu saçma yasağı destekliyor hale gelmesi, getirilmesi. Yasak arttıkça öfke dinmiyor, aksine artıyor. İnsanların elinden maça gidebilme özgürlükleri alınıyor. Polisin özellikle son yıllarda taraftara ve tribünlere tutumu belli. Taraftara zor kullanmak yerine sorunsuz şekilde deplasmana götürmek isterlerse çok rahat götürürler diye düşünüyorum

Yeri geldi mi 'Avrupa Şampiyonası', 'Dünya Kupası' organizasyonlarına talip olup mangalda kül bırakmayanlar, söz konusu yasak olunca 3 maymunu oynuyor. Kimse kusura bakmasında 2 Bin küsür kişiye sahip olamayıp deplasman yasağı uygulayanlara değil Avrupa Şampiyonası, mahalle maçı vermem şahsen. 

Bunun en büyük nedenlerinden birisi de TVler, gazeteler ve kendini spor programı olarak lanse eden ama spor dışında her şeyi konuşan programlar. Güzel bir organizasyon, olay olduğu zaman bu programlarda, gazetelerde göremezsiniz. Ama ne zaman en ufak bir olay olursa büyük puntolar ile 'tribün terörü' başlıkları ile okur/izlersiniz. Olaylar büyük değilse büyütürler sorun değil. 

Taraftarların arasında mutlaka kötü niyetliler de vardır ama iyi niyetli olanların varlığı görmezden geliniyor. Bir kaç kendini bilmezin olay çıkaracağı ihtimali üzerine binlerce kişi mağdur ediliyor. En ufak bir durumda hem federasyon hem emniyet hem de yöneticiler bütün suçu taraftara atıyorlar. Aynı meşale yakıldığı zaman çıkan o muazzam görüntüyü manşet fotoğrafı, kapak fotoğrafı yapmayı bilenlerin işlerine gelmeyince kötülemesi gibi.

Eminim ki bütün Galatasaraylılar geçen sezon Süper Final'in son maçında Kadıköy'de olmak isterdi. Kim olmak istemez ki? Ama bu yasaklara şimdi ses çıkarmayıp görmezden gelenler, bu sezon da olası bir durum tekrarlanırsa Kadıköy'deki maçta deplasman yasağının kaldırılmasını isteme hakkına sahip değil. Fenerbahçe Kulübü'nün ve taraftarının yasaklara karşı tepkilerini samimi bulursunuz bulmazsınız o sizin bileceğiniz iş. Ama ne yazık ki başka elle tutulur tepki veren yok. Keşke diğer kulüp ve tribünlerden de sesler çıksa, hatta olması gerektiği gibi organize bir tepki verilse. Tıpkı Almanya'daki gibi. İnanıyorum ki Fenerbahçe gibi Galatasaray da bu maçta deplasman yasağının kalkmasını isteseydi  yasak kalkardı. 

Yasağı kulüplerin aldığı söyleniyor. İşin en sinir bozucu kısmı da hayatı boyunca maçları locadan, şeref tribününden izleyip hiçbir zaman gerçek taraftarın duygularını anlamayanların, deplasmana gidip takımını desteklemek için türlü cefalar çekecek insanların yerine tamamen keyfi kararlar alması. 'Taraftarımız olmadan biz bir hiçiz' diye açıklama yapanlar, taraftarı mağdur edilirken ortalarda gözükmüyor. 

150 kişiyi karga tulumba tek metrobüse sığdırmaya çalışıp camlar kırılınca da 'bakın işte camları kırdılar, hasar var' demek ne kadar mantıklıysa, bu yasaklar da o kadar mantıklı. Bu yasakların bir tarafı yok. Renkler farklı ama dert aynı. En kısa sürede yasakların son bulması dileği ile.

12 Aralık 2012 Çarşamba

Tesbihli İmparator


İbretlik

Beşiktaş ile oynanan engelli basketbol maçında yaşananlar malum. Türkiye'de tribünleri ve sporu hep kötü gösteren, bilip bilmeden ortalığı karıştıran, iyi şeyler olduğunda rating almayacağı için göstermeyen değerli Türk basını tarafından her zaman ki gibi linç edilen arkadaşların serbest bırakılması güzel bir haber.

Dün oynanan 1461 Trabzon maçında tribünlerde açılan pankart ise son dönemdeki en anlamlı pankartlardan. ''İbretlik'' derler ya hani aynen öyle. Anlayana tabii ki... 

GS Store: Haftanın Ürünü Galatasaray Taraftarı

Galatasaray 1 - 1461 Trabzon 2 | Ciddiyet-sizlik





Kritik Braga maçının hemen ardından Türkiye'de yapmak istemeyeceğiniz deplasmanların başında gelirdi Sivasspor. Buna rağmen iyi mücadele ve bireysel anlamda yetenek 3-1'lik galibiyeti getirdi ve uzun bir süre sonra rahat bir nefes aldı Galatasaray.

Türkiye Kupası'nda 1461 Trabzon maçına yedek ağırlıklı bir kadro ile çıkıldı ama bu yedek kadro-as kadro konusu çok başka yerlere çekiliyor, altı boşaltılıyor. Gerçek bir takım olmak istiyorsanız sözde yedeği de, ası da, genci de, yaşlısı da hazır durumda olmalı. Özellikle mental açıdan. Bu sadece Galatasaray'ın değil, Türk futbolunun da büyük sorunlarından; kendini mental olarak hazırlayamamak, geliştirememek.

1461 Trabzon, Galatasaray'ı 2-1 yenerek Türkiye Kupası'nda gruplara kaldı. Hak ettiklerini düşünüyorum. Maç Galatasaray'ın aklına 2-0 olduktan sonra geldi. Son 15-20 dakikada kurulan baskı 1 gol, 2 tane de direkten dönen top dışında bir şeye yaramadı. İlk yarı ağırlıklı bir 70 dakika var ki şaka gibi. Sahadaki performansını rakibe göre belirleyenlerden kurtulmalı Galatasaray ki Fatih Terim de buna benzer açıklamalarda bulundu.

Sahada atak organizasyonlarınızı çoğaltamayıp, ezbere oynadıkça doldur-boşalta mahkumsunuz. Kafa vurmayı bilmeyen oyuncularınız varsa, bu da yetersiz kalıyor. Cris, hücumda savunmada oynadığından daha iyi oynuyorsa bir sorun var demektir. 

Şahsen Türkiye Kupası falan pek umurumda değil. Derdim, rakip kim olursa olsun ciddiye alıp, konsantre olarak sadece kazanmak için oynayan Galatasaray'ı sahada görmek.

6 Aralık 2012 Perşembe

Alayına Fatih Terim


Braga Maçından Fotolar


2000 ruhunu hissetmeyen var mı acaba? Takım halinde oynamanın yanı sıra takım halinde sevinmenin de önemi büyük








Braga 1 - Galatasaray 2 | Galatasaray Yılmaz!







Şampiyonlar Ligi'ndeki ilk Manchester maçı sonrası oluşan hava, son Cluj ve United galibiyetleri sonrası oluşan hava ile benzerlik gösterdi. İlk maçta her ne kadar mağlup olunsa da, United ile çoğu zaman başa baş mücadele edilmiş, 3 top direkten dönmüş, 1 tane de penaltısı verilmemişti Galatasaray'ın. O maç sonrası gelinen gaz, içerideki Braga ve Cluj maçlarındaki puan kayıpları ile alındı bir nevi. Ama takım kendine gelip tekrar balansı tutturdu ve hak ettiği puanları topladı.

Braga maçı öncesi de 'United nasıl olsa Cluj'u yener' düşüncesi futbol severler gibi oyuncularda da hakim olunca Braga maça çok etkili başladı. Kulaklar İngiltere'de, gözler sakat sakat oynayan Muslera'dayken maçı izleyen yabancı biri veda edenin Galatasaray, puana ihtiyacı olanın Braga olduğunu zannederdi. Roller değişmişti. Braga baskısı golü de getirdi. İlk yarı sona erdiğinde İngiltere'den ses yoktu ve Braga 1-0 öndeydi. İkinci yarıya Cluj golle başlayınca moraller iyice çöktü. Cluj'un attığı golde 'Arif'in Manchester'a attığı gol' kıvamında. Tam 'Şampiyonlar Ligi'ne veda ediyoruz galiba' dediğimiz anda Fatih Terim 'bekleyin' dedi, 'daha söyleyeceklerimiz var.'

İkinci yarı oyuncu değişiklikleri gibi sahaya dizilişini de sürekli değiştiren bir Galatasaray vardı. Aydın ve Amrabat ile kanatlardan etkili olmaya çalışırken, top bir o kalede bir bu kalede, yürekler ağızda, kulaklar İngiltere'deyken, Cluj'un attığı gole Burak ile hemen karşılık verilmesi oyuna tekrar ortak etti Galatasaray'ı. Manchester'dan halen karşılık bekleniledursun, Aydın, Konya'yı hatırlatan golü ile Galatasaray'ı Şampiyonlar Ligi'nde üst tura taşıdı. Futbolda 'atamayana atarlar' kuralı vardır. Yazılı bir kural değildir ama yazılı kuralların hepsinden daha değerlidir. Hayatta da  'bir işin düzgün olmasını istiyorsan kendin yapacaksın' kuralı vardır. Galatasaray kendi işini kendi yaptı.

Maç öncesi kağıt üzerinde Cluj'un United'ı deplasmanda yeneceğini düşünmek gerçekçi değildi ama boşuna 'düşler sahnesi' demiyorlar. 6 yıl aradan sonra yepyeni bir kadro ile Şampiyonlar Ligi'nde ilk 3 maçta sadece 1 gol atıp 1 puan topladıktan sonra kalan 3 maçı da kazanarak ikinci tura yükselmek, aynı Braga'ya golleri atan Burak ve Aydın'ın soy adları gibi 'yılmaz' bir performans, önemli bir başarı. Galatasaray'ın grupta oynadığı 6 maçta 6 topunun direkten döndüğünü de hatırlatmak gerek.

Galatasaray gibi Braga'nın da kaçırdığı çok pozisyon var. Galatasaray maçı kaybedebilirdi de. İlk yarı çok kötüydü. Özellikle ikinci yarı Fatih Terim fazlası ile risk aldı. Saha içinde görevler ve formasyon sürekli değişti. Ama değişmeyen tek şey Fatih Terim'in mentalitesi. Onu eleştirmek için pusuda bekleyenlerin biraz daha saklandıkları yerde kalmasını sağladı. Bir Türk takımını Şampiyonlar Ligi'nde ikinci tura taşıyan ilk Türk teknik direktör olarak tarihe geçti. Teknolojik gelişmelerin hızına yetişmeye çalıştığı Burak da, Şampiyonlar Ligi'nde 6 gol atan ilk Türk futbolcu oldu.

Galatasaray'ın ikinci turdaki rakipleri; Barcelona, Juventus, Bayern Münih, PSG, Schalke 04, Malaga ve Borussia Dortmund. Tur yanıltmamalı. Rakipler gibi Galatasaray'ın sorunları da çok ciddi. Kesinlikle takviye gerekiyor. Rakiplerin hepsi birbirinden güçlü. Buradan sonra yaşanılabilecek hiçbir şeye şaşırmamalı. Son 16 takım arasında 'şu gelsin, bu gelmesin' demeye gerek yok. Önemli olan rakip değil, Galatasaray'ın ne yapacağı.

Bazı anektodlar;
- Galatasaray, Şampiyonlar Ligi gruplarında kendi en yüksek puan rekorunu egale etti. (2000-01 ve 2001-02 sezonlarında Lucescu yönetiminde 10 puan almıştı)
- Burak Yılmaz, Şampiyonlar Ligi'nde üst üste 4 maçta gol atan ve bir sezonda en çok gol atan Türk oyuncu oldu. ( 6 gol )
- Galatasaray, Şampiyonlar Ligi gruplarında ilk 2 maçını kaybedip üst tura yükselen 9.takım oldu.
- Galatasaray, üst üste 3 Şampiyonlar Ligi maçı kazanan ilk Türk takımı oldu.



2 Aralık 2012 Pazar

Fernando & Torres


Kontra



Malum deplasman yasakları var. Hangi takım, tribün, maç olursa olsun deplasman yasağına karşıyım ve bu yasak başta olmak üzere diğer yasakların kaldırılması için yapılanları da renk ve takım ayırt etmeksizin desteklerim. 

Geçen sene Fenerbahçe tribünleri Beşiktaş maçında Beşiktaşlı taraftarların gelmesi için pankart açmış, maç öncesi de bir araya gelmişlerdi. Ama Galatasaray derbisinde deplasman yasağı vardı. Aynı Fenerbahçe tribünü Galatasaray için 'Sen Gelme Lan Ayı' pankartı açmıştı. 

2 hafta sonra Fenerbahçe derbisi var ve dünkü maçta da Galatasaray tribünlerinde (Doğu Üst) 'Ne Olursan Ol Gel Ulan Şikeci' pankartı açıldı. Umarım deplasman yasaklarının sonu gelir. 

Galatasaray 1 - Gaziantepspor 1 | Ezber




Galatasaray bir kez daha Şampiyonlar Ligi maçı öncesi puan kaybetti. Tek bir kelime ile Galatasaray'ı tanımla deseler 'ezber' derim. Çünkü Galatasaray'ın her şeyi ezber olmaya başladı. Puan kayıpları da, oyunu da, oyuncu değişiklikleri de, yediği goller hatta istatistikler de.

Topla fazla oynanması kesinlikle göz boyuyor. Kendi sahasında defansın top çevirmesi, eğer topu ileriye taşıyamıyor, pozisyona giremiyorsanız, atak organizasyonlarınız başlamadan bitiyorsa gereksiz bir ayrıntı. İlk yarıda Amrabat tamamen zarardı. Pas atamıyor, orta açamıyor, adam geçemiyor, şut çekemiyor, pozisyon hazırlayamıyor... Bir de üstüne arkasındaki Riera ile de anlaşamayınca geriye bir şey kalmıyor zaten. İlk yarı Riera mı sol açık, Amrabat mı anlaşılamadı. Amrabat'tan takımı atağa kaldırması, pozisyona sokması beklenilirken O sürekli aldığı topları ezip geriye oynadı. Takımdan gönderilmesi istenen, bir anda istenmeyen adam olan Riera'nın formu gerçekten takdire şayan. Sol kanatta işler böyleyken, sağ kanatta da tam tersi durum var. Hamit insiyatif alıp bir şeyler yapmaya çalışıyor ama Eboue çok az yardıma geliyor. İkinci yarı bindirmelerini sıklaştırdı ve golün asistini de yaptı. 

4-4-2 sistemini her şartta savunan biri oldum ama Galatasaray 4-4-2'yi oynayamıyor. Burak Yılmaz üst üste 6. maçta iç sahada gol atıp Hakan Şükür'ün rekorunu kırsa da, Elmander'in top indirmesi, partnerini pozisyona sokması, rakip defansı zorlamasını Burak ve Umut birlikte dahi yapamıyor. Bu yüzden çift forvet sisteminde yazılacak ilk isim Elmander. İmparator da artık farklı  sistemleri denemeli. 

Geçen sene Galatasaray'ın yaşadığı en büyük sorun yaratıcılık eksikliği ve atak organizasyonlarının kısırlığıydı. Ama takım oyunu, takım savunması ve duran toplardaki başarı bu eksikliği gideriyordu. Bu sene eksiklikler aynen devam ediyor. Bir de üzerine takım savunması ve takım oyununda da problemler mevcut. 

Bir klişe olan 'akıllar Avrupa maçındaydı' mıydı bilinmez ama Galatasaray kendisinde değil.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Beğen