20 Mart 2018 Salı

Harry Kane: "0'dan 100'e"





Tottenham'ın golcüsü Harry Kane, Theplayerstribune sitesi için bir makale kaleme aldı.

Tottenham altyapısında yetişen ve son dönemde Premier Lig’e damgasını vuran Harry Kane, ligde 141 maçta 100. golünü atarak 100’ler Kulübü’ne girdi.

2017 yılında attığı 39 golle “Bir takvim yılında en çok gol atan” oyuncu olan ve geçtiğimiz sezonun gol kralı olan İngiliz futbolcu, bu sezon da 32. maçında 31. golünü kaydetti.


...


Bir çocuk olduğunda, başarısızlık eğlenceli bir şeydir. O günleri çok net hatırlıyorum. Chingford’daki evimizin yakınında bir park vardı ve her zaman kardeşim ve babamla birlikte oraya futbol oynamaya giderdik. Düzgün bir saha yoktu. Bize biraz çim ve iki adet ağaç verin, biz mutluyduk. O zamanlar Arsenal’in genç takımında oynuyordum, düşman hatlarındaydım ama iyi bir fırsattı.”

“Bir gün, 8 yaşındayken babamla birlikte parka yürüyordum ve –sana söylemem gereken bir şey var- dedi. Evet, nedir? diye sordum.”

“Elini omuzuma koyduğunu hatırlıyorum ve ardından, - Arsenal seni serbest bıraktı- dedi.”

“O an gerçekten ne düşündüğümü hatırlayamıyorum. Dürüst olmak gerekirse, bunun ne anlama geldiğini bile bilmiyordum. Çok küçüktüm. Ama babamın nasıl reaksiyon verdiğini ve beni nasıl hissettirdiğini hatırlıyorum. Ne beni, ne de Arsenal’i eleştirmedi. Olanlardan rahatsız bile görünmüyordu. Sadece, - Endişelenme Harry, daha sıkı çalışıp ilerleyeceğiz ve başka bir kulüp bulacağız.”





“Şimdi geriye dönüp baktığımda üzgün olduğumu düşünürsün. Ve birçok baba, eğer oğullarının profesyonel bir futbolcu olması için umutsuzsa, çok daha farklı tepki verirdi sanırım. Ama ne olduğu fark etmez, babam bana hiç baskı yapmadı. Her zaman oldukça pozitifti. Onun klasik görüşü, -Pekâlâ, hadi bunun üstesinden gelelim- olmuştur.”

“Ve biz bunu yaptık.”

“Arsenal’den sonra, yerel takımım için oynamaya devam ettim ve daha sonra bir scout tarafından Watford takımı için deneme teklifi aldım. Gelişmeler eğlenceliydi. Watford forması ile Tottenham’a karşı oynarken, Tottenham’ın genç Akademi’sine katılma şansı yakaladım. Bence beyaz forma üzerimde daha iyi duruyordu. Arsenal’a karşı ilk kez oynadığımız zamanı hatırlıyorum. Beni gönderdiklerinde sadece 8 yaşındaydım ve onlara karşı her oynadığımız zaman, -Pekâlâ, şimdi kimin haklı kimin haksız olduğunu göreceğiz- diye düşündüm.”

“Şimdi geriye baktığımızda, muhtemelen başıma gelen en iyi şeydi. Çünkü bana bir teşvik vermişti.”

“Premier Lig’de 100 gole ulaştığım için gerçekten çok mutluyum. Tottenham beni 2 yıllığına kiraladığında, Premier Lig’de 1 gol atma fırsatım olup olmayacağını sorguladığım birçok an vardı. Ayrıca bu dönemde çok önemli dersler aldım. 2012’de Millwall’a gidişimi hatırlıyorum. Kümede kalma savaşı veriyorduk. Açıkçası, taraftarlar kötü şöhretliydi. Başka bir seviyedelerdi. The Den’deki ilk maçlarımdan birisinde hakem kötü bir karar verdi, sadece kötü bir karar. Aniden, taraftarlar ellerinde ne varsa sahaya atmaya başladılar. Rastgele bir sürü şey! Yetkililer taraftaları sakinleştirmek için maçı 5 dakika durdurmak zorunda kaldılar. Ve dikkat edin, sadece 18 yaşındaydım ve etrafa bakıp, -Vay canına, bu delilik” diyordum.”

“Sezon devam ederken, biz hala düşme hattındaydık ve soyunma odasında bazı takım arkadaşlarımdan, -Dostum, eğer küme düşersek, maaşım yarıya yarıya düşecek- ya da, -eğer küme düşersek, sözleşmem sona erecek- tarzı şeyler duymaya başladım.”





“Bunlar, evde küçük çocukları olan adamlardı ve tüm oyunu başka bir seviyede görmeye başladım. Bazı insanların sadece spor için futbol oynamadığını anlamaya başlıyorsunuz. Bu, ailelerinin geçimini sağlama için. Bunun ne denli hassas olduğunu fark etmeye başlıyorsunuz ve futboldaki her şey uzaklaşmaya başlayabiliyor. Millwall’daki tecrübelerim artık bir çocuk olarak kalamayacağımı fark etmemi sağladı. Benim içim önemli bir öğrenme dönemiydi ve orada çok iyi bir performans göstermemin bir tesadüf olduğunu düşünmüyorum. Daha önemlisi, kümede kaldık ve bu Millwall taraftarları ile aramda harika bir bağlantı verdi. Onları seviyorum, bazen gerçekten deli olsalar bile.”

“Tottenham’ın beni takımda tutması için yeterince şey yaptığımı umuyordum. Maalesef, beni tekrar kiralık gönderdiler ve bu gerçekten zor zamanların başlangıcıydı. En düşük dönem muhtemelen Leicester City’de olduğum dönemdi. Takıma giremeyecekmişim gibi görünüyordu. Hala Championship’telerdi. (Premier Lig’in bir alt seviyesi) Evimde oturuyordum korkunç gerçeği idrak etmeye çalışıyordum; eğer Leicester City ile Championship’te oynayamazsam, Tottenham ile Premier Lig’de nasıl oynarım?”

“Kariyerimde ilk kez şüphelerin sızdığını söyleyebilirim. Şüphe, zor bir şeydir. O geceden sonra ailem geldi ve ateşli bir tartışma gerçekleştirdik. Çok keyifsizdim ve babama ayrılmak istediğimi söyledim. Bu korkunç bir hata olabilirdi. Kendimden gerçekten şüphe ediyorum ve babam, -Çalışmaya, yapmaya devam et, her şey yoluna girecek- dedi.”

“Birkaç hafta sonra yine dairemde oturuyordum ve gerçekten NFL (Amerikan Futbolu) ile ilgilenmeye başlamıştım. Eğer idmanda değilsem, Madden (NFL Oyunu) oynuyor ya da Youtube’da New England Patriots’un maçlarını izliyordum. Daha sonra Tom Brady’nin (Ünlü New England Patriots oyuncusu) belgeseline rastladım.”

“Tom Brady, draft seçmelerinde 6. Turda 199. sıradan seçilmişti. Bunu hayal et! Aklımda sigortalar atmıştı, ama iyi yönde. Film bende gerçekten bir şeyler uyandırdı. Herkes Tom’dan şüphe ediyordu. Üniversiteye geldiğinde bile antrenörler onu başka oyuncularla değiştirmeye çalışıyordu. Scoutlar tarafından tartılmadan önce üstünü çıkarması istedi ve bu çok eğlenceli! Sıradan bir adama benziyor değil mi? Bir koç, -Tom o uzun ve ince. Sanki daha önce hiç spor salonuna gitmemiş gibi duruyor.-”






Bana kendimi hatırlattı. İnsanlar her zaman benim için de böyle varsayımlar yapıyordu, - O (Kane) uygun bir forvet oyuncusu gibi görünmüyor.-“

“Bu bana gerçekten ilham verdi. Tom kendine çok inanıyordu. Neredeyse takıntılı bir biçimde sadece çok daha iyi olmak için çalışmaya devam etti. Bu gerçekten benimle bağlantılıydı. Garip gelebilir ama bu kafamdan içeri sızan bir ışık gibiydi. Aniden, tam orada, kanepede, - Biliyor musun? Bunu yapacağım, mümkün olduğunca sıkı çalışacağım. Şansım gelecek ve onu yakalayacağım- dedim.”

“Birkaç maç sonra, eski takımı Millwall’a karşı oynuyorduk ve büyük savunmacılardan birisi sanırım beni korkutmaya çalışıyordu. Taç atışı sırasında arkamdaydı ve bana –Hey Harry- diye seslendi.”

“-Evet?- diye cevapladım.”

“Henüz sarı kart görmedim.”

“-Eee, peki- dedim.”

“-Bu iyi- diye cevapladı, -birini üzerinde kullanmak üzereyim- diye de ekledi.”

“Bana zorbalık etmeye çalışıyordu, plan basitti. Taç atışı havadan geldi ve hava topu için ikimiz de zıpladık. Dirsekler hareket etti ve yanlışlıkla onu kaburgalarından yakaladım. Yere düştü, o yerde yatarken ona doğru bir adım attım ve hiçbir şey söylemedim. Bu, ona, kendime ve herkese zorbalığa uğramayacağımı ispatlama yoluydu.”





“Sonraki sezon Tottenham’a geri döndüm ve menajer André Villas-Boas ile tanıştım. Beni tekrar kiralık göndermek istiyordu ve beni izleyen birkaç iyi takım vardı. Benim için iyi olurdu belki ama hayalim bu değildi. Hayalim, Premier Lig’de oynamak değil, Tottenham forması ile Premier Lig’de oynamaktı.”

“Bu yüzden ona gitmek istemediğimi söyledim.”

“Villas-Boas ise sadece bana baktı, biraz şaşkın görünüyordu.”

“Ona, -Bu takımda oynamam gerektiğini size kanıtlayacağım. Ve siz, her Cuma günü maçtan önce bunu haketmediğimi ve oynamayacağımı söyleyebilirsiniz. Sorun değil. Gitmek istemiyorum.- dedim.”

“Ve hepsi buydu. A takım ile idman yapmama izin verdi. Bu güvenimdeki dönüm noktası oldu. Her zaman yetenekli olduğumu hissettim ama kendim için ayağa kalkmak zorundaydım. Sanki çocukluk hayalimi görebiliyordum ve o önümde duruyordu. Fakat Erişilemez gibiydi. Birisinin bana elini vermesini bekliyordum. Ama hayat asla el vermiyor değil mi?”

“Kendin yakalamak zorundasın”

“İdmanlarda adeta ateş ediyordum ama hala oyunda süre alamıyordum. Daha sonra hoca ayrıldı ve yerine gelen Tim Sherwood, beklediğim şansı bana verdi. İlk 3 başlangıcımda 3 gol attım ve bu inanılmaz bir duyguydu, özellikle de White Hart Lane’de ki ilk gol. Dürüst olmak gerekirse, 1. Golü atmadan önce yaşadığım zorluklar, beni ben yapan şey buydu.”

“Açıkçası, sonraki sezon Mauricio Pochettino geldiğinde her şey değişti. Sadece benim için değil, kulüp için de. Hiç kimse kariyerimde Pochettino kadar büyük bir etkiye sahip değil. Sadece kulübe fantastik yönetim felsefesi getirmekle kalmadı, hepimizi birbirimize yakınlaştırdı.”

“Harika bir kariyere sahipti ama neredeyse bundan hiç bahsetmiyordu. Bu onunla değil, her zaman en iyi oyuncu olsun ya da bunun için çabalasın, oyunculara yardım etmek ile ilgili. Tabii ki, eğer sıkı çalışmak istemiyorsanız, bir tembelseniz O da acımasız olabiliyor. Oynamayacaksın ve kapı, onunla konuşmak için açık olmayacak ayrıca. Fakat eğer saygılı olursan ve sıkı çalışırsan, O sana her zaman dünyaları verir.”





“Futboldaki en güzel anılarımdan birisi, birkaç sezon önce bir maçta hattrick yaptıktan sonra, Pochettino beni ofisine çağırdı. O sıralar, yakındık ama çok fazla da değil. Ne yapmak istediğimden emin değildim. Kapı açıldığında O'nu, yüzünde büyük bir gülümseme ve bir elinde de kaliteli bir kırmızı şarap ile beni beklerken buldum. - Gel bir foto çekelim!

“Harikaydı, özel biri olduğunu düşünmüştüm. O harika biri ve ona bir menajer ve patron olarak büyük saygı duyuyorum ama saha dışında da iyi birer dostuz. Bu, kadromuzun neden birbirine bağlı ve çok yakın olmasının sebebi ve günümüzde bu futbolda çok nadir görülüyor.”

“Benim için, reddedilme başıma gelen en iyi şeydi. 2015’de ilk Kuzey Londra Derbisi (Tottenham – Arsenal) maçında bağcıklarımı bağlarken bir flashback yaşadım. Sanki 11’imdeydim ve Arsenal Genç Takımı’na karşı oynuyordum. Deja-vu gibiydi. Her maç öncesinde nasıl gol atacağımı gözümde canlandırırım. –Sol köşeye bir plase, - Sağ ayakla sağ köşeye bir vole!-  Her zaman böyleydim. Rakipler, çimlerin kesimi, her şeyi zihnimde canlandıracağım.”

“Bu sefer, Arsenal forması giymiş savunma oyuncularını zihnimde canlandırıyordum. Tüylerim diken diken olmuştu.”

“Tüneldeydik, -Tamam, 12 yılımı aldı. Kim haklı, kim haksız göreceğiz- diye düşündüm.”

“ O gün 2 gol attım ve ikincisi galibiyeti getiren goldü. Bu, maçlardan önce hayal bile edemeyeceğim bir şeydi. Bir kafa vuruşuydu, muhtemelen attığım en iyi kafa golü. Top ağlarla buluştuğunda, tüm kariyerim boyunca böyle bir telaş hissetmemiştim.”

“Son düdük çaldığında sahada yürüdüğümü ve taraftarları alkışladığımı hatırlıyorum ve –size söylemiştim!- gibi hissediyordum.”





“Bu sadece Arsenal ile ilgili değil, daha derin. Kendime ve her adımda bana inanan aileme bir şeyler kanıtlamak ile ilgili.”

“Millwall, Norwich, Leicester City’deyken, hatta kendimden şüphe duyarken bile yapabileceğime inandığım bir şeydi.”

“Şimdi, Premier Lig’deki 100. golden sonra birkaç kişiye teşekkür etme vakti.”

“İşler yolunda gitmediğinde benimle birlikte buna katlanan nişanlım Kate’e teşekkür etmek istiyorum.”

“Teşekkürler Baba, Arsenal beni serbest bıraktığında elini omuzuma koyduğun için ve ailem, Leicester’daki evimde en düşük anımda benimle anlamlı konuştuğunuz için.”

“Teşekkürler Anne, sayısız saatler boyunca beni buraya, oraya ve her yere götürdüğün için ve yaptıkların için.”

“Teşekkürler kardeşim Charlie, benimle birlikte binlerce saat bire-bir futbol oynadığın ve bazen Teddy Sheringham olmama izin verdiğin için.”

“Teşekkürler Tom Brady, hayatında hiç spor salonuna gitmemiş gibi görünen çocuklara umut verdiğin için.”

“Teşekkürler bütün takım, özellikle oynayamadığım zamanlar yanıma gelip, -oynamayı sen hak ediyorsun- diyenler.”

“Teşekkürler Mauricio Pochettino, bir forvet oyuncusu olarak en iyi sonuç için.”

“Ve elbette teşekkürler bütün Tottenham taraftarları. Çocukluğumdan beri Tottenham için oynamanın hayalini kurdum. Çok uzun bir zaman için motivasyonum gözlerimi kapatmak ve Arsenal’e karşı gol attığımı gözümde canlandırmaktı. Bunu birkaç kere başardım ama hiçbir zaman eskimeyecek. Şimdi ise motivasyonum biraz farklı. Artık gözlerimi kapatıyorum ve takım arkadaşlarımla yeni stadyumumuzda Premier Lig Kupası’nı kaldırmayı hayal ediyorum. Bu duygu için bir sonraki 100 golü takas ederdim!.”

“Geçtiğimiz birkaç sezonda yakındık, fakat boşluğu doldurmak için her zaman tek bir yol vardır. Korkarım biraz sıkıcı bir cevap olacak; Babamın da söylediği gibi, çalışmaya devam etmeliyiz.”


Harry...




Kaynak: https://www.theplayerstribune.com/en-us/articles/harry-kane-tottenham-zero-to-100

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Beğen