Tottenham'ın golcüsü Harry Kane, Theplayerstribune sitesi için bir makale kaleme aldı.
Tottenham altyapısında yetişen ve son dönemde Premier
Lig’e damgasını vuran Harry Kane, ligde 141 maçta 100. golünü atarak 100’ler
Kulübü’ne girdi.
2017 yılında attığı 39 golle “Bir takvim yılında en çok
gol atan” oyuncu olan ve geçtiğimiz sezonun gol kralı olan İngiliz futbolcu, bu
sezon da 32. maçında 31. golünü kaydetti.
...
“Bir çocuk
olduğunda, başarısızlık eğlenceli bir şeydir. O günleri çok net hatırlıyorum. Chingford’daki
evimizin yakınında bir park vardı ve her zaman kardeşim ve babamla birlikte
oraya futbol oynamaya giderdik. Düzgün bir saha yoktu. Bize biraz çim ve iki
adet ağaç verin, biz mutluyduk. O zamanlar Arsenal’in genç takımında oynuyordum,
düşman hatlarındaydım ama iyi bir fırsattı.”
“Bir gün, 8
yaşındayken babamla birlikte parka yürüyordum ve –sana söylemem gereken bir şey
var- dedi. Evet, nedir? diye sordum.”
“Elini omuzuma
koyduğunu hatırlıyorum ve ardından, - Arsenal seni serbest bıraktı- dedi.”
“O an gerçekten
ne düşündüğümü hatırlayamıyorum. Dürüst olmak gerekirse, bunun ne anlama
geldiğini bile bilmiyordum. Çok küçüktüm. Ama babamın nasıl reaksiyon verdiğini
ve beni nasıl hissettirdiğini hatırlıyorum. Ne beni, ne de Arsenal’i eleştirmedi.
Olanlardan rahatsız bile görünmüyordu. Sadece, - Endişelenme Harry, daha sıkı
çalışıp ilerleyeceğiz ve başka bir kulüp bulacağız.”
“Şimdi geriye
dönüp baktığımda üzgün olduğumu düşünürsün. Ve birçok baba, eğer oğullarının
profesyonel bir futbolcu olması için umutsuzsa, çok daha farklı tepki verirdi
sanırım. Ama ne olduğu fark etmez, babam bana hiç baskı yapmadı. Her zaman
oldukça pozitifti. Onun klasik görüşü, -Pekâlâ, hadi bunun üstesinden gelelim-
olmuştur.”
“Ve biz bunu
yaptık.”
“Arsenal’den sonra,
yerel takımım için oynamaya devam ettim ve daha sonra bir scout tarafından
Watford takımı için deneme teklifi aldım. Gelişmeler eğlenceliydi. Watford
forması ile Tottenham’a karşı oynarken, Tottenham’ın genç Akademi’sine katılma
şansı yakaladım. Bence beyaz forma üzerimde daha iyi duruyordu. Arsenal’a karşı
ilk kez oynadığımız zamanı hatırlıyorum. Beni gönderdiklerinde sadece 8
yaşındaydım ve onlara karşı her oynadığımız zaman, -Pekâlâ, şimdi kimin haklı
kimin haksız olduğunu göreceğiz- diye düşündüm.”
“Şimdi geriye
baktığımızda, muhtemelen başıma gelen en iyi şeydi. Çünkü bana bir teşvik
vermişti.”
“Premier Lig’de
100 gole ulaştığım için gerçekten çok mutluyum. Tottenham beni 2 yıllığına
kiraladığında, Premier Lig’de 1 gol atma fırsatım olup olmayacağını
sorguladığım birçok an vardı. Ayrıca bu dönemde çok önemli dersler aldım.
2012’de Millwall’a gidişimi hatırlıyorum. Kümede kalma savaşı veriyorduk.
Açıkçası, taraftarlar kötü şöhretliydi. Başka bir seviyedelerdi. The Den’deki
ilk maçlarımdan birisinde hakem kötü bir karar verdi, sadece kötü bir karar.
Aniden, taraftarlar ellerinde ne varsa sahaya atmaya başladılar. Rastgele bir
sürü şey! Yetkililer taraftaları sakinleştirmek için maçı 5 dakika durdurmak
zorunda kaldılar. Ve dikkat edin, sadece 18 yaşındaydım ve etrafa bakıp, -Vay
canına, bu delilik” diyordum.”
“Sezon devam
ederken, biz hala düşme hattındaydık ve soyunma odasında bazı takım
arkadaşlarımdan, -Dostum, eğer küme düşersek, maaşım yarıya yarıya düşecek- ya
da, -eğer küme düşersek, sözleşmem sona erecek- tarzı şeyler duymaya başladım.”
“Bunlar, evde
küçük çocukları olan adamlardı ve tüm oyunu başka bir seviyede görmeye
başladım. Bazı insanların sadece spor için futbol oynamadığını anlamaya başlıyorsunuz.
Bu, ailelerinin geçimini sağlama için. Bunun ne denli hassas olduğunu fark
etmeye başlıyorsunuz ve futboldaki her şey uzaklaşmaya başlayabiliyor.
Millwall’daki tecrübelerim artık bir çocuk olarak kalamayacağımı fark etmemi
sağladı. Benim içim önemli bir öğrenme dönemiydi ve orada çok iyi bir
performans göstermemin bir tesadüf olduğunu düşünmüyorum. Daha önemlisi, kümede
kaldık ve bu Millwall taraftarları ile aramda harika bir bağlantı verdi. Onları
seviyorum, bazen gerçekten deli olsalar bile.”
“Tottenham’ın
beni takımda tutması için yeterince şey yaptığımı umuyordum. Maalesef, beni
tekrar kiralık gönderdiler ve bu gerçekten zor zamanların başlangıcıydı. En
düşük dönem muhtemelen Leicester City’de olduğum dönemdi. Takıma
giremeyecekmişim gibi görünüyordu. Hala Championship’telerdi. (Premier Lig’in
bir alt seviyesi) Evimde oturuyordum korkunç gerçeği idrak etmeye çalışıyordum;
eğer Leicester City ile Championship’te oynayamazsam, Tottenham ile Premier
Lig’de nasıl oynarım?”
“Kariyerimde ilk
kez şüphelerin sızdığını söyleyebilirim. Şüphe, zor bir şeydir. O geceden sonra
ailem geldi ve ateşli bir tartışma gerçekleştirdik. Çok keyifsizdim ve babama
ayrılmak istediğimi söyledim. Bu korkunç bir hata olabilirdi. Kendimden
gerçekten şüphe ediyorum ve babam, -Çalışmaya, yapmaya devam et, her şey yoluna
girecek- dedi.”
“Birkaç hafta
sonra yine dairemde oturuyordum ve gerçekten NFL (Amerikan Futbolu) ile
ilgilenmeye başlamıştım. Eğer idmanda değilsem, Madden (NFL Oyunu) oynuyor ya
da Youtube’da New England Patriots’un maçlarını izliyordum. Daha sonra Tom Brady’nin
(Ünlü New England Patriots oyuncusu) belgeseline rastladım.”
“Tom Brady,
draft seçmelerinde 6. Turda 199. sıradan seçilmişti. Bunu hayal et! Aklımda
sigortalar atmıştı, ama iyi yönde. Film bende gerçekten bir şeyler uyandırdı.
Herkes Tom’dan şüphe ediyordu. Üniversiteye geldiğinde bile antrenörler onu
başka oyuncularla değiştirmeye çalışıyordu. Scoutlar tarafından tartılmadan
önce üstünü çıkarması istedi ve bu çok eğlenceli! Sıradan bir adama benziyor
değil mi? Bir koç, -Tom o uzun ve ince. Sanki daha önce hiç spor salonuna
gitmemiş gibi duruyor.-”
“Bana kendimi
hatırlattı. İnsanlar her zaman benim için de böyle varsayımlar yapıyordu, - O
(Kane) uygun bir forvet oyuncusu gibi görünmüyor.-“
“Bu bana
gerçekten ilham verdi. Tom kendine çok inanıyordu. Neredeyse takıntılı bir
biçimde sadece çok daha iyi olmak için çalışmaya devam etti. Bu gerçekten
benimle bağlantılıydı. Garip gelebilir ama bu kafamdan içeri sızan bir ışık
gibiydi. Aniden, tam orada, kanepede, - Biliyor musun? Bunu yapacağım, mümkün
olduğunca sıkı çalışacağım. Şansım gelecek ve onu yakalayacağım- dedim.”
“Birkaç maç
sonra, eski takımı Millwall’a karşı oynuyorduk ve büyük savunmacılardan birisi
sanırım beni korkutmaya çalışıyordu. Taç atışı sırasında arkamdaydı ve bana
–Hey Harry- diye seslendi.”
“-Evet?- diye
cevapladım.”
“Henüz sarı kart
görmedim.”
“-Eee, peki-
dedim.”
“-Bu iyi- diye
cevapladı, -birini üzerinde kullanmak üzereyim- diye de ekledi.”
“Bana zorbalık
etmeye çalışıyordu, plan basitti. Taç atışı havadan geldi ve hava topu için
ikimiz de zıpladık. Dirsekler hareket etti ve yanlışlıkla onu kaburgalarından
yakaladım. Yere düştü, o yerde yatarken ona doğru bir adım attım ve hiçbir şey
söylemedim. Bu, ona, kendime ve herkese zorbalığa uğramayacağımı ispatlama
yoluydu.”
“Sonraki sezon
Tottenham’a geri döndüm ve menajer André Villas-Boas ile tanıştım. Beni tekrar
kiralık göndermek istiyordu ve beni izleyen birkaç iyi takım vardı. Benim için
iyi olurdu belki ama hayalim bu değildi. Hayalim, Premier Lig’de oynamak değil,
Tottenham forması ile Premier Lig’de oynamaktı.”
“Bu yüzden ona
gitmek istemediğimi söyledim.”
“Villas-Boas ise
sadece bana baktı, biraz şaşkın görünüyordu.”
“Ona, -Bu
takımda oynamam gerektiğini size kanıtlayacağım. Ve siz, her Cuma günü maçtan
önce bunu haketmediğimi ve oynamayacağımı söyleyebilirsiniz. Sorun değil.
Gitmek istemiyorum.- dedim.”
“Ve hepsi buydu.
A takım ile idman yapmama izin verdi. Bu güvenimdeki dönüm noktası oldu. Her
zaman yetenekli olduğumu hissettim ama kendim için ayağa kalkmak zorundaydım. Sanki çocukluk hayalimi görebiliyordum ve o
önümde duruyordu. Fakat Erişilemez gibiydi. Birisinin bana elini vermesini
bekliyordum. Ama hayat asla el vermiyor değil mi?”
“Kendin yakalamak zorundasın”
“İdmanlarda
adeta ateş ediyordum ama hala oyunda süre alamıyordum. Daha sonra hoca ayrıldı
ve yerine gelen Tim Sherwood, beklediğim şansı bana verdi. İlk 3 başlangıcımda
3 gol attım ve bu inanılmaz bir duyguydu, özellikle de White Hart Lane’de ki
ilk gol. Dürüst olmak gerekirse, 1. Golü atmadan önce yaşadığım zorluklar, beni
ben yapan şey buydu.”
“Açıkçası,
sonraki sezon Mauricio Pochettino geldiğinde her şey değişti. Sadece benim için
değil, kulüp için de. Hiç kimse kariyerimde Pochettino kadar büyük bir etkiye
sahip değil. Sadece kulübe fantastik yönetim felsefesi getirmekle kalmadı,
hepimizi birbirimize yakınlaştırdı.”
“Harika bir
kariyere sahipti ama neredeyse bundan hiç bahsetmiyordu. Bu onunla değil, her
zaman en iyi oyuncu olsun ya da bunun için çabalasın, oyunculara yardım etmek
ile ilgili. Tabii ki, eğer sıkı çalışmak istemiyorsanız, bir tembelseniz O da
acımasız olabiliyor. Oynamayacaksın ve kapı, onunla konuşmak için açık
olmayacak ayrıca. Fakat eğer saygılı olursan ve sıkı çalışırsan, O sana her zaman
dünyaları verir.”
“Futboldaki en
güzel anılarımdan birisi, birkaç sezon önce bir maçta hattrick yaptıktan sonra,
Pochettino beni ofisine çağırdı. O sıralar, yakındık ama çok fazla da değil. Ne yapmak istediğimden emin değildim. Kapı açıldığında O'nu, yüzünde büyük bir gülümseme ve bir elinde de kaliteli bir kırmızı şarap ile beni beklerken buldum. - Gel bir foto çekelim!"
“Harikaydı, özel
biri olduğunu düşünmüştüm. O harika biri ve ona bir menajer ve patron olarak
büyük saygı duyuyorum ama saha dışında da iyi birer dostuz. Bu, kadromuzun
neden birbirine bağlı ve çok yakın olmasının sebebi ve günümüzde bu futbolda
çok nadir görülüyor.”
“Benim için,
reddedilme başıma gelen en iyi şeydi. 2015’de ilk Kuzey Londra Derbisi
(Tottenham – Arsenal) maçında bağcıklarımı bağlarken bir flashback yaşadım.
Sanki 11’imdeydim ve Arsenal Genç Takımı’na karşı oynuyordum. Deja-vu gibiydi.
Her maç öncesinde nasıl gol atacağımı gözümde canlandırırım. –Sol köşeye bir
plase, - Sağ ayakla sağ köşeye bir vole!-
Her zaman böyleydim. Rakipler, çimlerin kesimi, her şeyi zihnimde
canlandıracağım.”
“Bu sefer,
Arsenal forması giymiş savunma oyuncularını zihnimde canlandırıyordum. Tüylerim
diken diken olmuştu.”
“Tüneldeydik,
-Tamam, 12 yılımı aldı. Kim haklı, kim haksız göreceğiz- diye düşündüm.”
“ O gün 2 gol
attım ve ikincisi galibiyeti getiren goldü. Bu, maçlardan önce hayal bile
edemeyeceğim bir şeydi. Bir kafa vuruşuydu, muhtemelen attığım en iyi kafa
golü. Top ağlarla buluştuğunda, tüm kariyerim boyunca böyle bir telaş
hissetmemiştim.”
“Son düdük
çaldığında sahada yürüdüğümü ve taraftarları alkışladığımı hatırlıyorum ve –size söylemiştim!- gibi hissediyordum.”
“Bu sadece
Arsenal ile ilgili değil, daha derin. Kendime ve her adımda bana inanan aileme
bir şeyler kanıtlamak ile ilgili.”
“Millwall,
Norwich, Leicester City’deyken, hatta kendimden şüphe duyarken bile
yapabileceğime inandığım bir şeydi.”
“Şimdi, Premier
Lig’deki 100. golden sonra birkaç kişiye teşekkür etme vakti.”
“İşler yolunda
gitmediğinde benimle birlikte buna katlanan nişanlım Kate’e teşekkür etmek istiyorum.”
“Teşekkürler
Baba, Arsenal beni serbest bıraktığında elini omuzuma koyduğun için ve ailem,
Leicester’daki evimde en düşük anımda benimle anlamlı konuştuğunuz için.”
“Teşekkürler
Anne, sayısız saatler boyunca beni buraya, oraya ve her yere götürdüğün için ve
yaptıkların için.”
“Teşekkürler
kardeşim Charlie, benimle birlikte binlerce saat bire-bir futbol oynadığın ve
bazen Teddy Sheringham olmama izin verdiğin için.”
“Teşekkürler Tom
Brady, hayatında hiç spor salonuna gitmemiş gibi görünen çocuklara umut
verdiğin için.”
“Teşekkürler
bütün takım, özellikle oynayamadığım zamanlar yanıma gelip, -oynamayı sen hak
ediyorsun- diyenler.”
“Teşekkürler
Mauricio Pochettino, bir forvet oyuncusu olarak en iyi sonuç için.”
“Ve elbette
teşekkürler bütün Tottenham taraftarları. Çocukluğumdan beri Tottenham için
oynamanın hayalini kurdum. Çok uzun bir zaman için motivasyonum gözlerimi
kapatmak ve Arsenal’e karşı gol attığımı gözümde canlandırmaktı. Bunu birkaç
kere başardım ama hiçbir zaman eskimeyecek. Şimdi ise motivasyonum biraz
farklı. Artık gözlerimi kapatıyorum ve takım arkadaşlarımla yeni stadyumumuzda
Premier Lig Kupası’nı kaldırmayı hayal ediyorum. Bu duygu için bir sonraki 100 golü takas ederdim!.”
“Geçtiğimiz
birkaç sezonda yakındık, fakat boşluğu doldurmak için her zaman tek bir yol
vardır. Korkarım biraz sıkıcı bir cevap olacak; Babamın da söylediği gibi,
çalışmaya devam etmeliyiz.”
Harry...
Kaynak: https://www.theplayerstribune.com/en-us/articles/harry-kane-tottenham-zero-to-100
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder