Böyle yazarak aslında gizliden gizliye yaşlanmaya başladığımızı mı (en azından artık çocuk olmadığımızı) itiraf ediyorum bilmiyorum ama 90'larda Türkiye'de çocuk olmak çok "başka" ve "eğlenceli"ydi.
1990'larda Türkiye'de erkek çocuk olmak, sokakta deliler gibi top oynamak, cipslerden çıkan tasolar, futbolcu kartları, Tsubasa, Pokemon, Hugo, ateriler, Şahane Pazar, Olacak O Kadar, Barış Ağabey'imiz, teletex, kasetler, walkman, ve çok daha fazlası demekti. Teknoloji, internet, bilgisayar ve akıllı telefon gibi günümüzün "en temel" ihtiyaçlarının bu denli gelişmediği zamanlarda şimdikinden daha mutlu olduğunuzu düşünmek, insana tarifi zor duygular yaşatmıyor değil.
Geriye dönüp baktığınızda aslında hiçte yavaş yavaş geçmediğini fark ettiğiniz yılları gördükçe ve adeta bir Xavi-Iniesta kadar uyumlu olan bilgisayar ve internetle daha fazla iç içe oldukça futbolu artık sokakta değil de evde, ekran karşısında oynamaya başladık. Futbola ilgi duyan her Türk erkeği gibi hepimizin genlerinde teknik direktörlük vardı ve artık bunu kanıtlayabileceğimiz bir mecraya sahiptik. Adı daha sonra "Football Manager" olarak değişecek olan "Championship Manager" ile o zaman tanıştık ve tribünlerde gibi, "şampiyonu sevmedik, sevdamızı şampiyon yaptık" diyebilmek için çalıştık.
Bu serileri oynayanlar da bilirler ki oyunun en büyük keyfi maddi açıdan sağlam durumda olan, büyük kulüpler ile değil de nispeten daha küçük kulüpler ile kazanılan başarılardır. Hatta öyle ki, oyundaki basın toplantılarına takım elbise ile katılan, "son 1 maç daha" diye geceyi sabah edenler var.
Bu yazı, İtalyan teknik direktör Claudio Ranieri ile tam da burada kesişiyor. Eski bir İtalyan savunmacı olan Ranieri'nin teknik direktörlük CV'sinde Chelsea, Atletico Madrid, formasını da giydiği Roma, Inter, Juventus, Napoli, Monaco, Valencia, Yunanistan Milli Takım menajerliği gibi çok önemli takımlar mevcut. İtalya, İspanya ve Fransa'da kupalar kazansa da onun en büyük başarısı şüphesiz İngiltere'de, Leicester City ile yaşadığı şampiyonluk.
2014'te tekrar Premier Lig'e yükselen "Tilkiler"in başına 2015 yazında Ranieri geçti. 2015/2016 yılı için hedefleri yeni yükseldikleri ligde kalmaktı. Aynı İngiliz forvet Jamie Vardy'nin art arda 11 Premier Lig maçında da gol atarak, Nistelrooy'a ait olan 10 maçlık rekorunu kırarak lige başlamasını beklemedikleri gibi Arap Baharı sonrası kabuk değiştiren Manchester City, Manchester United, Arsenal, Chelsea arasında geçmesi planlanan şampiyonluk yarışında kendilerine yer bulmalarını beklemiyorlardı.
2009'da League One'da olan takımın 2016'da Premier Lig şampiyonu olup Şampiyonlar Ligi'nde oynayacak olmasını ya masallarda ya da bahsettiğim Football Manager serilerinde duyabilir, yaşayabilirdiniz fakat Ranieri ve öğrencileri bu rüyayı gerçeğe çevirerek adeta imkansızı başardı. Öyle ki, sezon öncesi Leicester City'nin şampiyonluğuna 1'e 5000 oran veriliyordu.
Tabii ki futbol artık bir endüstri ve İngiltere'de bir Championship takımı bile İstanbul takımlarından daha fazla maddi kaynağa sahip olabiliyor. Fakat diğer devlere nazaran Leicester'ın kadro kalitesi ve maddi gücü göz önüne alındığında Akhisar Belediyespor, Alanyaspor'un Süper Lig şampiyonu olmasını örnek göstersek yanlış olmaz sanırım.
Daha önce çalıştırdığın 5 takımdan kovul, yeni bir takımın başına geç, yapabildiğin seviyede takıma yararlı takviyeler yap, eldeki oyunculardan tam verim al, taraftarın ile bütünleş, büyük rakiplerin hepsini bir bir devir ve sonunda çok büyük bir sürpriz yaşayarak ligi şampiyon olarak tamamlayıp Şampiyonlar Ligi'ne git. Bu tipik, zor ama aşırı eğlenceli bir Football Manager hikayesi ve Leicester City bu hikayeyi gerçeğe dönüştüren adam olan Ranieri'yi birkaç gün önce kovduğunu açıkladı. Hem de İtalyan çalıştırıcı ile hiçbir görüşme yapmadan. İşler bu sezon kötü gidiyordu. Hikayenin giriş ve gelişme bölümü Football Manager'a ne kadar uygunsa sonuç bölümü de aynı denli benziyordu aslında.
Karar sonrası bir açıklama yayınlayan Ranieri herkese teşekkür etti. Yaşadıkları başarıyı asla unutmayacağını belirterek, bundan büyük onur duyduğunu belirtti ama asıl altı çizilmesi gereken nokta başlıktı; "Hayallerim Öldü" diye başlamıştı Ranieri yazısına.
Leicester City bu sezon toparlar mı, tekrar şampiyonluk yaşar mı bilinmez fakat bilinen bir şey var ki, bunun gibi bir başarı bir daha kolay kolay gelmeyecek. Aslında Leicester yönetimi sadece Ranieri'yi değil biraz da Football Manager severleri kovdu ve Ranieri gibi onların da hayalleri öldü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder