27 Ekim 2011 Perşembe

Sahanıza Geçin de Başlayalım Hocam!









Manşet olarak yazdığım Metin Tekin'in anısını futbol ile ilgili olan herkesin az çok bildiğini düşünüyorum. Galatasaray - Gaziantep maçında da benzer versiyonu izledik. Bu maç ile ilgili Engin'in orta sahadaki önemi, Sabri'nin harika asisti ve hırsı, Elmander'in tek başına savaşından daha çok hakemden bahsedeceğim. Bahsedilmeyecek gibide değil zaten. Maçın hakemi Abdullah Yılmaz adeta ''Maç nasıl kötü yönetilir?'', ''Bir maç nasıl katledilir?'' dersi verdi. Türkiye'de son yaşananlara rağmen aslında iyi başlamıştı Galatasaray Gaziantepspor maçına. Melo'nun mükemmel ara pasında Kazım'ın inatçılığı ve asisti sayesinde Selçuk ile öne geçti Galatasaray. Ama bu sevinç kısa sürdü. Gol pozisyonun da sakatlanan Kazım'ın yerine, geldiğinden beri pek kendi mevkisinde oynayamayan, akabinde istenilen performansı gösteremeyen Eboue oyuna dahil oldu. Bu dakikadan sonra Galatasaray'ın baskısı azaldı. Bir pozisyonda bileği dönüp sakatlanan Gökhan Zan oyundan çıktığında, henüz oyuncu değişikliği gerçekleşmeden Gaziantepspor'un beraberlik golü geldi. Golü atan Muhammet, son dönemde adından söz ettiren genç bir yetenek. Kendini yere atma ve hakemi kandırmaya yönelik konularda da gayet yetenekli bir arkadaş. Bu golün şoku atlatılamadan Bekir Ozan'ın şutunda direkte patlayan topu kontrol eden Popov, jeneriklik bir gol ile öne geçirdi Gaziantepspor'u. Maçı katleden hakem bu kadar şok size az gelir dedi ve Gökhan Zan'ın yerine oyuna giren Servet'i oyundan attı. Her ne kadar Servet yanlış pozisyonda almış olsa, kesinlikle yanlış karar. Neden kırmızı kart verildiğini pek çok kişi anlamadı. 
Eğer ki bariz gol şansı nedeni ile verildiyse kırmızı kart, hakem seminerlerinde ''Hatalı kart nasıl çıkar?'' dersinde gösterilebilir. 


Galatasaray soyunma odasına 2-1 yenik, 2 sakat, 2 zorunlu değişiklik yapıp, 1 kişi eksik gitti. İkinci yarıda 1 kişi eksik olmasına rağmen, yenilgiyi kabul etmeyen, hırslı bir Galatasaray vardı. Karşılıklı ataklarla geçen devrede, gene Galatasaray aleyhine çalınan saçma bir faul sonrası, Sabri'ye çıkan kartla hakemin görevi devam ediyordu. Ardından Sabri'nin mükemmel asisti, Elmander'in golü ile maça bir kez daha denge geldi. Sabri'nin topu gögsü ile kontrol edişi, 3 kişi arasından sıyrılışı ve Elmander'e pası gerçekten klastı. Beraberlik golünden sonra, taraftarının da desteği ile galibiyet golünü isteyen Galatasaray, arkada çok boş alan bıraktı. Orhan'ın boş kaleye uzaktan vuruşu ile öne geçti Gaziantepspor. Akabinde Türk futbolu ve Türk hakemliği için utanç verici bir kırmızı kart çıktı. Yaptığı pres sonrası, kazandığı topla gol aramak isterken durdurulan Sabri, bir çok Galatasaraylı gibi isyan edip yerleri dövünce ikinci sarı karttan atıldı ve 9 kişi kaldı Galatasaray. Muslera'nın ikramını geri çevirmeyen Cenk, skoru belirledi. Son 1 ayda yediği toplam golü, 1 maçta yedi Galatasaray.




Öncelikle şunu söylemek istiyorumki, direkt Gaziantepspor bahsettiğim/bahsedeceğim hakem hataları ile maçı kazandı demek istemiyorum. Elbette onlarda emek verdiler. Ama kesinlikle hakem hataları kazanmalarına etki etti. Sezon başından beri elinden geldiğince pozitif anlamda futbol oynamaya çalışan Galatasaray, sürekli hakem hatalarına mağruz bırakıldı. Hakem hatası 1 hafta olur, 2 hafta olur sizde, 'futbol bu olur arada' dersiniz. Ama bu hatalar her hafta tekrarlanıyorsa orada bir sorun var demektir. Maç sonrası Ali Dürüst'ün de söylediği gibi, Galatasaray daha çok 3 puan kaybeder 
ancak futbolu bu şekilde çirkinleştirmeye kimsenin hakkı yok. Bu denli göz göre göre emekleri çalmaya kimsenin hakkı yok. Sahada adeta tiyatro vardı.Siz istediğiniz oyuncuyu transfer edin, istediğiniz teknik direktör ile anlaşın, istediğiniz kadar iyi oynamaya çalışın bunların bir önemi yok. Çünkü, bir şekilde durduruluyorsunuz. Bu kadar ciddi yatırımlar yapılan, bu denli önemli bir sektör olan futbolun heyecanının çalınmasına göz yumuluyor. 




Galatasaray'da son yıllarda özellikle saha içinde ve takımın genelinde eksik olan en önemli faktörler; özgüven, kazanma hırsı eksikliği ve yenilgiye karşı direnç gösterememeydi. Ama yavaş yavaş bunların hepsini geri kazandığımızı ve gerçek kimliğimize büründüğümüzü görmek çok güzel. Melo'nun yüz ifadesi, Elmander'in sürekli savaşması, Sabri'nin isyanı, hakem bir karar verdiği zaman bütün takımın tepki koyması (Servet'in kırmızı kartında Engin) bunlar Galatasaray'da özlediğimiz, görmek istediğimiz özellikler. Aynı zamanda Fatih Terim'in de özellikleri diyebiliriz. Bu maçı kaybetmiş olabiliriz belki ama bu özellikleri tekrar kazanmaya başladığımız bir gerçek ve bu özellikler 3 puandan çok daha değerli. Bu özellikleri kazandığınızda, yani bir futbol kimliğiniz olduğu zaman gerçek anlamda bir takım, gerçek anlamda kazanan oluyorsunuz zaten. Kısacası, galiptir bu yolda mağlup


Zeminin durumu bahsedilmeyecek gibi değil. Zaten yoğun olan lig temposu üstüne birde Milli maçlar eklenince saha zemini halen berbat durumda ve yaklaşık 2 hafta sonra bu zeminde Türk futbol tarihi açısından hayati bir maç oynanacak.

1 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Beğen