Statta en son 2006-2007 sezonunda dinlemişiz Şampiyonlar Ligi müziğini. Altı yıllık haddinden fazla aradan sonra bugün tekrar Şampiyonlar Ligi arenasındayız. Altı yılda birçok şey değişti ama Avrupa kupalarına olan başarı isteğimiz, arzumuz hiç değişmedi. Arttı bile diyebiliriz. İmparator önderliğinde geçen sezon başı gerçekleşen yapılanma devam ediyor. Sezon sonu Kadıköy'de kalkan kupa, bu sezon başı kazanılan Süper Kupa'dan sonra sıra özlenen Şampiyonlar Ligi'ne geldi.
Biz altı yıl boyunca kendi iç hesaplaşmalarımız, yanlış yapılandırmalar ve yanlış transferler ile geçirirken, Manchester United, Sir önderliğinde çıtayı fazlası ile yükseltti. 2008 yılında Şampiyonlar Ligi Kupası'nı müzesine götüren Manchester United, 2009 ve 2011 yıllarında da final oynadı. United ile çeyrek asırı deviren Alex Ferguson, tecrübesini ve sistemini iyi harmanlayıp sahaya her zaman iyi bir 'takım' çıkartıyor. Çoğu zaman oynayan oyuncuların kim olduğunun önemi olmuyor. Bunu başarabilmek tek başına zor iken bunu başarıp sürekli hale getirmek bile alkışlanası.
Old Trafford'da Manchester'a karşı kim oynarsa oynasın mutlaka zorlanır. Sadece kanat organizasyonlarındaki performansları bile korkutucu. Bizim adımıza ofansif anlamda belki çok çekinme hissi yok ama defansif olarak endişe söz konusu. Nani, Valencia, Kagawa, Van Persie, Welbeck, Scholes, Giggs, Hernandez gibi muhteşem bir ofans hattına sahipler. Geçen sezon ki takım savunması başarısını bu sezon istediğimiz gibi oturtamadığımız malum. Çok seri ve hızlı oyunculara karşı göbekte Cris ve Semih ikilisinin aşırı dikkatli ve motive olması gerekiyor. Biri tecrübeli ve fiziksel açıdan kötü, diğeri tecrübesiz ama diğerine göre fiziksel açıdan daha iyi durumda. Bu ikilinin çok iyi anlaşıp, savunmayı toparlaması gerekiyor.
Eboue için fazla bir şey söylemeye gerek yok. Hakan Balta ise her an hata yapmaya müsait yapısı ile bu uzun maraton göz önüne alındığında neden sol bek transferi yapılmadı sorusunu bir kez daha sordurtuyor. Orta sahada Selçuk-Melo ikilisinin uyumuna en fazla ihtiyaç duyduğumuz maçlardan birisi olacak. Melo'nun pitbullluğunu göstermesi gerekiyor. Selçuk ise pas ve oyun kurma konusunda üzerine düşeni her zaman ki gibi yapmalı.
Muslera, Eboue, Semih, Cris, Hakan, Hamit, Selçuk, Melo, Amrabat, Elmander, Umut ilk 11'i ile çıkacağımızı varsayarsak, Hamit'in artık uyum sorununu atlatıp beklenen performansını sergilemesi gerekiyor. Tecrübesine ihtiyacımız var. Diğer isimse Antalyaspor maçında fazlası ile istekli olan ve iyi oynayan Amrabat. Emre veya Aydın'ı da tercih edebilir İmparator ama bence son performansı ve morali düşünülünce Amrabat ile çıkılmalı.
Forvet hattına yazılacak ilk isim Umut olur. Muhteşem presi ile rakibi zorlayacaktır. Yanına Elmander ile pres hücum pres arttırılıp rakip hataya zorlanabilir. Ama Şampiyonlar Ligi'nde pozisyona girdiğinizde atamazsanız kaybınız büyük olacağı için maçın gidişatına göre Burak da oyuna dahil olabilir. Geçen sene rekor kırıp bir de kapak golü atan Muslera, geçen seneki gibi bu seneye de pek iyi başlayamadı. Bugün ona çok iş düşüyor. Hedef olarak gruptan çıkmayı belirlediğimize göre Manchester deplasmanına kimse kolay kolay 3 puan yazmamıştır. Ama alınabilecek puan ya da puanlar çok önemli. Kaybetmememek, puandan ziyade psikolojik olarak takımı rahatlatır. Daha Manchester Cehennem'e gelecek. 1993 yılında da favorilerdi. Erkenden 2-0 olmuştu ama son gülen biz olmuştuk. Gene favoriler ama bu tek ihtimali olanların hikayesi.
Manchester'ın evinde neredeyse yenemediği takım yok. İmparator'un da dediği gibi; yenilmek kolay, yenmek olay.
'Arif'in Manchester'a attığı gol' olarak literatüre giren ve fenomen olan yeni cümleler yaratmak dileğiyle...
Kazanacaklar, kazanmak için uğraşacaklar ama netice ne olursa olsun gönlümüzde hep kazandılar, hep şampiyonlar. Allah yardımcıları olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder