31 Ocak 2013 Perşembe
Didier Drogba Transferi
Futbolu yakından takip eden birisine faal olarak oynamaya devam eden Dünya'nın en iyi forvetleri kimler deseniz ilk 5 isim içerisinde muhtemelen Drogba'yı da söyleyecektir. Ercan Taner'in Hakan Şükür'ün Leeds United'a attığı gol sonrası bir ifadesi vardı; 'Alman, İtalyan, İngiliz, İspanyol hiç fark etmez' diye. Drogba içinde yerden, havadan, sağdan, soldan, gelişine, hiç fark etmez. Gerçek anlamda tam bir santrafor. Müthiş fiziğini safkan golcülüğü, oyun zekası ve liderliği ile birleştiren 'Mavi Fil', özellikle Şampiyonlar Ligi'nde çok şey yapabilecek bir futbolcu.
Mourinho'nun 'Attığı her gole, son golü gibi seviniyor' dediği Drogba, Marsilya ve Chelsea'de taraftarlarının sevgilisi olmuş, Chelsea'de yedek kaldığı dönemde Marsilya taraftarı onun geri dönmesi için 1.5 milyon Euro civarı para toplamıştı.
Geçen sene Bayern Münih ile Chelsea arasında oynanan Şampiyonlar Ligi finalinde yeri geldi sol bek oynadı, yeri geldi stoper oynadı, yeri geldi forvet oynadı, uzatmada golü attı, penaltılarda kupayı kaldırttı.
Türkiye'de yapılan en büyük transferdir benim gözümde. Marsilya ile başlayan kariyer yükselişi Chelsea ile zirve yaptı ve Chelsea'nin efsanelerinden birisi oldu. Jose Mourinho'nun Chelsea'nin başına geçtiğinde ısrarla istediği ve 'her zaman kalbimin yakınında olacak' dediği Drogba'nın artık Parçalı için ter dökecek olması heyecan verici.
Yaş ve para konusu konuşmaya değmez bile. Bu takımda daha bir kaç sene öncesine kadar Stancu'ya 5-6 milyon Eurolar veriliyordu. Drogba bonservissiz geliyor ve alacağı ücret, daha önce verilen gereksiz paralar göz önüne alındığında hiçbir şey. Ciddi sakatlık yaşamadığı sürece Türkiye'de 2-3 sene üst düzey performans göstereceğini düşünüyorum.
Kapak olduğu TİME dergisi tarafından '21. Yüzyılın En Etkili 100 Kişisi' listesine de giren Drogba, futbolda olduğu gibi futbol dışında da çok büyük işlere imza atmış durumda. Kurduğu vakıf ile reklam ve sponsorluklardan kazandığı paraları hayır işlerinde kullanıyor.
Yeteneği, tecrübesi, kalitesi, kazanma hırsı ile kimsenin burun kıvıramayacağı bir isim Drogba. Umarım sakatlık yaşamadan uzun yıllar Galatasaray forması giyer ve kupalar kaldırır.
Yazıyı Drogba'nın bir kaç sözü ile sonlandıralım;
''Kazandığımızda bize tecrübeli, kaybettiğimizde yaşlı diyorlar. Futbol hiç adil değil''
''En mutlu olduğum ya da dibe vurduğum zamanlarda taraftarı düşünürüm. Çünkü benim işim onlarla''
''Ailem beni mütevazı biri olarak yetiştirdi. Arkadaşlarım da bana bir yıldız gibi değil, gerçek bir dost gibi yaklaştı. Saygımı hiçbir zaman yitirmedim. Bu nedenle küstah biri olmadım''
(Drogba'nın sözleri Çağrı Develioğlu'nun yazısından alıntıdır)
29 Ocak 2013 Salı
28 Ocak 2013 Pazartesi
Galatasaray 2 - Beşiktaş 1 | Alışılmadık Maçta Alışılmış Sonuç
Bu sezon genel itibari ile ofansif anlamda başarılı olan ama aynı başarıyı defansif anlamda pek gösteremeyen iki takımın karşılaşmasında bol gol bekleniyordu. 2-1 bitti belki ama beklenildiği gibi çok hareketli, bol pozisyonlu bir maç olmadı. Maça baskı ve golle başlayan Galatasaray bir ara defanstaki son adamı ile ilerideki son adamı arasını 30-40 metreye kadar düşürüp dar alanda oynadı. Emre'nin golünde Umut'un açtığı orta resmen akıllı füze. Emre'de arkaya iyi sarkıp golü attı. Genel itibari ile dikine oynama ve boşa kaçma işlerini daha sık yapsa çok daha fazla pozisyona girecek, pozisyon hazırlayabilecek.
Beşiktaş beklediğimden kötü oynadı. Gol dahil 2 net pozisyonları var. Duran top, korner gibi Beşiktaş'ın çok etkili olduğu organizasyonları de fazlası ile buldular halbuki. Gol de kornerden geldi zaten. Oğuzhan ve Fernandes ikilisi ile orta alanda daha fazla top tutup pozisyon hazırlamak varken Samet Aybaba'nın Mehmet'i 11 başlatması ilginçti. Dentinho kumarı da tutmadı. Bu arada Oğuzhan, Dentinho ve Veli, Beşiktaşlıların sürekli laf ettiği Burak'tan hiçbir farkı yok. Hatta fazlaları var.
İkinci yarıya baskılı başlayıp golü hemen bulması tekrar oyuna ortak etti Beşiktaş'ı. Sneijder ve Engin değişikliği ile Galatasaray çok alışık olmadığı sisteme geçti ama üzerine Melo kırmızı kart gördü. Aynı Galatasaray gibi Sneijder de ilk maçında alışık olmadığı yerde oynadı. Maç bitiminde çağrılmasına rağmen takım ile tribünleri selamlamayan Hakan Balta'yı görünce Sneijder'in içten sevinci insanın hoşuna gidiyor. Takıma alıştıkça, maç kondisyonu arttıkça Sneijder kendisini gösterecektir. Orta sahada kalabalık olan ve Beşiktaş'ın baskı kurmasına izin vermeyen, yarım saat 10 kişi oynayan Galatasaray gene de pozisyonlar buldu ama farkı arttıramadı.
Burak yerine Umut tercihi ile bekleyen değil basan bir forvet hattı vardı ve doğru bir hamleydi. Sabri için de bir kaç kelam etmek gerekir. Türkiye futbol tarihi boyunca akıllarınca bu denli dalga geçilen, aşağılanan, küfredilen ama kimseye kötülüğü dokunmayan başka bir oyuncu yoktur sanırım. Dünde elinden geldiğince savaştı. Çoğu zaman sağ kanatta etkili oldu.
Sneijder transferi ile Galatasaray taktik anlamda bir değişim gösterecek. Bu değişimde zor ve sancılı anlar olacaktır ama tam anlamı ile oturduğunda mutlaka olumlu etki fark edilecek. Riera'nın gol atmasına sevindim. Bekteki devşirme rolünü elinden geldiğince yapmaya çalışıyor. Semih'in gene çok kritik müdahaleleri vardı. Elmander'in presi çok değerli ama henüz tam olarak istenilen düzeyde değil. Hamit özellikle çizgide çok yalnız kalıyor. Risk alan bir yapısı olduğu için bazı hatalarda fazla tepki çekiyor ama dünde ayakta kalan, savaşan, topu ileriye taşıyan nadir oyunculardandı.
Hak edilen bir derbi galibiyeti ile puan farkı 5'e çıktı. Zor fikstür için çok değerli ama lig maratonu daha çok uzun. Yazıyı İmparator'a baş sağlığı dileyerek sonlandıralım.
25 Ocak 2013 Cuma
Geçmiş Olsun Casillas!
Casillas kırılan sol elinden ameliyat oldu. 2 ay boyunca sahalardan uzak kalması bekleniyor. Mourinho ile yaşadığı sorunlar var belki ama kaptan çok ters zamanda sakatlandı. Geçmiş olsun
Wesley Sneijder Transferi
Günlerce süren belirsizliklerden sonra Sneijder sonunda Galatasaray'a imza attı. 15 gün boyunca Türkiye'de bir transfer döneminde karşılaşılan bütün klişeler (hatta daha fazlası) yaşandı. Sneijder, kağıt üzerinde Galatasaray'ın sorun yaşadığı konulara ilaç olabilecek en iyi isimlerin başında geliyor. Bütün arzumuz ve isteğimiz bu beklentinin sadece kağıt üzerinde kalmaması. Sneijder transferi psikolojik olarak büyük bir artı yaptı. Psikoloji önemli ama sahada her şeyi psikoloji yapmıyor ne yazık ki.
Para konusu gereksiz büyütülen, konuşulan ayrıntı. Elbette Sneijder gibi üst düzey bir oyuncu belirli şartlarda gelecekti. Geçen sezon genel olarak hissedilen, bu yıl ise bazı maçlarda hat safhaya çıkan ofansif anlamda yaratıcı eksikliği, pozisyon alternatifi üretmede yaşanan sıkıntıyı, kapalı savunmaları açma sorununu gidermek açısından Sneijder nokta atışı olabilecek bir oyuncu. 4-4-2 sisteminde bu sene özellikle kanat oyuncularının formsuzluğu, Melo - Selçuk ikilisinin geçen seneye göre daha düşük performans göstermesi daha yumuşak bir orta sahaya neden oldu. Sneijder bu sorunlara çare olabilecek, Burak ve Umut gibi pasa bağlı forvetlerin performansını direkt etkileyebilecek bir oyuncu.
Sistemin değişimi de söz konusu. 4-4-2'den 4-2-3-1, 4-1-4-1' ya da 4-3-1-2'ye dönülmesi muhtemel. Sistem değişikliğini geçen sene desteklemezdim ama bu sene performans ve Sneijder transferi sonrası destekliyorum. Taktiksel değişikliklerden Galatasaray'a en uygun olaranı 4-2-3-1 gibi gözüküyor. 4lü savunma önünde Melo ve Selçuk ikilisi. Selçuk'un geriden oyun kurma görevine özellikle geçen seneki formu ile Melo'nun rakibi karşılaması ve rakibe baskısı önemli. ileride Amrabat(Emre) - Sneijder - Hamit üçlüsü, önlerinde de tek forvet. Sneijder gerçek bir 10 numara ve Galatasaray'ın değiştireceği sistemi bilen bir oyuncu. Taktiksel anlamda geçiş süreci sancılı ve sorunlu olabilir. Beklerin performansı da önemli. Geçen seneki gibi formda bir Eboue ve iyi bir sol bek transferi ile bu sistemde Galatasaray, Sneijder'i tam verimi ile kullanabilir.
Bu yıl Hamit'e yapılanlar umarım Sneijder'e yapılmaz. Sneijder idmanlara katılıyordu ama maç kondisyonu tam değil. Yepyeni bir ülkeye, takıma, şehire geliyor. Mutlaka bir uyum süreci olacaktır. Hemen İnter'de Mourinho önderliğindeki performansına ulaşmasını beklemek hata olur.
Adam eksiltebilen, iki ayağını da kullanabilen, frikiklerde etkili olan, 'al da at' pasları konusunda başarılı olan Sneijder'in yapacağı katkılar çok değerli. Uzun bir süre sonra beni bu kadar heyecanlandıran bir transfer olmamıştı. Umarım sakatlık vb durumlar yaşamaz ve uzun yıllar başarılı bir şekilde Parçalıyı giyip kupalar kaldırır.
21 Ocak 2013 Pazartesi
20 Ocak 2013 Pazar
Aslolan Galatasaray'dır...
Fiorentina Tribünleri |
Fatih Terim: ... Unutmamamız gereken bir gerçek var. Ne ben ya da başka bir teknik direktör ne futbolcular ne yöneticiler ne başkan ne de transfer edilmesi gereken futbolcular... Hiçbiri Galatasaray'dan büyük değildir. En başta ben olmak üzere hiçbirimiz Galatasaray'dan büyük olmadık, olamayız da...
Bir tek gerçek vardır o da aslolan Galatasaray'dır...
19 Ocak 2013 Cumartesi
Kasımpaşa 2 - Galatasaray 1 | Pastanın Tadı Bozulmaya Başlıyor
Galatasaray'ın sorunları belli. Tekrar uzun uzadıya yazmaya gerek yok. Devre arasına girerken ki halinden çok daha kötü bir Galatasaray vardı Kasımpaşa karşısında. Eboue ve Amrabat Afrika Kupası'na gitti belki ama zaten bu sezon çokta iyi performans göstermediler. Onlardan çok ruhunu, kimliğini kaybetmiş gibiydi takım. 1-0'dan sonra maçı kafada bitirdi oyuncular. Kazanma hırsı adına bir şey görmedik.
Beklerin etkisizliği, kanat oyuncularının yokları oynaması, orta sahadaki verimsizlik derken bu sene Galatasaray'a karşı başarılı yapıldığında sonuç veren önde basma ve alan daraltmayı iyi uygulayan Kasımpaşa, adeta dökülen savunmanın da etkisi ile hak ettiği bir galibiyet aldı.
Emre Çolak ile ilgili fazla bir şey söylemek istemiyorum artık. Kendisi de twitterda paylaştığı şarkılar gibi kötü. Oyun zekası bu denli kıt, bir maç iyi oynayıp ertesi maç ilk kez futbol oynuyormuşçasına davranan başka oyuncu yoktur sanırım. Melo'nun her maç dökülmesini de unutmamak gerek. Fatih Terim'in Emre'ye maç boyu sabretmesi, 'Transfer lazım' demenin FatihTerimcesi belki de. İnsanın aklına başka bir şey gelmiyor. Bayern Münih 30 milyon Euro verip tarihindeki en büyük transferi yapıp kulübesini güçlendiriyor ama Galatasaray daha ilk 11 oyuncusu olarak oynatabilecek bir oyuncu transfer edemiyor.
Sabri ile aklı sıra halen dalga geçenler var ama bugün çok kötü futbol sergileyen Galatasaray'ın ayakta kalan, kalabilen 1-2 oyuncusundan birisi de kaptandı.
Galatasaray'ın ciddi anlamda transfere ihtiyacı var. 2-3 senedir sol bek yok. Orta sahada yaratıcı özellikleri olan, kapalı savunmaları açabilecek bir oyuncu ihtiyacı da çok bariz. Uzun vadede orta sahaya ve stopere de ihtiyaç var. Ama gelin görün ki 2 haftadır Sneijder'den başka bir şey duymuyoruz. Geleceği de yok bu gidişle. Ne Sneijder'in alternatifi, ne de ihtiyaç olan diğer bölgelere yönelik bir çalışma ortada yok. Ama devreyi lider kapatmış, Şampiyonlar Ligi'nde de üst tura çıkmış bir Galatasaray'ın içinde sürekli sorun ve çekişme var. Devre bitti kamp başladı, kamp bitti lig başladı ortada transfer yok. Ünal Aysal'ın geçen sene söylediği ve büyük olay olan 'çilek' konusu gözleri bayağı bir boyamış gerçekten. Çilek diye diye pastanın tadı bozulmaya başladı.
Nasıl ki Galatasaray'ın bu denli kötü oynamaya hakkı yoksa, Fatih Terim'e o açıklamaları yaptırmaya da kimsenin hakkı yok.
18 Ocak 2013 Cuma
17 Ocak 2013 Perşembe
15 Ocak 2013 Salı
Sneijder Transferi ve Kriz Yönetimi
Ne Türkiye'ye ilk kez bir yıldız geliyor ne de Galatasaray ilk kez bir yıldız transferi yapıyor. Sneijder transferi sürecinde 1 hafta geride kaldı. İlk gün olduğu gibi bugünde bir bekleyiş hakim. İş artık paranoyaya dönmüş durumda. Gecenin köründe ortada bir şey yokken bir kaç kendini bilmezin sözüyle hava alanına gelmeyen oyuncuyu karşılamaya gidiliyor.
Bunda krize dönen bu sürecin tam olarak yönetilememesinin de payı var. Galatasaray resmi internet sitesi Ünal Aysal'ın 'Sneijder transferi %95 bitti' haberi yalanlanıyor, yarım saat sonra Başkan yardımcısı Refik Arkan, Sneijder'in teklifi %95 kabul edeceğini açıklıyor. Bir diğer yönetici 'kararını 24 saat içinde verecek' derken diğeri 'bence gelmeyecek' diyor. Tam umutlar tükenirken Abdurrahim Albayrak bir TV kanalına çıkıp 'Sneijder yeni Hagi olmak istiyorum dedi' diye açıklama yapıyor. Daha yönetimin içinde bir standart, ağız birliği ve soğukkanlılık yokken taraftarların ne yapmasını bekliyorsunuz? Bir umut karşılamaya giderler işte.
Galatasaray'ın acilen transfer yapması gerekiyor. Sol beke ve stopere ciddi ihtiyaç var. Şu anki stoperlerin yedeği Gökhan Zan. Sol bekte devşirme Riera dışında güven veren yok. Ama transfer dönemi açıldığından beri bu bölgelere somut bir adım görmedik. Sneijder transferinin beklendiği, olayın saçma sapan bir hal aldığı şu son günlerde başka bir somut transfer adımı atılsa hem yönetim hem de taraftar rahatlayacak, baskı azalacak, konu değişecekti. İnsanlar neyi beklediğini de bilmiyor. Inter ile Sneijder arasında sorun mu var, Sneijder gelmek mi istemiyor, Sneijder mi istenmiyor. Her kafadan bir ses var ve bu çok sesliliğe yönetimde katılmış durumda.
Millet olarak ani galeyana gelen parlayan bir yapımız var. Bu bir gerçek. Kulüp ile birlikte oyuncu ile de anlaşıldıktan sonra KAP'a bildirim yapılması çok daha sağlıklı olurdu. Türk basını reyting uğruna ortalığı karıştırmayı beklerken yöneticilerin buna zemin hazırlaması da beklentiyi, stresi ve gerginliği arttırdı.
3 gün sonra lig başlıyor. Çoğu kişi yeter be gelmezse gelmesin deyip, 5 dakika sonra resmi siteyi yeniliyor. İçten içe gelmesini istiyor. Gelir mi gelmez mi bilmiyorum ama bir an önce bu işin sonunun gelmesi gerekiyor.
14 Ocak 2013 Pazartesi
13 Ocak 2013 Pazar
Sneijder Çıkmazı
Son 3-4 gündür Sneijder haberleri ile yaşıyor insanlar adeta. Geldi, gelecek, anlaşıldı, ailesi ile görüşüyor, menajeri yalanlamış, her şey tamam imaj hakları kaldı, uçak bileti alındı derken Pescara ile oynanan maç sonrası Sneijder konuştu ve acele karar vermek istemediğini, transfer döneminin kapanmasına daha 2 hafta olduğunu açıkladı.
Transferin kapanmasına 2 hafta zaman olabilir ama Galatasaray'ın beklemek için fazla zamanı yok. Haftaya ligler başlıyor. Sneijder idmanlara katılıyor olabilir ama maç kondisyonu eksik durumda ve uyum konusu da var. Artık bir an önce bu transferin sonuçlandırılması gerekiyor. Inter başkanı Moratti'de bir nevi Sneijder'e rest çekerek ya gider ya da Inter'de kalır dedi.
Sneijder'den bahsetmiştik. Kalitesine diyecek hiçbir şey yok. Ama Türkiye'ye gelmeyi son çare olarak gören, daha cazip bir yerden (İngiltere dedikoduları revaçta) teklif almayı bekleyen, isteksiz bir görüntü sergileyip oyalayan oyuncu başarılı olur mu insan düşünmeden edemiyor. 15 Ocak'a kadar Sneijder'e zaman verildiği konuşuluyor. Özellikle son açıklamasından sonra (geç bile kalındı) alternatiflere yönelmek gerekir. Sneijder'e kızılması da doğru değil. Sonuçta kendisi için en iyisini istiyor. Türkiye bu tarz oyuncular için vitrin değil elbette. Daha üst düzey bir ligde oynamak ilk tercihi. İlk etapta Türkiye yerine İngiltere, İspanya, Almanya, Fransa gibi ligleri istemesi çok normal. Olayın biraz romantikleşmesi de her zaman olduğu gibi aşırı beklentiye girilmesi. Çok ani parlayan, tepkiler veren bir milletiz. Medyayı ve duyumcuları da unutmamak gerek.
Sneijder için bir kaç seçenek var. İlki çok daha az paraya İnter'de devam etmekti ama Moratti'nin son açıklamasından sonra bu seçenek pek mümkün değil gibi. Olsa bile yatmaya devam edecek. İkinci seçenek Galatasaray. Üçüncü seçenek Rusya veya muadili çok yüksek para verebilecek bir kulüp ve son seçenek olarak transferin önündeki en büyük engel olan İngiltere beklentisi. İngiltere'nin büyük kulüplerinden teklif bekliyor ve belli ki şu ana kadar istediği teklifi almış değil. 2 hafta zaman istiyor. 2 hafta sonra gelmiyorum dediği an transfer dönemini bitirmiş olur ve Galatasaray'ı zor durumda bırakır. Manevi çöküntü de söz konusu.
Yönetimi Shaqiri ve Podolski konularında çok eleştirmiştim. İkisi alınsa büyük ihtimalle Muslera gibi uzun süredir kanayan yaraya ilaç olacaklardı. Sürekli reklam yapıp icraat yapmayınca elden kaçtılar. Sneijder konusunda da kulüp ile anlaşıp, oyuncu ikna edildikten sonra Kap'a bildirim yapılması daha sağlıklı olurdu. Genede gelişme söz konusu. Kulüp ile her konuda anlaşılıp (hatta 15 Ocak'a kadar protokol imzalandığı ortaya çıktı) oyuncuya da maddi anlamda istediği bütün şartlar sunuldu ve kararı bekleniyor. İşi buralara getirmek bile bir başarıdır. Başta İtalya ve Hollanda basını olmak üzere çoğu yerde sürekli Galatasaray adı dönüyor. Evet derse zaten transfer olacak. Hayır derse de yönetim biz kulüp ile anlaştık, oyuncuya da istediği şartları sunduk ama Türkiye'ye gelmek istemedi denecek.
Sneijder'e alternatif düşünülmemesi ve transfer ihtiyacı olan diğer mevkiler ile ilgili çalışma olmaması çok büyük bir hata olur. Ujfalusi'nin en az 1 ay daha sahalardan uzak kalacağını düşünürsek, Galatasaray devre arası transfer sezonunu sadece Sneijder ile geçiştiriyorsa sıkıntı yaşama olasılığı çok yüksek. Kesinlikle 1 sol bek transferi yapılmalı. Uzun vadede stopere de ihtiyaç söz konusu.
Sneijder İngiltere'nin büyük takımlarından teklif, Galatasaray da Sneijder'den haber bekliyor. Çok büyük bir futbolcu ama Galatasaray'dan büyük değil. En geç pazartesi gününe kadar süre tanınmalı, olmuyorsa alternatiflere yönelmeli yönetim. Melo'nun bu sezon öncesi menajeri ile yaptıkları ortada. Yönetim alternatif düşünmediği için zor durumda kalmıştı. Bu sefer aynı hataya düşmemek gerek.
Bu transfer hikayesi çoktan Forlan, Shaqiri ve Podolski hikayelerini geçti. Büyük oyuncuları transfer etmekte büyük sıkıntı. Türkiye için düşünürsek, Sneijder'e burun kıvırmak pek mümkün değil. Takım içi dengeler gereksiz büyütülen ayrıntı. Barcelona'da da Messi ile Adriano aynı parayı almıyor elbette. Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu, İtalya ligi şampiyonluğu yaşamış, Milli Takım ile Dünya ikincisi olmuş ve kaptanlık yapmış dünya klasındaki bir oyuncu elbette bazı yüksek şartlar isteyecektir.
Bu çıkmaz nasıl sonuçlanır bilemiyorum süreç uzadıkça sıkıntı, stres de artıyor. Bu yüzden bir an önce sonuçlanmalı.
Etiketler:
Galatasaray,
İnter,
Massimo Moratti,
Transfer,
Wesley Sneijder
12 Ocak 2013 Cumartesi
Geçmiş Olsun Ujfa!
Sezon başında sakatlığı ile bizi üzen Ujfalusi tam yavaş yavaş iyileşiyor derken tekrar sakatlandı ve 4-6 hafta arası daha takımdan ayrı kalacağı açıklandı. Geçmiş olsun kaptan!
Nuri Şahin Eve Döndü
Dortmund'un 2010-2011 sezonu şampiyonluğundaki performansı ile taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazanan, orta sahadaki katkısı ile Bundesliga'da oynayan oyuncular arasında yapılan ankette sezonun oyuncusu seçilen Nuri Şahin tekrar Dortmund'a geri döndü.
Ayrılış zamanı olarak aslında doğru bir zamanlamaydı. İyi performans göstermiş, Almanya'da şampiyonluk yaşamıştı. Real Madrid gibi bir takım tarafından ilgilenilmek bile büyük bir olayken, transferi onun gibi bizi de çok mutlu etmişti. Ama yaşadığı sakatlık ve sezon öncesi kampı kaçırması Real Madrid gibi vitrin bir kulüpte, çok dişli rakipler arasında Nuri'yi bayağı zorladı. Çok fazla şans bulamadı, bulduklarını da çok iyi değerlendiremedi. Real Madrid'in uzun süre hasretini çektiği şampiyonluk yolunda Mourinho'nun oturan kadroyu bozmak istememesi de Nuri için bir diğer olumsuz etkendi.
Bir ara Galatasaray ve Fenerbahçe ile anılsa da kariyerine Avrupa'da devam etmek istediğini açıkladı ve bu sezon başı Liverpool'a kiralandı. Liverpool kariyerine de nispeten iyi başladı aslında ama daha sonra pek şans bulamadı.
Ve Nuri Şahin dün tekrar Dortmund'a döndü. Kiralık sözleşmesi 1.5 senelik ve satın alma opsiyonu mevcut. Heyecanı ve mutluluğu basın toplantısındaki her halinden belli oluyordu. Umarım tekrar formasına kavuşur ve eskisi gibi takımın vazgeçilmezlerinden olur.
Şampiyonlar Ligi'nde adeta ölüm grubuna düşen, Ajax ile Avrupa Ligi için yarışması beklenen Dortmund, harikalar yaratıp grubu lider bitirip üst tura çıksa da, ligde Bayern Münih'in 12 puan gerisinde kalmış durumda. Form tutan Nuri mutlaka katkı sağlayacak, puan farkının azalmasında önemli bir etken olacaktır.
Etiketler:
Borussia Dortmund,
Liverpool,
Nuri Şahin,
Real Madrid
11 Ocak 2013 Cuma
Nice Şampiyonlukların Zaferlerin Mekanı...
Bugün 11 Ocak 2013. 2 yıl önce bugün Ali Sami Yen kapılarını son kez açmıştı taraftarına. Son kez haykırırcasına söylendi tezahüratlar. Son kez yandı meşaleler. Rakibin kim olduğunun bir önemi yoktu. Rakip ayrılıktı çünkü. Ve nice zaferler kazanılan statta bu maçı kazanmak mümkün değildi ne yazık ki. Sözde daha iyi bir stada geçildi ama herkes hissediyorsa da başkasına söyleyemiyor; hep bir şeyler eksik. Mecidiyeköy'den geçerken 'O' tarafa bakılamıyor, her maça gidişte, nostalji fotolara bakıldığında, maçlar izlendiğinde anılar canlanıyor, mabet hatırlanıyor, özleniyor.
Bu ayrılık, yeri doldurulamayacak ayrılıklardan. Bugün bile halen kimsenin tam anlamı ile sahiplenemediği, bir ton rezillik ve sıkıntı ile sözde lüks stada geçilme bahanesi ile evimizin yıkılışını izledik.
Bazı fotoğraflar vardır yoruma gerek olmayan. Bu da onlardan.
Ali Sami Yen Stadı
Hayatımın tam ortası
Nice şampiyonlukların
Zaferlerin mekanı
Her köşende bir anın var
Hüzünler ve mutluluklar
Gözümde yaş kalbimde sızın
Zaman ayrılık zamanı
Seni yıkan dozerin...
10 Ocak 2013 Perşembe
Devre Arası Transfer Dönemi ve Sneijder Konusu
Devre arasını değerlendirirken eksikliklerden bahsetmiştik. İlk etapta geçici değil kalıcı bir çözüm yaratması adına sol bek ve ofansif anlamda yaratıcı bir futbolcu transferinin yapılması gerektiği malum. Ünal Aysal'ın açıkladığı isimler, Carlinhos, Chadli ve Sneijder. Sneijder'i sona yazdım çünkü gelmesini en çok istediğim oyuncu olmasıyla birlikte atılan en somut adım konumunda.
Oyuncunun transferi için İnter kulübü ile anlaşıldı. Bülent Tulun'un yaptığı açıklamaya göre geriye sadece Sneijder'in 'evet' demesi kaldı. Ücretinde indirime gitmediği için İnter ile sözleşme yenilemeyen Sneijder'in gelme ihtimali bile birkaç günde insanları adeta delirtmiş durumda. Forma numarasının gereklilerini yerine getiren bir oyuncu. Tam anlamı ile komple bir 10 numara. Oyun kurma, yaratıcılık, pas, şut ve duran toplardaki yetenekleri ile Galatasaray'a ilaç olabilecek, her takımın sahip olmak isteyeceği türden kendi mevkisinde faal olarak futbol oynayan en iyi 10 oyuncudan bir tanesi bana göre.
Bazı oyuncular için, 'kötü oynar, 89 dakika adeta sahada yoktur ama 90. dakikada şapkadan tavşan çıkartır ve maçı kazandırır' derler. Sneijder bu tarz bir oyuncu. Alacağı paranın takım içi dengeleri bozacağı konuşuluyor. Gelirse takım içi dengeleri bilmem ama bazı başka dengeler bozulur. Çok yönlü bir oyuncu ve inanılmaz bir pasör. Ajax altyapısının nadide örneklerinden. Real Madrid'den sonra Mourinho'nun isteği ile İnter gibi Sneijder de 2009/2010 sezonunu mükemmel geçirmişti. Olası transferi halinde 4-4-2 sisteminde oynayan Galatasaray'ın 4-4-1-1, 4-2-3-1, 4-3-3 sistemlerine geçme ihtimali yüksek.
KAP'a bildirmek transfer etmek demek değil. Galatasaraylıların KAP ile kötü hatıraları var. Daha önce bildirilip transfer edilmeyen oyuncular olmuştu. Beklentiler gene çok yüksek. Transfer gerçekleşmezse hayal kırıklığı da aynı şekilde olur. Orta sahaya bir transfer gerekiyor. Bu Sneijder olursa yapılabilecek en iyi ve akıllıca transfer olur.
Transfer için adı geçen diğer isim Carlinhos ve Chadli. Her ne kadar Chadli, Sneijder'in alternatifi gibi dursa da bugün öğleden sonra Milan yönetimi Galatasaray'ın Boateng için teklif yaptığını ve teklifin reddedildiğini açıkladı. Sol bek transferi sadece bu senenin değil neredeyse 2 senedir beklenilen bir transfer. Riera'nın sürpriz performansı ile yama yapılmış durumda ama gerçek bir sol beke ihtiyaç var. Böylece Riera'dan sol açıkta da faydanılabilir.
Gelecek kadar gidecek oyuncular da önemli. Ceyhun Kayserispor'a kiralandı. Aynı şekilde Furkan'ın da kiralanacağı dedikodular arasında. Sezon başından beri şans bulamayan Baros ile de artık yollar ayrılmalı. Sezon başındaki sakatlığı ile sadece bir defans oyuncusu olmadığı anlaşılan Ujfalusi'nin sakatlığının tam olarak geçmesi ve form tutması için en az 4-6 hafta gerek. Sezon sonuna doğru aksilik olmazsa dönecektir ama gelecek sezon için yerli statüsünü de düşünerek yerli bir stoper transferi mantıklı bir hamle olacaktır.
Sneijder'in 1-2 gün içerisinde karar vermesi bekleniyor. Umarım sonunda Galatasaraylıların mutlu olacağı kararı verir ve parçalıyı giyer.
Etiketler:
Bülent Tulun,
Carlinhos,
Chadli,
Galatasaray,
İnter,
KAP,
Sneijder,
Transfer,
Wesley Sneijder
8 Ocak 2013 Salı
FIFA Yılın Saçmalığı
FIFA tarafından her yıl düzenlenilen ödüller açıklandı. Messi, 2012 FIFA Ballon d'Or Ödülü'nü 4'üncü kez alan ilk isim oldu. Her ne kadar ödülü Ronaldo'nun hak ettiğini düşünsem de 2012 Yılın 11'i daha da rezalet.
FIFA Yılın 11'i: Casillas, Dani Alves, Ramos, Pique, Marcelo, Xabi Alonso, Xavi, Iniesta, Ronaldo, Messi, Falcao
Falcao hariç Real Madrid ve Barcelona karması söz konusu ama futbol sadece bu iki kulüp değil. Şampiyonlar Ligi Final'ini Chealsea - Bayern Münih oynadı, Manchester City yıllar sonra şampiyon oldu, Juventus ligi namağlup bitirerek şampiyon oldu, Dortmund'un yaptıkları ortada. Örnekler çoğaltılabilir. Lahm, Pirlo, Drogba, İbrahimovic, Götze gibi oyuncuların olmaması saçmalıktan başka bir şey değil. Jose Mourinho'nun katılmamasına şaşmamalı.
2012/2013 Sezonu Galatasaray İlk Yarı Değerlendirmesi
Geçen sezon kazanılan şampiyonluk sonrası yeni sezon hedefleri ve yapılması gerekenler belliydi. Ligde tabi ki şampiyonluk, çok uzun bir süre sonra gidilecek olan Şampiyonlar Ligi'nde de gruplardan çıkabilmekti. Galatasaray, 2012-2013 sezonu devre arasına lige lider, Şampiyonlar Ligi'nde de gruplardan çıkarak girdi. İlk etapta bakıldığında konulan hedeflerin izinde gidildiği bir gerçek ama performans olarak bazı sıkıntılar söz konusu.
Galatasaray'ın geçen seneki en büyük avantajlarından birisi sadece Lig'de mücadele ediyor oluşuydu. Avrupa Kupaları'na katılamamak kötü elbette ama Türkiye Kupası'ndan da elenilmişti ve haftada 1 maç yapılıyordu. Bu sezon ise yeni oluşturulan bir takım uzun yıllar sonra yeniden Şampiyonlar Ligi macerasına da atıldı.
Geçen sezon takım olarak sorunlar belliydi. Defansif anlamda rekor kırılmıştı ama ofansif ve yaratıcılık anlamında bireysel performans çoğu zaman sıkıntı yaratmıştı. Sıkıntı, takım oyunu ve bazı futbolcuların üstün performansı ile kapatılıyordu. Bu sezon ise Selçuk, Melo, Elmander, Muslera ve Eboue gibi oyuncularının genel anlamda geçen seneye göre düşük form düzeyleri önemli bir etken. 4-4-2 sisteminde kanat oyuncularının ofansif varyasyonları geçen seneye göre üst düzeye çıkartması için transfer edilen Hamit ve (özellikle) Amrabat'ın tam anlamı ile bekleneni verememesi de sıkıntının devam etmesine neden oldu. Orta sahada Selçuk-Melo ikilisi geçen seneye göre daha sönük kalınca Hamit'e biraz fazla yük bindi ve sabırsız yurdum taraftarından bazı maçlarda gereksiz tepkiler aldı.
Mevki mevki gidecek olursak;
Kale
Muslera çok iyi bir kaleci. Bu yadsınamaz bir gerçek. Takıma katılışı ile kanayan bir yara olan kaleci sorununa ilaç oldu. İlk geldiğinde adaptasyon sorunu yaşadı. Bazı kötü maçlar çıkardı ama bu süreç kısa sürdü ve sonrasında Galatasaray kalesini uzun bir aradan sonra gerçek bir kalecinin koruduğunu hissetti herkes. Rekorla biten bir sezon sonrası bu sezon inişli çıkışlı bir grafik sergilediğini söyleyebiliriz. İlk akla gelenler Manchester United deplasmanında kurtardığı penaltı ve Eskişehirspor maçında yenilen goldeki refleksleri ve çabası. Muslera çok daha iyi performans sergileyebilecek bir kaleci ve özellikle Şampiyonlar Ligi'nde başarı için sergilemeli.
Defans
Geçen sezon çoğu kişinin adını bile bilmediği, beklenmedik bir anda ortaya çıkan, çıkarılan Semih ile De Bour etkisi beklenilen Ujfalusi'nin mükemmel uyumu ve iyi performansı, Eboue'nin kalitesini göstermesi ile Hakan Balta'nın nispeten iyi performansı ile sağlam bir defansif hat söz konusuydu. Gaziantepspor'dan transfer edilen Dany, Ujfalusi'nin sakatlığı ile beklenenden önce forma şansı buldu. Ujfalusi'nin bir stoperden çok daha fazlası olduğu sakatlanınca anlaşıldı. Defans hattını toparlayan, Semih'in performansının yükseltenin o olduğu, lider olduğu çok net bir biçimde ortaya çıktı. Sadece bu sene değil, 2-3 senedir çok net problem olan sol bek konusunda transfer yapılamaması ve Hakan Balta'nın kötü performansı geçen seneki gibi devşirme şekilde geçici olarak çözülmek isteniyor.
Takımda istenmeyen, gönderilmesi beklenen Riera sol bekteki performansı ile bir anda göz bebeği oldu. Futbol zekası ve tecrübesi üst düzey olduğu için kısa sürede uyum sağladı ve iyi iş çıkardı. Kanattan devşirme olduğu içinde bindirmeleri ve ortaları ile de tehlike yaratıyor. Ters kademeye dahi giriyor artık. Ama bu gerçek bir sol bek transferine ihtiyaç olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Eboue kesinlikle geçen seneki Eboue değil. Çok düz oynuyor. Bindirmeleri, adam geçmeleri bazı maçlarda hiç yok. İyi bir Sabri çok rahat keser bu Eboue'yi. Hayal kırıklığı yaşattı ilk devre itibari ile. Dany'e gelecek olursak, henüz şahsen çözebilmiş değilim. Bir bakıyorsunuz harika müdahaleler, zamanlaması iyi kademeler ve markajlar, bir bakıyorsunuz inanılmaz saçma pas hataları ve adam kaçırmalar. Tam anlamı ile güven verebilmiş değil. Bunda yeni bir takım, yeni bir savunma hattının etkisi de var tabii ki. Ama potansiyeli çok yüksek ve seri bir oyuncu. Semih bazı maçlarda Ujfalusi'yi çok aradı ama Ujfalusi her zaman onun yanında olmayacak. Sadece Galatasaray'a değil, Türkiye Milli Takımı'na da uzun yıllar hizmet edecek inşallah. Küçük yaşta Şampiyonlar Ligi tecrübesi yaşaması çok güzel.
Geçen seneki diri savunmaya nazaran bu sezon çok daha yumuşak bir savunma söz konusu. Rakip gol atmasa bile bir şekilde gol yiyor Galatasaray. Ujfalusi'nin döneceğini düşünürsek devre arası olmasa bile sezon sonu iyi bir stoper transferi düşünülmeli. Sol bek için aynı durum söz konusu değil. O çok daha önemli bir konu.
Orta Saha
Geçen sene bütün sezona yayılan Selçuk-Melo uyumu yanı sıra belli dönemlerde iyi performansları ile öne çıkan Engin, Aydın, Emre ile Galatasaray'ın takım oyunu ve savunması kusurlarını örtüyordu. 4-4-2 sisteminde kanatlarda oynayan oyuncular devşirme olmaları ve yaratıcılık anlamında sınırlı kapasiteleri özellikle iyi kapanan takımlara karşı oyunun kitlenmesine neden oluyordu. Buna karşılık transfer edilen Amrabat ve Hamit'in ilk yarı itibari ile gerçek performanslarını görebilmiş değiliz. Hamit gerekirse merkezde de, bekte de, çizgide de oynayabilen tecrübeli bir futbolcu olmasına rağmen uyum sorunu yaşadı. Maçlarda sorumluluk almaktan korkmayan bir yapısı var. Bu da çoğu zaman fark yaratmasını sağlıyor. Uyum sorununu atlatıp form tutan bir Hamit bu soruna çözüm olacaktır.
Şahsen aşırı yüksek bulduğum bir bedel ile takıma katılan Amrabat yetenekleri olan, potansiyeli yüksek bir oyuncu ama tecrübe ve mental açıdan gelişime ihtiyacı var. Bazı maçlarda çok etkiliydi ama bazı maçlarda da adeta sahada yoktu. Kötü maçları iyi olanlara nazaran fazla.
Saçma sebeplerle takıma geç katılan, hazırlık kampını kaçıran ve aklı halen geçen senede olan Melo fazlası ile cepten yedi. Ligin özellikle ilk 2 ayında çok vasat performans gösteren Melo halen istenilen düzeyde değil. Devre arası en çok konuşulma nedeni Elazığ'da penaltı kurtarması. Şans bulan Yekta bu şansı iyi değerlendirdi. Yerli rotasyonunda önemli bir isim.
Sezon öncesi 3-2 kazanılan Süper Kupa maçındaki hareketi nedeni ile 11 maç ceza alan ve sezona çok kötü başlayan Engin hem performans hem de bu tarz hareketlerden arınma adına olumlu bir gelişme gösterebilmiş değil. Aydın ve Emre bahsedilen yaratıcılık eksikliğini giderebilen, kilidi açabilen, ofansif varyasyonları arttırabilecek kapasiteleri sınırlı, Türk futbolunda çoğu oyuncuya verilmeyen şansa kat kat sahip olan oyuncular. Aydın çoğu zaman çaresizlikten oynayan bir isim. Emre de özellikle bu sezon sürekli kendi etrafında dönerek futbolda yeni bir akım başlatma derdinde!
Bu sezon Galatasaray'ın topla oynama yüzdeleri çok yüksek. Ama bu yüzde oyuna ve pozisyonlara yansımıyor. Defans, Melo, Selçuk üçgeninde sürekli top çevirip, özellikle kanatlardan tehlikeler yaratamadıktan sonra topla çok oynamanın bir artısı kalmıyor. Topu doğru oynayabilmek önemli olan.
Forvet
Son 2 sezon ki performansı ve gösterdiği gelişim ile bütün dikkatleri üzerine çeken Burak'tan Şampiyonlar Ligi'nde bu denli bir performansı kendisi bile beklemiyordu belkide. Özellikle hava toplarındaki gelişimi dikkat çekici. Ama Burak diğer takım arkadaşlarına bağlı tipte bir forvet. Yani ona pas atmaz, pozisyon hazırlamazsanız Burak'tan tam verim alamazsınız. Ondan topu sürüp 3-4 rakibi geçip gol atmasını beklenmemeli. Selçuk başta olmak üzere ona atılacak paslar ve forvette partneri tarafından hazırlanacak pozisyonlar Burak'ın performansını belirleyecek düzeydi.
Sezon başı rotasyonda kullanılmak için kiralanan Umut'un gösterdiği form sürpriz oldu. Sezona harika başladı. Elmander gibi pres yapan, rakip savunmayı rahatsız eden, hırslı ve takipçi bir forvet. Onun için tam bir görev adamı diyebiliriz. Sezon sonu bonservisi alınmalı.
Bu ülkeye bonservissiz geliyorsanız beklenti çok düşüktür. Size gösterilen değer bonservisiniz ve alacağınız ücret ile paralellik gösteriyor. Geçen sezon bonservissiz gelmiş olmasına rağmen hırsı, golleri, profesyonelliği ve adamlığı ile taraftarın en çok sevdiği oyunculardan oldu Elmander. Rakibe baskı, rakip sahada top tutma, arkadaşlarını pozisyona sokma gibi önemli işleri layığı ile yapıyor ama yaşadığı büyük sakatlık sonrası henüz tam toparlanabilmiş değil.
Çift forvet sisteminde yazılacak ilk isim mutlaka Elmander olmalı. Elmander, özellikleri ile Burak ve Umut'u pozisyona sokabilecek, rakibi rahatsız edebilecek bir oyuncu. Umut ve Burak aynı tipte oyuncular olduğu için bazen etkisiz kalabiliyorlar.
Takımın geneli için konuşacak olursak, performansını tam anlamı ile sahaya yansıtamamasına rağmen ligde lider, Şampiyonlar Ligi'nde gruptan çıkıp Schalke ile eşleşen Galatasaray'ın kritik hamleleri ve formunu arttırması ile güzel işler yapması hiçte yanlış bir düşünce olmaz. 4-4-2 sisteminde bazı maçlarda çok zorlanıldı. Başka sistem ve B planları da düşünülmeli.
Kaybedilen çok basit puan kayıpları olmasa Galatasaray en yakın rakibi ile puan farkını belki de çift haneli yapacaktı ama puan farkı yok denecek kadar az. Arayı lider bitirmek güzel ama önemli olan sene sonunu lider bitirebilmek. Devre arasını en iyi şekilde geçirip ikinci yarıya iyi hazırlanılmalı. Çünkü ligin ikinci yarısı çok daha zor geçecek.
Galatasaray'ın geçen seneki en büyük avantajlarından birisi sadece Lig'de mücadele ediyor oluşuydu. Avrupa Kupaları'na katılamamak kötü elbette ama Türkiye Kupası'ndan da elenilmişti ve haftada 1 maç yapılıyordu. Bu sezon ise yeni oluşturulan bir takım uzun yıllar sonra yeniden Şampiyonlar Ligi macerasına da atıldı.
Geçen sezon takım olarak sorunlar belliydi. Defansif anlamda rekor kırılmıştı ama ofansif ve yaratıcılık anlamında bireysel performans çoğu zaman sıkıntı yaratmıştı. Sıkıntı, takım oyunu ve bazı futbolcuların üstün performansı ile kapatılıyordu. Bu sezon ise Selçuk, Melo, Elmander, Muslera ve Eboue gibi oyuncularının genel anlamda geçen seneye göre düşük form düzeyleri önemli bir etken. 4-4-2 sisteminde kanat oyuncularının ofansif varyasyonları geçen seneye göre üst düzeye çıkartması için transfer edilen Hamit ve (özellikle) Amrabat'ın tam anlamı ile bekleneni verememesi de sıkıntının devam etmesine neden oldu. Orta sahada Selçuk-Melo ikilisi geçen seneye göre daha sönük kalınca Hamit'e biraz fazla yük bindi ve sabırsız yurdum taraftarından bazı maçlarda gereksiz tepkiler aldı.
Mevki mevki gidecek olursak;
Kale
Muslera çok iyi bir kaleci. Bu yadsınamaz bir gerçek. Takıma katılışı ile kanayan bir yara olan kaleci sorununa ilaç oldu. İlk geldiğinde adaptasyon sorunu yaşadı. Bazı kötü maçlar çıkardı ama bu süreç kısa sürdü ve sonrasında Galatasaray kalesini uzun bir aradan sonra gerçek bir kalecinin koruduğunu hissetti herkes. Rekorla biten bir sezon sonrası bu sezon inişli çıkışlı bir grafik sergilediğini söyleyebiliriz. İlk akla gelenler Manchester United deplasmanında kurtardığı penaltı ve Eskişehirspor maçında yenilen goldeki refleksleri ve çabası. Muslera çok daha iyi performans sergileyebilecek bir kaleci ve özellikle Şampiyonlar Ligi'nde başarı için sergilemeli.
Defans
Geçen sezon çoğu kişinin adını bile bilmediği, beklenmedik bir anda ortaya çıkan, çıkarılan Semih ile De Bour etkisi beklenilen Ujfalusi'nin mükemmel uyumu ve iyi performansı, Eboue'nin kalitesini göstermesi ile Hakan Balta'nın nispeten iyi performansı ile sağlam bir defansif hat söz konusuydu. Gaziantepspor'dan transfer edilen Dany, Ujfalusi'nin sakatlığı ile beklenenden önce forma şansı buldu. Ujfalusi'nin bir stoperden çok daha fazlası olduğu sakatlanınca anlaşıldı. Defans hattını toparlayan, Semih'in performansının yükseltenin o olduğu, lider olduğu çok net bir biçimde ortaya çıktı. Sadece bu sene değil, 2-3 senedir çok net problem olan sol bek konusunda transfer yapılamaması ve Hakan Balta'nın kötü performansı geçen seneki gibi devşirme şekilde geçici olarak çözülmek isteniyor.
Takımda istenmeyen, gönderilmesi beklenen Riera sol bekteki performansı ile bir anda göz bebeği oldu. Futbol zekası ve tecrübesi üst düzey olduğu için kısa sürede uyum sağladı ve iyi iş çıkardı. Kanattan devşirme olduğu içinde bindirmeleri ve ortaları ile de tehlike yaratıyor. Ters kademeye dahi giriyor artık. Ama bu gerçek bir sol bek transferine ihtiyaç olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Eboue kesinlikle geçen seneki Eboue değil. Çok düz oynuyor. Bindirmeleri, adam geçmeleri bazı maçlarda hiç yok. İyi bir Sabri çok rahat keser bu Eboue'yi. Hayal kırıklığı yaşattı ilk devre itibari ile. Dany'e gelecek olursak, henüz şahsen çözebilmiş değilim. Bir bakıyorsunuz harika müdahaleler, zamanlaması iyi kademeler ve markajlar, bir bakıyorsunuz inanılmaz saçma pas hataları ve adam kaçırmalar. Tam anlamı ile güven verebilmiş değil. Bunda yeni bir takım, yeni bir savunma hattının etkisi de var tabii ki. Ama potansiyeli çok yüksek ve seri bir oyuncu. Semih bazı maçlarda Ujfalusi'yi çok aradı ama Ujfalusi her zaman onun yanında olmayacak. Sadece Galatasaray'a değil, Türkiye Milli Takımı'na da uzun yıllar hizmet edecek inşallah. Küçük yaşta Şampiyonlar Ligi tecrübesi yaşaması çok güzel.
Geçen seneki diri savunmaya nazaran bu sezon çok daha yumuşak bir savunma söz konusu. Rakip gol atmasa bile bir şekilde gol yiyor Galatasaray. Ujfalusi'nin döneceğini düşünürsek devre arası olmasa bile sezon sonu iyi bir stoper transferi düşünülmeli. Sol bek için aynı durum söz konusu değil. O çok daha önemli bir konu.
Orta Saha
Geçen sene bütün sezona yayılan Selçuk-Melo uyumu yanı sıra belli dönemlerde iyi performansları ile öne çıkan Engin, Aydın, Emre ile Galatasaray'ın takım oyunu ve savunması kusurlarını örtüyordu. 4-4-2 sisteminde kanatlarda oynayan oyuncular devşirme olmaları ve yaratıcılık anlamında sınırlı kapasiteleri özellikle iyi kapanan takımlara karşı oyunun kitlenmesine neden oluyordu. Buna karşılık transfer edilen Amrabat ve Hamit'in ilk yarı itibari ile gerçek performanslarını görebilmiş değiliz. Hamit gerekirse merkezde de, bekte de, çizgide de oynayabilen tecrübeli bir futbolcu olmasına rağmen uyum sorunu yaşadı. Maçlarda sorumluluk almaktan korkmayan bir yapısı var. Bu da çoğu zaman fark yaratmasını sağlıyor. Uyum sorununu atlatıp form tutan bir Hamit bu soruna çözüm olacaktır.
Şahsen aşırı yüksek bulduğum bir bedel ile takıma katılan Amrabat yetenekleri olan, potansiyeli yüksek bir oyuncu ama tecrübe ve mental açıdan gelişime ihtiyacı var. Bazı maçlarda çok etkiliydi ama bazı maçlarda da adeta sahada yoktu. Kötü maçları iyi olanlara nazaran fazla.
Saçma sebeplerle takıma geç katılan, hazırlık kampını kaçıran ve aklı halen geçen senede olan Melo fazlası ile cepten yedi. Ligin özellikle ilk 2 ayında çok vasat performans gösteren Melo halen istenilen düzeyde değil. Devre arası en çok konuşulma nedeni Elazığ'da penaltı kurtarması. Şans bulan Yekta bu şansı iyi değerlendirdi. Yerli rotasyonunda önemli bir isim.
Sezon öncesi 3-2 kazanılan Süper Kupa maçındaki hareketi nedeni ile 11 maç ceza alan ve sezona çok kötü başlayan Engin hem performans hem de bu tarz hareketlerden arınma adına olumlu bir gelişme gösterebilmiş değil. Aydın ve Emre bahsedilen yaratıcılık eksikliğini giderebilen, kilidi açabilen, ofansif varyasyonları arttırabilecek kapasiteleri sınırlı, Türk futbolunda çoğu oyuncuya verilmeyen şansa kat kat sahip olan oyuncular. Aydın çoğu zaman çaresizlikten oynayan bir isim. Emre de özellikle bu sezon sürekli kendi etrafında dönerek futbolda yeni bir akım başlatma derdinde!
Bu sezon Galatasaray'ın topla oynama yüzdeleri çok yüksek. Ama bu yüzde oyuna ve pozisyonlara yansımıyor. Defans, Melo, Selçuk üçgeninde sürekli top çevirip, özellikle kanatlardan tehlikeler yaratamadıktan sonra topla çok oynamanın bir artısı kalmıyor. Topu doğru oynayabilmek önemli olan.
Forvet
Son 2 sezon ki performansı ve gösterdiği gelişim ile bütün dikkatleri üzerine çeken Burak'tan Şampiyonlar Ligi'nde bu denli bir performansı kendisi bile beklemiyordu belkide. Özellikle hava toplarındaki gelişimi dikkat çekici. Ama Burak diğer takım arkadaşlarına bağlı tipte bir forvet. Yani ona pas atmaz, pozisyon hazırlamazsanız Burak'tan tam verim alamazsınız. Ondan topu sürüp 3-4 rakibi geçip gol atmasını beklenmemeli. Selçuk başta olmak üzere ona atılacak paslar ve forvette partneri tarafından hazırlanacak pozisyonlar Burak'ın performansını belirleyecek düzeydi.
Sezon başı rotasyonda kullanılmak için kiralanan Umut'un gösterdiği form sürpriz oldu. Sezona harika başladı. Elmander gibi pres yapan, rakip savunmayı rahatsız eden, hırslı ve takipçi bir forvet. Onun için tam bir görev adamı diyebiliriz. Sezon sonu bonservisi alınmalı.
Bu ülkeye bonservissiz geliyorsanız beklenti çok düşüktür. Size gösterilen değer bonservisiniz ve alacağınız ücret ile paralellik gösteriyor. Geçen sezon bonservissiz gelmiş olmasına rağmen hırsı, golleri, profesyonelliği ve adamlığı ile taraftarın en çok sevdiği oyunculardan oldu Elmander. Rakibe baskı, rakip sahada top tutma, arkadaşlarını pozisyona sokma gibi önemli işleri layığı ile yapıyor ama yaşadığı büyük sakatlık sonrası henüz tam toparlanabilmiş değil.
Çift forvet sisteminde yazılacak ilk isim mutlaka Elmander olmalı. Elmander, özellikleri ile Burak ve Umut'u pozisyona sokabilecek, rakibi rahatsız edebilecek bir oyuncu. Umut ve Burak aynı tipte oyuncular olduğu için bazen etkisiz kalabiliyorlar.
Takımın geneli için konuşacak olursak, performansını tam anlamı ile sahaya yansıtamamasına rağmen ligde lider, Şampiyonlar Ligi'nde gruptan çıkıp Schalke ile eşleşen Galatasaray'ın kritik hamleleri ve formunu arttırması ile güzel işler yapması hiçte yanlış bir düşünce olmaz. 4-4-2 sisteminde bazı maçlarda çok zorlanıldı. Başka sistem ve B planları da düşünülmeli.
Kaybedilen çok basit puan kayıpları olmasa Galatasaray en yakın rakibi ile puan farkını belki de çift haneli yapacaktı ama puan farkı yok denecek kadar az. Arayı lider bitirmek güzel ama önemli olan sene sonunu lider bitirebilmek. Devre arasını en iyi şekilde geçirip ikinci yarıya iyi hazırlanılmalı. Çünkü ligin ikinci yarısı çok daha zor geçecek.
5 Ocak 2013 Cumartesi
Galatasaray - Fenerbahçe Maçındaki Koreografi Sınav Sorusu Oldu
Bir yayınevi, KPSS hazırlık kitabında soru olarak Galatasaray - Fenerbahçe maçındaki koreografiye yer vermiş. Soruda ultrAslan'ın rakibi baskı altına alabilmek, Galatasaraylı futbolculara motivasyon sağlamak amacı ile koreografi amaçladığını, bu nedenle bir araya gelen taraftarların konu ile ilgili fikir üretip, fikirleri not ederek sonuca ulaştırılması soruluyor.
Sorunun doğru cevabı; Beyin fırtınası
Sorunun doğru cevabı; Beyin fırtınası
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)