8 Ocak 2013 Salı

2012/2013 Sezonu Galatasaray İlk Yarı Değerlendirmesi

Geçen sezon kazanılan şampiyonluk sonrası yeni sezon hedefleri ve yapılması gerekenler belliydi. Ligde tabi ki şampiyonluk, çok uzun bir süre sonra gidilecek olan Şampiyonlar Ligi'nde de gruplardan çıkabilmekti. Galatasaray, 2012-2013 sezonu devre arasına lige lider, Şampiyonlar Ligi'nde de gruplardan çıkarak girdi. İlk etapta bakıldığında konulan hedeflerin izinde gidildiği bir gerçek ama performans olarak bazı sıkıntılar söz konusu. 

Galatasaray'ın geçen seneki en büyük avantajlarından birisi sadece Lig'de mücadele ediyor oluşuydu. Avrupa Kupaları'na katılamamak kötü elbette ama Türkiye Kupası'ndan da elenilmişti ve haftada 1 maç yapılıyordu. Bu sezon ise yeni oluşturulan bir takım uzun yıllar sonra yeniden Şampiyonlar Ligi macerasına da atıldı. 

Geçen sezon takım olarak sorunlar belliydi. Defansif anlamda rekor kırılmıştı ama ofansif ve yaratıcılık anlamında bireysel performans çoğu zaman sıkıntı yaratmıştı. Sıkıntı, takım oyunu ve bazı futbolcuların üstün performansı ile kapatılıyordu. Bu sezon ise Selçuk, Melo, Elmander, Muslera ve Eboue gibi oyuncularının genel anlamda geçen seneye göre düşük form düzeyleri önemli bir etken. 4-4-2 sisteminde kanat oyuncularının ofansif varyasyonları geçen seneye göre üst düzeye çıkartması için transfer edilen Hamit ve (özellikle) Amrabat'ın tam anlamı ile bekleneni verememesi de sıkıntının devam etmesine neden oldu. Orta sahada Selçuk-Melo ikilisi geçen seneye göre daha sönük kalınca Hamit'e biraz fazla yük bindi ve sabırsız yurdum taraftarından bazı maçlarda gereksiz tepkiler aldı.

Mevki mevki gidecek olursak;


Kale



Muslera çok iyi bir kaleci. Bu yadsınamaz bir gerçek. Takıma katılışı ile kanayan bir yara olan kaleci sorununa ilaç oldu. İlk geldiğinde adaptasyon sorunu yaşadı. Bazı kötü maçlar çıkardı ama bu süreç kısa sürdü ve sonrasında Galatasaray kalesini uzun bir aradan sonra gerçek bir kalecinin koruduğunu hissetti herkes. Rekorla biten bir sezon sonrası bu sezon inişli çıkışlı bir grafik sergilediğini söyleyebiliriz. İlk akla gelenler Manchester United deplasmanında kurtardığı penaltı ve Eskişehirspor maçında yenilen goldeki refleksleri ve çabası. Muslera çok daha iyi performans sergileyebilecek bir kaleci ve özellikle Şampiyonlar Ligi'nde başarı için sergilemeli.


Defans



Geçen sezon çoğu kişinin adını bile bilmediği, beklenmedik bir anda ortaya çıkan, çıkarılan Semih ile De Bour etkisi beklenilen Ujfalusi'nin mükemmel uyumu ve iyi performansı, Eboue'nin kalitesini göstermesi ile Hakan Balta'nın nispeten iyi performansı ile sağlam bir defansif hat söz konusuydu. Gaziantepspor'dan transfer edilen Dany, Ujfalusi'nin sakatlığı ile beklenenden önce forma şansı buldu. Ujfalusi'nin bir stoperden çok daha fazlası olduğu sakatlanınca anlaşıldı. Defans hattını toparlayan, Semih'in performansının yükseltenin o olduğu, lider olduğu çok net bir biçimde ortaya çıktı. Sadece bu sene değil, 2-3 senedir çok net problem olan sol bek konusunda transfer yapılamaması ve Hakan Balta'nın kötü performansı geçen seneki gibi devşirme şekilde geçici olarak çözülmek isteniyor.

Takımda istenmeyen, gönderilmesi beklenen Riera sol bekteki performansı ile bir anda göz bebeği oldu. Futbol zekası ve tecrübesi üst düzey olduğu için kısa sürede uyum sağladı ve iyi iş çıkardı. Kanattan devşirme olduğu içinde bindirmeleri ve ortaları ile de tehlike yaratıyor. Ters kademeye dahi giriyor artık. Ama bu gerçek bir sol bek transferine ihtiyaç olduğu gerçeğini değiştirmiyor. 

Eboue kesinlikle geçen seneki Eboue değil. Çok düz oynuyor. Bindirmeleri, adam geçmeleri bazı maçlarda hiç yok. İyi bir Sabri çok rahat keser bu Eboue'yi. Hayal kırıklığı yaşattı ilk devre itibari ile. Dany'e gelecek olursak, henüz şahsen çözebilmiş değilim. Bir bakıyorsunuz harika müdahaleler, zamanlaması iyi kademeler ve markajlar, bir bakıyorsunuz inanılmaz saçma pas hataları ve adam kaçırmalar. Tam anlamı ile güven verebilmiş değil. Bunda yeni bir takım, yeni bir savunma hattının etkisi de var tabii ki. Ama potansiyeli çok yüksek ve seri bir oyuncu. Semih bazı maçlarda Ujfalusi'yi çok aradı ama Ujfalusi her zaman onun yanında olmayacak. Sadece Galatasaray'a değil, Türkiye Milli Takımı'na da uzun yıllar hizmet edecek inşallah. Küçük yaşta Şampiyonlar Ligi tecrübesi yaşaması çok güzel.

Geçen seneki diri savunmaya nazaran bu sezon çok daha yumuşak bir savunma söz konusu. Rakip gol atmasa bile bir şekilde gol yiyor Galatasaray. Ujfalusi'nin döneceğini düşünürsek devre arası olmasa bile sezon sonu iyi bir stoper transferi düşünülmeli. Sol bek için aynı durum söz konusu değil. O çok daha önemli bir konu.


Orta Saha



Geçen sene bütün sezona yayılan Selçuk-Melo uyumu yanı sıra belli dönemlerde iyi performansları ile öne çıkan Engin, Aydın, Emre ile Galatasaray'ın takım oyunu ve savunması kusurlarını örtüyordu. 4-4-2 sisteminde kanatlarda oynayan oyuncular devşirme olmaları ve yaratıcılık anlamında sınırlı kapasiteleri özellikle iyi kapanan takımlara karşı oyunun kitlenmesine neden oluyordu. Buna karşılık transfer edilen Amrabat ve Hamit'in ilk yarı itibari ile gerçek  performanslarını görebilmiş değiliz. Hamit gerekirse merkezde de, bekte de, çizgide de oynayabilen tecrübeli bir futbolcu olmasına rağmen uyum sorunu yaşadı. Maçlarda sorumluluk almaktan korkmayan bir yapısı var. Bu da çoğu zaman fark yaratmasını sağlıyor. Uyum sorununu atlatıp form tutan bir Hamit bu soruna çözüm olacaktır.

Şahsen aşırı yüksek bulduğum bir bedel ile takıma katılan Amrabat yetenekleri olan, potansiyeli yüksek bir oyuncu ama tecrübe ve mental açıdan gelişime ihtiyacı var. Bazı maçlarda çok etkiliydi ama bazı maçlarda da adeta sahada yoktu. Kötü maçları iyi olanlara nazaran fazla. 

Saçma sebeplerle takıma geç katılan, hazırlık kampını kaçıran ve aklı halen geçen senede olan Melo fazlası ile cepten yedi. Ligin özellikle ilk 2 ayında çok vasat performans gösteren Melo halen istenilen düzeyde değil. Devre arası en çok konuşulma nedeni Elazığ'da penaltı kurtarması. Şans bulan Yekta bu şansı iyi değerlendirdi. Yerli rotasyonunda önemli bir isim. 

Sezon öncesi 3-2 kazanılan Süper Kupa maçındaki hareketi nedeni ile 11 maç ceza alan ve sezona çok kötü başlayan Engin hem performans hem de bu tarz hareketlerden arınma adına olumlu bir gelişme gösterebilmiş değil. Aydın ve Emre bahsedilen yaratıcılık eksikliğini giderebilen, kilidi açabilen, ofansif varyasyonları arttırabilecek kapasiteleri sınırlı, Türk futbolunda çoğu oyuncuya verilmeyen şansa kat kat sahip olan oyuncular. Aydın çoğu zaman çaresizlikten oynayan bir isim. Emre de özellikle bu sezon sürekli kendi etrafında dönerek futbolda yeni bir akım başlatma derdinde!

Bu sezon Galatasaray'ın topla oynama yüzdeleri çok yüksek. Ama bu yüzde oyuna ve pozisyonlara yansımıyor. Defans, Melo, Selçuk üçgeninde sürekli top çevirip, özellikle kanatlardan tehlikeler yaratamadıktan sonra topla çok oynamanın bir artısı kalmıyor. Topu doğru oynayabilmek önemli olan. 



Forvet



Son 2 sezon ki performansı ve gösterdiği gelişim ile bütün dikkatleri üzerine çeken Burak'tan Şampiyonlar Ligi'nde bu denli bir performansı kendisi bile beklemiyordu belkide. Özellikle hava toplarındaki gelişimi dikkat çekici. Ama Burak diğer takım arkadaşlarına bağlı tipte bir forvet. Yani ona pas atmaz, pozisyon hazırlamazsanız Burak'tan tam verim alamazsınız. Ondan topu sürüp 3-4 rakibi geçip gol atmasını beklenmemeli. Selçuk başta olmak üzere ona atılacak paslar ve forvette partneri tarafından hazırlanacak pozisyonlar Burak'ın performansını belirleyecek düzeydi.

Sezon başı rotasyonda kullanılmak için kiralanan Umut'un gösterdiği form sürpriz oldu. Sezona harika başladı. Elmander gibi pres yapan, rakip savunmayı rahatsız eden, hırslı ve takipçi bir forvet. Onun için tam bir görev adamı diyebiliriz. Sezon sonu bonservisi alınmalı.

Bu ülkeye bonservissiz geliyorsanız beklenti çok düşüktür. Size gösterilen değer bonservisiniz ve alacağınız ücret ile paralellik gösteriyor. Geçen sezon bonservissiz gelmiş olmasına rağmen hırsı, golleri, profesyonelliği ve adamlığı ile taraftarın en çok sevdiği oyunculardan oldu Elmander. Rakibe baskı, rakip sahada top tutma, arkadaşlarını pozisyona sokma gibi önemli işleri layığı ile yapıyor ama yaşadığı büyük sakatlık sonrası henüz tam toparlanabilmiş değil.

Çift forvet sisteminde yazılacak ilk isim mutlaka Elmander olmalı. Elmander, özellikleri ile Burak ve Umut'u pozisyona sokabilecek, rakibi rahatsız edebilecek bir oyuncu. Umut ve Burak aynı tipte oyuncular olduğu için bazen etkisiz kalabiliyorlar.



Takımın geneli için konuşacak olursak, performansını tam anlamı ile sahaya yansıtamamasına rağmen ligde lider, Şampiyonlar Ligi'nde gruptan çıkıp Schalke ile eşleşen Galatasaray'ın kritik hamleleri ve formunu arttırması ile güzel işler yapması hiçte yanlış bir düşünce olmaz. 4-4-2 sisteminde bazı maçlarda çok zorlanıldı. Başka sistem ve B planları da düşünülmeli. 

Kaybedilen çok basit puan kayıpları olmasa Galatasaray en yakın rakibi ile puan farkını belki de çift haneli yapacaktı ama puan farkı yok denecek kadar az. Arayı lider bitirmek güzel ama önemli olan sene sonunu lider bitirebilmek. Devre arasını en iyi şekilde geçirip ikinci yarıya iyi hazırlanılmalı. Çünkü ligin ikinci yarısı çok daha zor geçecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Beğen