Barcelona için zor bir hafta olmuştu. Önce Chelsea deplasmanında 1-0 kaybedilen ilk maç ve ardından Nou Camp'ta Real Madrid'e yenilip La Liga şampiyonluğunu büyük ölçüde kaybetmeleri şokun etkisini azaltmak için Şampiyonlar Ligi'ne sarılmaları demekti. Biraz futbol takip eden herkes Chelsea'nin tamamen kapanacağını, Barcelona'nın tek kale pas manyağı yapacağını tahmin edebilirdi. Maç öncesi Guardiola iddialı konuştuğu gibi sabırlı olmaları gerektiğinden de bahsetti. Di Matteo ise finale gitmeleri için mutlaka Nou Camp'ta gol atmaları gerektiğinden bahsetti ki çok haklıydı.
Maçın başlamasıyla beraber alışık olduğumuz Barcelona oyunu da başladı. Orta sahada bol pas yapıp tüm hatları ile Chelsea sahasına yüklendiler. Messi ile kaçan pozisyonlardan sonra 35. dakikada ceza sahası içinde soldan gelen pasta Busquets boş pozisyonda topu boş kaleye göndererek durumu 1-0 yaptı. Zaten bir stoperi maç başında sakatlanan Chelsea, kaptan Terry'nin Sanchez'e topsuz alanda yaptığı hareket ile 10 kişi kaldı ve ikinci stoperini de kaybettti. Terry'nin şaşkınlığı kırmızı kart görmesi değil, hakemlerin yaptığı hareketi fark etmesiydi. Zaten maç sonu kendisi de kartın haklı olduğunu söyledi. 1-0 öne geçip, üstüne bir de Terry'nin atılması ile Barcelona daha da yüklendi ve İniesta'nın ayağından tam bir Barcelona golü ile farkı ikiye çıkarttılar. Tam devre 2-0 biter, Barcelona ikinci yarı 4-5 yapar derken maçın başından beri ilk kez doğru dürüst gelebilen Chelsea, Lampard'ın güzel pası ile defansın arkasına sarkan Ramires'in harika aşırtmasıyla ile durumu 2-1yaptı. Bu gol Chelsea'nin direnci açısından çok önemliydi, çünkü Barcelona'ya karşı atılan deplasman golünün önemi daha da büyük.
İkinci yarının başlaması ile birlikte son yıllardaki en ilginç maçlardan birini izledik. 10 kişi kapanan, adeta takım otobüsünü kale önüne çeken Chelsea, neredeyse Valdes ile rakip sahaya yüklenen bir Barcelona vardı. Tek forvet oynayan ve yardım alamayan Drogba bile 50-60 metreden şutlar çekip, bir sol beke bir sağ beke gelip top çıkartmaya çalıştı. 49. dakikada kazanılan penaltı atışında topun başına geçen Messi penaltı atışından yararlanamadı ve oynadığı 8. Chelsea maçında yine golünü atamadı. Topla oynama oranı neredeyse %80'i bulan Barcelona ne yaptıysa takım otobüsünü çekemedi kale önünden. 1 stoperi sakatlanıp çıkan, diğer stoperi ve kaptanı da kırmızı kart gören Chelsea'nin başka türlü oynama şansı da yoktu zaten. Oyun kurmayı, organize atak yapmayı bırakın, Chelseali futbolcuların tek amaçları ve yapabildikleri topu kendi ceza sahalarından uzaklaştırabildikleri kadar uzaklaştırmak oldu. Sıkışan oyunu açamayan Barcelona fazla uzaktan şutta denemedi. Ender denemelerinde Messi gene direğe takıldı. Sol bek, sağ bek, bazen stoper, çoğu zaman orta saha ve birazda forvet oynayan ama harika savaşan Drogba'nın yerine oyuna giren Torres'in attığı gol ile gene futbolun yazılı olmayan kuralı işledi; atamayana attılar.
Maç aslında birazda hafta sonu oynanan Galatasaray - Fenerbahçe maçına benzedi. O maçta da özellikle ikinci yarı tek kale bir maç vardı. Galatasaray ne yaptı ise ikinci golü bulamamış, sonradan oyuna giren Stoch'un golü ile Fenerbahçe maçı kazanmıştı.
Hakemler ile ilgili bir kaç şey söylememek olmaz. Gerçekten çok iyi maç yönettiler. Terry'nin kırmızı kartı çok netti. Barcelona'ya verilen penaltı verilmeye de bilirdi ama yan hakemine uydu ve verdi Cüneyt Çakır. İkinci yarıda durum 2-1 iken Barcelona'nın ofsayt nedeni ile verilmeyen golü de doğru karardı. Cüneyt Çakır ve yardımcıları çok iyi maç çıkarttı ama aynı performansı ne yazık ki Türkiye liglerindeki maçlarda izleyemiyoruz.
Maçta her şey vardı. Goller, kaçan pozisyonlar, kırmızı kart, penaltı, ofsayt, direkler, sol bek dahi oynayan Drogba, Barcelona'nın son adamının Chelsea ceza sahası çevresinde olması ve Torres'in gol atması! Herşeyiyle efsane, unutulmayacak bir maç oldu ve Chelsea, 2009'daki maçın intikamı almış oldu.
Maçla ilgili manşet ise The Sun gazetesinden geliyor,
Terry atıldı, Messi penaltı kaçırdı, Chelsea Sampiyonlar Ligi'nde finale kaldı. Ama daha inanılmaz olanı; Torres Gol Attı!
Bu arada 'O Adam' yine oradaydı!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder